Halkların Demokratik Partisi (HDP), Diyarbakır, İstanbul ve İzmir'de eş zamanlı olarak yapılan toplantılarla "Hayır, hepimiz kazanalım" kampanyasını başlattı.
Parti Sözcüsü Osman Baydemir ile Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu'nun konuşmacı olduğu İstanbul'daki tanıtım toplantısı Gayrettepe'de bulunan Dedeman Otel'de yapıldı. Toplantıya milletvekilleri, siyasi parti ve sendika temsilcileri, sivil toplum örgütleri, aydınlar, sanatçılar, yazarlar ve toplumun farklı kesimlerinden pek çok kişi katıldı. Toplantının yapıldığı salona "Hayır" pankartları asıldı. Asılan pankartlarda "İnan HAYIR de kazan", "HAYIR savaşı durduralım", "Oy ver HAYIR de kazan", "HAYIR barışı kazanalım" ifadeleri yer aldı. Toplantıda ilk olarak eş zamanlı toplantı yapılan İzmir'e, ardından da Diyarbakır'a bağlantılar yapıldı. İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da Kürtçe ve Türkçe "Hayır" sesleri yükseldi. Her 3 şehirde de toplantının olduğu salonlarda umut ve coşku hakimdi.
İzmir ve Diyarbakır bağlantılarının ardından tutuklu eş başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın konuşmalarının yer aldığı sinevizyon gösterimi yapıldı. Yüksekdağ ve Demirtaş'ın görüntülerinin yansıdığı salonda alkış ve zılgıt sesleri koptu. 7 Haziran seçimleri öncesi eş başkanların halay çektiği tanıtım filmiyle son bulan sinevizyon gösteriminin sonunda "And olsun ki özgürlük halaylarında yine buluşacağız" ifadesi yer aldı. Daha sonra da "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganı atıldı.
HDP İstanbul Milletvekili ve Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, yaptığı konuşmada otoriter siyasetlerin güçlenmesi ile dünyada faşizmin arttığına dikkat çekti. İçinde bulunduğumuz dönem ve şartları George Orwell'in 1984 kitabıyla benzeten Kerestecioğlu, "Kitabın geçtiği ülkenin adı Okyanusya ve bu ülke gerçeğin yalan, yalanın gerçek olduğu bir yer. Bu hikaye bize oldukça yakın" dedi. "İlk 'Hayır' bu topraklardan çıkacak" diyen Kerestecioğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: Bu topraklarda "hayır" çıkacak ve demokrasi yükselecek. "Vesayet bitecek istikrar gelecek" diyor. Bugün AKP'ye göre Sayıştay ve Merkez Bankası vesayet. Diledikleri, Meclisin, yargının ortadan kalkması… Hepsini tek adamın yönetmesini istiyorlar, tek kişiyi vasi olarak atıyorlar. Asıl vesayet budur. Devleti faşizan hale getirecek bir "evet"ten söz ediyorlar. Bu anayasaya ilişkin LGBTİ'ler, işçiler, Kürtler, Ermeniler, Çerkezler, Rumlar, Türkiyeli halkların sözü olmayacak mı? Onların sözü fikri olmadan bir anayasa yapılabilir mi? Hiçbir kesime tek bir söz söylemeyen ve söyletmeyen bu anayasaya mahkum muyuz? Rüzgarın yönü bizden, haktan, hakikatten yana dönüyor. Hayır demek çok büyük bir cesareti yeniden ortaya koymaktır. Ellerimizi yaksa bile o özgürlük ateşini bırakmamalıyız. Gezi Parkı'nda ve 7 Haziran'daki dayanışma ve mutluluğun kokusunu unutmadık.
Kerestecioğlu konuşmasını Edip Cansever'in "Yerçekimli karanfil" şiirine atıf yaparak bitirdi: Derken karanfil elden ele, derken özgürlük, barış, hayır elden ele. Hayır diyelim kendi geleceğimizi hep birlikte kazanalım.
Kerestecioğlu'nun konuşmasından sonra HDP'nin "Hayır" kampanyası için Kürtçe ve Türkçe hazırladığı şarkıların klipleri izletildi.
HDP Sözcüsü ve Urfa Milletvekili Osman Baydemir ise konuşmasında, “Bu paket derman değil, demokrasinin, özgürlüğün, bir arada yaşamanın katline fermandır” dedi.
"7 Haziran’da eşitlik, özgürlük ve kardeşlik halayını kurdunuz. Göz koydular! Milletin iradesini tanımadılar. Halayımızı kana buladılar" diyen Baydemir, Ahmed Arif’in "Diyarbekir Kalesinden Notlar" şiirinden esinlenerek konuşmasını sürdürdü. Baydemir, “Bunlar Engerekler ve çıyanlardır. Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Bunlar 120 bin insanın işine son verenlerdi. Bunlar 6 milyonu işsiz bırakanlardır. Bunlar 5 bin üniversite hocasını kapı önüne koyanlardır. Bunlar kendi ekmeğine yağ sürenlerdir. Bunlar 80 milyon insanı kamplara bölenlerdir, kutuplaştıranlardır. Bunlar rengârenk gül bahçelerini renkleri teke indirip solduranlardır. Bunlar geleceğimize göz koyanlardır. Tanı bunları… Tanı da büyü” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı isim vermeden eleştiren Baydemir, "Bir yüzüğünüz vardı. Bir lokma, bir hırka yeter diyen anlayıştan geliyordunuz. Şimdi saraylarınız, gemileriniz var" dedi.
12 Eylül Anayasası ile referanduma sunulan Anayasa paketini kıyaslayan Baydemir, “1924’ten bu yana tüm Anayasalar kimliğimizi, varlığımızı red ettiler. 12 Eylül darbecileri Ahmet Türk’ü, Gültan Kışanak’ı cezaevine koyup Anayasa yaptılar. 12 Eylül Anayasası’nda Kürtler, Aleviler, demokrasi, adalet, özgürlük var mı? Bugünün darbesiyle Demirtaş'ları, Yüksekdağ'ları Baluken'leri, Çağlar'ları cezaevine koyanların getirdiği bu pakette Kürtler, Aleviler, demokrasi, adalet, özgürlük var mı? Al birisini, vur ötekine. Topunuza hayır. Bunlar 12 Eylül’ün ruhunu yeniden hortlatanlardır. Bunlar kuzu postuna girmiş kurtlardır” ifadelerini kullandı.
Anayasa paketinde bütün yetkilerin Cumhurbaşkanlığında toplanmasına da dikkat çeken Baydemir şöyle devam etti: Her şeye muktedir olacak. Tek dil, tek millet, tek şef olacak. Allah’ın çeşit çeşit yarattığını teke indirecek. Bu şirktir, şirk. Biz tek değiliz ki? Biz Türküz, biz Kürdüz, biz Ermeniyiz, biz Süryaniyiz, biz Çerkeziz, biz Aleviyiz, biz laikiz, biz dindarız. Biz işçiyiz, biz emekçiyiz, biz halkız. Çoğuz, teke inmeyiz. Bu bir halkın özgürlük davasıdır, var olma, birlikte yaşam davasıdır. İki yıllık müzakere, istişare, çatışmasızlık sürecinde 90 yıllık yaralar kabuk bağladı. İnsanlar birbirini anlamaya başladılar. Empati kurdular. Geleceğe umutla baktılar. Bir arada eşitçe yaşayabiliriz demeye başladılar. Siz ne yaptınız? Milletin iradesini tanımadınız. 7 Haziran’ı yok saydınız. 2 yılda komşuyu komşuya düşman ettiniz. Ne uğruna? Tek başına iktidar olma uğruna. Bu paket derman değil fermandır. Bu paket maya değil tuzun kokmuş halidir. Biz demokratik olan hiçbir rejime karşı değiliz. Çağırıyoruz, gelin el birliği ile olağan bir zemin yaratalım. Adil bir yarış ortamı yaratalım. Toplumun özgürce tercihte bulunabileceği bir iklimi inşa edelim. Rehin aldığınız, tutukladığınız eş başkanlarımızı bırakın. Belediye başkanlarımızı bırakın. Gazetecileri bırakın. El koyduğunuz milletin mallarını millete iade edin. Ekmeği ile oynadığınız, işine son verdiğiniz insanları geri dönderin. Ekranlarını kararttığınız televizyon kanallarını açın. Gelin hep birlikte konuşalım. Hep birlikte tartışalım. Eğer bir Anayasa yapacaksak hepimizin bir sözü olsun. Bu Anayasa’da eş başkanımız Selahattin Demirtaş’ın Figen Yüksekdağ’ın sözü yoksa meşru değildir.” / Evrensel