CHP’li Onursal Adıgüzel, Anayasa Mahkemesi’nin kişisel verilere erişim yetkisine dair kararına tepki gösterdi: “İletişim Başkanlığı’nın koruma altına alınmış kişisel veriler ile ne işi olabilir?”
CHP Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, Anayasa Mahkemesi’nin kişisel bilgilerin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile paylaşılması kararını onaylamasını eleştirdi. Adıgüzel, “83 milyonun verilerinin iktidarın propaganda misyonunu üstlenmiş İletişim Başkanlığı’nın hizmetine hem de AYM eliyle sunulması kabul edilemez” dedi.
Anayasa Mahkemesi, 24 Temmuz 2018’de çıkarılan 14 Nolu İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 17. Maddesinde, İletişim Başkanlığı’na bütün kurumlardan istediği bilgileri alma yetkisi verilmesine ilişkin CHP’nin yaptığı başvuruyu reddetmişti.
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, karara yazılı bir basın açıklaması ile tepki gösterdi.
Anayasa Mahkemesi’nin kendi eliyle yurttaşların kişisel verilerini riske attığını dile getiren Adıgüzel, şunları kaydetti: “İletişim Başkanlığı’na 83 milyon vatandaşımızın kişisel verilerine sınırsız erişim yetkisi verildi. İletişim Başkanlığı hiçbir hukuki sınırlama olmadan, istediği her vatandaşın sağlık verisinden pasaport bilgilerine kadar tüm kişisel bilgilerine ulaşabilecek. İletişim Başkanlığı’nın uluslararası sözleşmeler ve KVKK ile koruma altına alınmış kişisel veriler ile ne işi olabilir?”
Adıgüzel, İletişim Başkanlığı’nın “dijital gözetim”in tepesine oturmak istediğini ifade ederek, “Tüm dünyada büyük veriye (big data) bağlı algoritmaların seçimlere nasıl yön verdiği tartışılırken, bir siyasi partinin ‘propaganda’ misyonunu üstlenmiş, bağımsız olmayan bir kuruma kişisel verileri teslim etmek düpedüz iş bilmezliktir. Ya AYM dünyadaki tartışmalardan, olan bitenden bihaber ya da bile isteye önümüzdeki olası bir seçimde seçimlerin manipüle edilebilmesinin önünü açıyor.”
Hukuki açıdan bakıldığında AYM’nin bu kararla kişisel verilerin hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan yurttaşların kişisel verilerine ‘sınırsız’ erişimin önünü açtığını, karara muhalefet eden üyelerin de bu sınırsızlığa vurgu yaptığını anlatan Adıgüzel, şöyle devam etti: “Bu düzenleme ile ‘kişisel verilerin toplanması, kullanılması, ne kadar süre ile tutulacağı, amaca uygun kullanılıp kullanılamadığının nasıl denetleneceği, bu verilerin nasıl imha edileceği’ gibi hususlar açık ve net bir şekilde düzenlenmemektedir. İletişim Başkanlığı vatandaşın ‘gerekli gördüğü’ tüm bilgilerine – ki buradaki gereklilikten ne kast edildiği de net değildir- ulaşabilecek. Buna göre, kamu ve tüzel kurumlar vatandaşlar hakkındaki tüm verileri Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na vermek zorunda kalacak. İletişim Başkanlığı istediği takdirde vatandaşın sağlık bilgisine de, pasaport bilgisine de, tapu bilgisine de, banka hesap bilgilerine de erişebilecek.”
83 milyonun kişisel verilerinin İletişim Başkanlığı tarafından nasıl kullanılacağının bilinmediğinin altını çizen Adıgüzel, bu verilerin olası bir seçimde vatandaşın oy tercihini manipüle etmek için kullanılmasının önünde hiçbir engel olmadığını söyledi.
CHP’li Adıgüzel, “ABD merkezli veri şirketi Cambridge Analytica’nın Facebook üzerinden ulaştığı kullanıcı verileriyle ABD ve Britanya’daki seçim ve referandumlardaki tercihleri nasıl etkileyebildiği tartışmaları bugün hala tüm dünyada tartışılan konuların başında geliyor. Kullanıcıların verileri ile ABD seçimlerinin Trump lehine nasıl manipüle edildiği iddiaları hala hafızalarda. Dijital dünyada kişisel veriler en büyük propaganda silahı. Kişisel verilerin seçimlerin kaderini etkileyecek kadar önemli olduğunun tartışıldığı bir ortamda, 83 milyonun verilerinin iktidarın propaganda misyonunu üstlenmiş İletişim Başkanlığı’nın hizmetine hem de AYM eliyle sunulması kabul edilemez. ABD ve AB üyesi ülkeler, bu yeni gerçeklik karşısında vatandaşının kişisel verilerinin kullanılmasını kısıtlamanın yollarını ararken, Türkiye vatandaşının bilgisini sınırsız kullanıma açıyor. İletişim Başkanlığı yerli Cambridge Analytica olmaya mı hazırlanıyor?” diye sordu.
Öte yandan, WhatsApp tartışmaları ile gündeme gelen kişisel verilere yönelik kanuni düzenlemenin bir an önce ele alınması gerektiğine dikkat çeken Adıgüzel, “Geçtiğimiz aylardaki WhatsApp tartışmalarında Türkiye’de AB’deki gibi internet kullanıcılarını koruyan, çağın gereklerine uygun bir veri kanunu olmadığına şahit olduk. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu mevcut haliyle çağın ihtiyaçlarının gerisinde kalmaktadır. KVKK, Avrupa Birliği’nin Avrupa Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) öncesindeki 95/46/EC direktifi çerçevesinde hazırlanmış olması sebebiyle yeni gelişmelere ayak uyduramamakta ve Kişisel Verilerin Korunması Kurulu da çağa uygun kararlar vermek konusunda zorlanmaktadır. Bu nedenle 11. Kalkınma Planı’nda yer aldığı gibi Kişisel Verilerin Korunması Kanununun acilen Avrupa Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) düzeyine getirilmesi için gerekli çalışmalar yürütülmelidir” ifadelerini kullandı.
24 Temmuz 2018’de çıkarılan 14 Nolu İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 17. Maddesinde, İletişim Başkanlığı’na bütün kurumlardan istediği bilgileri alma yetkisi verilmişti. Bu maddede, ”Başkanlık, görevleri ile ilgili olarak gerekli gördüğü bilgileri bütün kamu kurum ve kuruluşlarından ve diğer gerçek ve tüzel kişilerden doğrudan istemeye yetkilidir. Kendilerinden bilgi istenen bütün kamu kurum ve kuruluşları ile diğer gerçek ve tüzel kişiler bu bilgileri istenilen süre içinde öncelikle ve zamanında vermekle yükümlüdürler” düzenlemesi yer almıştı.
CHP, düzenlemedeki “gerekli gördüğü bilgileri” ibaresinin anayasaya aykırı olduğu, temel hak ve özgürlüklere ilişkin konuların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle düzenlenemeyeceği Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Yüksek Mahkeme, 5’e karşılık 10 oyla iptal talebini reddetti. İletişim Başkanlığı’na verilen bu yetkinin anayasaya aykırı olmadığı belirtilen gerekçeli kararda, “Başkanlığı görevleri kapsamında gerekli gördüğü bilgileri istemeye yetkili kılan kuralın yürütme yetkisine ilişkin konuyu düzenlediği anlaşılmaktadır” denildi. / DUVAR