Noam Chomsky, Türkiye’de Kürt soruna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2000’lerin başındaki ‘iyileşmeleri’ hatırlatan Chomsky, son dönemde ‘filmin geriye sarmaya başladığına’ dikkati çekerek, “Türkiye’nin geldiği noktayı etkileyen en önemli faktör Erdoğan’ın otoriter eğilimleri ve AB’dir” dedi.
Dünyaca ünlü filozof, dilbilimci ve tarihçi Noam Chomsky Türkiye’nin Kürt politikası ile dış siyasetine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’in sorularına yanıt veren Chomsky, “2015 Türkiye’si” için şu yorumda bulundu:
‘Türkiye’de film geriye sarmaya başladı’
“1990’larda Türkiye’de devlet Güneydoğu’da gaddarca katliamlara karışmıştı. Korkunç bir dönemdi. 2000’lerin başında pek çok alanda önemli iyileşme yaşandı. O dönemde de Türkiye’yi pek çok kez ziyaret ettim. 2005 yılına geldiğimizde işler epey iyi gidiyordu ve Türkiye’nin her zaman savunduğu Doğu ile Batı arasında köprü olma hedefinin gerçekleşebileceği yönünde olumlu sinyaller vardı. Türkiye hem dünya ile hem de çevresiyle iyi ilişkiler istikametinde önemli adımlar atıyordu. Ama sonra film geriye sarmaya başladı. Son dönemde Türkiye’de otoriter eğilimler gösteren ve Kürt sorununu yine baskıyla çözme yoluna giden bir devletle karşı karşıyayız. Türk hükümeti şu anda hem Türklere hem Kürtlere hem de Türkiye’de özgürlükler ve demokrasinin yerleşmesine dair umutlara çok zarar veren bir yaklaşım içinde. Öte yandan Türkiye’nin Suriye politikası da işlerin uluslararası alandaki seyri açısından çok zararlı oldu.”
‘Gelinen noktanın baş sorumlusu Erdoğan’
Chomsky, Türkiye’nin geldiği noktayı etkileyen en önemli faktörlerden birinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın otoriter eğilimleri olduğunu, sonraki sorumlunun ise Avrupa Birliği (AB) olduğunu da savundu:
“Güya Türkiye’ye AB’ye girme olasılığını önerdiler. Buna bir kez bile inanmadım çünkü Avrupa son derece ırkçıdır. Türklerin kendileriyle eşit bir şekilde Avrupa sokaklarında yürümesini istemezler. Ama işte güya bunu önerdiler. Sonra ne oldu? Her seferinde Türkiye’nin önüne yeni ve başka koşullar koydular.”
‘Hep var olan derin eğilimlerin dışavurumu’
AKP’nin ilk yıllarında liberal kesimlerin desteğini alacak bir tavır izlediğine dikkati çeken Chomsky, son dönemdeki dönüşümün ise ‘kendi içinde daima var olan derin eğilimlerin ve ilgi alanlarının dışavurumu’ olduğunu belirtti.
‘Türkiye için her şey bitmiş değil’
Son dönemdeki baskıcı havaya rağmen 90’lardan sonra yaşanan açılım döneminin umut veren işaretlerle dolu olduğuna da vurgu yapan Chomsky, “Bence her şeye rağmen 10 sene önceki o ruhu tekrar yakalayabilirsiniz. Ben Türkiye için her şeyin bittiğini düşünmüyorum,” dedi.
‘Türkiye’deki reform iklimi toplumun içinde filizlendi’
10 sene önceki ‘reform iklimi’nin sadece AKP’yle ilişkilendirilemeyeceğini de belirten Chomsky, “Baskı ortamını azaltacak adımlar atmaları iyiydi. Ama o iklimi yaratan popüler toplumsal beklentiler ve hareketlerdir. Hatırlayın 2007’de Hrant Dink öldürüldü. Kalabalıklar ‘Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz’ diye sokağa döküldü. O iklim toplum içinde filizlendi. En son noktası da Gezi hareketidir zaten. Gezi tüm hedeflerine ulaşmamış olabilir ama yaşanan kadarı etkileyici olmasına yeter,” diye konuştu.
‘ABD, Türkiye’de demokrasinin gelişimine karşı’
ABD’nin dış politikasına sert eleştiriler de getiren Chomsky, 2003 tarihini hatırlatarak, “Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’de demokrasinin gelişimine radikal bir şekilde karşıdır,” dedi.