CHP Parti Meclisi yaptığı açıklamada, Yard. Doç. Dr. Esra Mungan, Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yard. Doç. Dr. Muzaffer Kaya’nın tutuklanmasının “tek adam rejiminin gözdağı verme arayışı” olduğunu belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi (PM) sonuç bildirgesini açıkladı.
Bildirgede şunlar ifade edildi:
“Ankara saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Terör şehitlerimizin ailelerine, sevenlerine ve tüm milletimize başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
“Teröre karşı mücadelede, özgürlükler ve güvenliğin evrensel demokratik ilkeler çerçevesinde, her ikisinden vazgeçmeden sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Siyasal iktidar, terörü bahane ederek hukuksuz ve anti demokratik uygulamalarıyla Türkiye’nin içinde bulunduğu istikrarsızlığı pekiştirmektedir.”
“Yaşanan anti demokratik sürecin bir örneği olarak, Cumhurbaşkanı’nın “Akademisyen de terörist olabilir” şeklindeki ifadesinin hemen ardından üç akademisyen tutuklandı.
“Bu tutuklama, bir bildiriye imza atmak yoluyla ifade özgürlüklerini kullandıkları için hukuku tamamen hiçe sayan bir mahkeme kararıyla gerçekleşti. Fikir ve ifade özgürlüğü kapsamında görüşlerini açıklayan Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy’un tutuklanmalarını CHP Parti Meclisi olarak şiddetle kınıyoruz.
“Söz konusu soruşturma ve tutuklamalar yalnızca bir bildiriyi ve o bildiriyi destekleyen akademisyenleri hedef almanın ötesinde, mevcut tek adam rejiminin her türlü demokratik eleştiriye ve toplumsal muhalefete gözdağı verme arayışının bir tezahürüdür.
“Üç akademisyenin tutuklanmasıyla, Türkiye’de özgürlükler üzerindeki baskılar yeni bir aşamaya girmiştir. Bundan böyle, siyasal iktidarın istemediği düşünceleri ifade eden herkes, hukuka değil iktidara hizmet eden sulh ceza hakimlikleri tarafından tutuklanarak susturulma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
“Demokratik rejimleri, otoriter rejimlerden ayıran temel özelliklerden biri siyasal iktidarların hoşuna gitmeyen düşüncelerin de serbestçe ifadesinin güvence altında olmasıdır. Uluslararası hukuka göre düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırı açıkça şiddete teşvik, ırkçılık, ayrımcılık ve nefret söylemidir.
“Bu çerçevede, Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi, demokratik değerlere olan bağlılığının gereği olarak, her vatandaşımızın ifade özgürlüğünü, her türlü anti demokratik baskıya karşı sonuna kadar savunmaya devam edecektir. Hukukun temel prensiplerini tamamen hiçe sayan siyasi bir karar sonucu tutuklanan üç bilim insanı, derhal serbest bırakılmalıdır.”
“AKP’nin baskı yoluyla sindirme, korkutma politikalarına boyun eğmeyeceğimizi, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde demokrasinin meşru gördüğü her yola başvuracağımızı; Kürt sorununu, toplumsal barış ve kardeşlik hukuku çerçevesinde ve parlamento zemininde çözme mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi kamuoyuna duyururuz.”