"Bu suça ortak olmayacağız" adlı bildiriye imza verdiği nedeniyle akademisyenler Esra Mungan, Meral Camcı, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy’un ikinci duruşmasında beraat kararı çıkmadı. Mahkeme duruşmayı 22 Aralık’a erteledi.
Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı, Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy’un Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalamaları nedeniyle yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü.
Duruşma Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 13. Ağır Ceza Hakimliği’nde saat 13.30’da görüldü.
Duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yapıldı.
Yaklaşık 10 dakika süren duruşmada, akademisyenlerin avukatları beraat kararı verilmesini talep etti.
Duruşmada söz alan Av. Meriç Eyüboğlu, ortada herhangi bir suçun olmadığını, önceki karardan vazgeçilerek, derhal beraat kararı verilmesini istedi.
Av. Gökhan Küçük ise yargılamanın hukuki değil siyasi olduğunu kaydederek, müvekkilleri hakkında beraat kararının verilmesini istedi.
Mahkeme başkanı henüz dosyanın ellerinde olmadığını, Adalet Bakanlığı’ndan cevabı ve dosyayı beklemeye karar vererek, duruşmayı 22 Aralık’a erteledi.
Dört akademisyen, “örgüt propagandası” iddiasıyla tutuklu yargılandıkları davanın 22 Nisan 2016’daki ilk duruşmasında serbest bırakılmıştı.
Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi 11 Ocak’da Türkiye’de 89 üniversiteden 1128, yurtdışından 355’i aşkın akademisyen ve araştırmacının imzasıyla duyuruldu.
Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan (Boğaziçi Üniversitesi), Doç. Dr. Kıvanç Ersoy (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) ve Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya (Nişantaşı Üniversitesi) ve Yrd. Doç. Dr Meral Camcı (İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi) imzacı akademisyenlerdi.
Meral Camcı, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nin bildiriyi imzalaması nedeniyle hakkında başlattığı disiplin soruşturması sonucunda işten çıkardı.
Muzaffer Kaya, Nişantaşı Üniversitesi’nin sözleşmesini feshettiği imzacı altı akademisyenden biriydi.
Dört akademisyen 10 Mart’ta Barış İçin Akademisyenler İstanbul grubu adına yapılan açıklamayı okudu. Bu açıklamada savcılığın hangi suçu istinat edeceğini belirlemeden soruşturmalar için harekete geçtiğini belirtti, barış talebinde ısrarcı olduklarını söylediler.
14 Mart’ta dört akademisyen hakkında yakalama kararı çıkarılarak evlerine baskın düzenlendi. Yurtdışında olan Meral Camcı dışındaki üç akademisyen kendileri Emniyet’e gitti.
15 Mart’ta çıkarıldıkları mahkemece “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi gerekçe gösterilerek “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklandılar.
Hakkında yakalama ve gözaltı kararı çıkarılan Meral Camcı, “Barış sözümün arkasında duracağım, mücadeleye devam edeceğim” diyerek Türkiye’ye döndü ve emniyete kendisi gittikten sonra 31 Mart’ta tutuklandı.
Dört akademisyenin ilk duruşması 22 Nisan’da görüldü.
Savcı, suçlamayı TCK 301 (Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama) olarak değiştirdi ve dosyanın durması ve 301 hakkında Adalet Bakanı’ndan yanıt gelmesinin beklenmesini ve tahliyeleri talep etti.
Mahkeme, sanıkların savunmalarının alınmış oluşu, dosya kapsamı, mevcut delillerin toplanmış olması ve tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak tahliyelerine karar verdi.
Mahkeme ayrıca, “sanıkların eylemlerini sübutu halinde isnat edilen suçun vasıf ve mahiyetinin değişerek TCK’nın 301. Maddesinde belirtilen suçu oluşturması ihtimaline binaen TCK 301/4, CMK 223/8 maddesi gereğince usulü muamelelerin durdurularak Adalet Bakanlığı’ndan soruşturma izni alınması için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine” karar verdi.
Duruşmanın ardından geçen beş ayda Adalet Bakanlığı savcılığın talebinde gerekçe belirtmediğini söyleyerek dosyayı geri gönderdi. Savcılığın gerekçeyi belirterek tekrar gönderdiği talep Adalet Bakanlığı’nda.