DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan gündeme dair değerlendirmelerde bulundu, “Dini değerlerin siyasete ve kutuplaştırmaya alet edilmesi bugünkü iktidarın geleneği haline geldiğini biliyoruz” dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin haftalık değerlendirme toplantısında açıklamalarda bulundu. Öldürülmesinin 15‘inci yıl dönümünde gazeteci Hrant Dink’i anarak sözlerine başlayan Babacan’ın gündeminde hedef gösterilen Sezen Aksu da vardı.
Türkiye’nin demokratikleşmesi sürecinde bazı süreçlerde hatalar yapıldığını belirten Babacan, “Otoriter ortaklık tarafından Kürt meselesi yeniden diriltildi diye bu meseleyi çözme çabasından vazgeçmek çok yanlış bir yaklaşım. Vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek siyasetin varlık amacıdır. Önemli olan niyettir. Türkiye’de demokrasinin geri kalmasının hiçbir mazereti olamaz” diye konuştu.
DEVA Partisi’nin “iş başına geldiğinde” vatandaşların bütün haklarını koşulsuz, pazarlıksız, müzakeresiz tanıyacağını belirten Babacan, “Tüm hakları anayasal güvenceye kavuşturacağız. Gasp edilmiş tüm hakları iade edeceğiz. Mevcut haklardan ve kazanımlardan asla bir adım dahi geri atmayacağız” dedi.
“Cemaat ve vakıflar derhal kapatılsın” diyenlere karşı “haktan, özgürlükten” bahsettiğinde “saldırıyla” karşılaştığını belirten Babacan, “Sezen Aksu ile ilgili haktan, özgürlükten bahsedince başka bir grubun saldırılarıyla karşılaştım” dedi ve şunları kaydetti:
“Biz bu ülkeyi, bu marjinal kuşatmalara bırakmayacağız. Adalet arayan, hak diyen, huzur ve barış isteyen milyonların sesi olmaktan vazgeçmeyeceğiz. Sesi yüksek çıkanın başkalarının hakkını hukukunu taciz etmesine hayır diyeceğiz. Haklının yanında olacağız. Kimse bu saldırılarla susacağımızı, sineceğimizi, düşünmesin. Hepsi gelsinler üzerimize, hakikatin yolundan geri adım atmayız.”
Sezen Aksu’nun 5 yıl önce çıkan bir şarkısını, “kutuplaştırma ve çatışma için” malzeme edenlerin amaçlarını bildiklerini belirten Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun organize bir iş olduğunu anlamak için istihbarat uzmanı olmaya gerek yok. Eş zamanlı düğmeye basılmış bir şekilde Bahçeli çıkıp konuşuyor, öbürünün adamları evinin önünde gösteriler yapıyor. Dini değerlerin siyasete ve kutuplaştırmaya alet edilmesi bugünkü iktidarın geleneği haline geldiğini gayet iyi biliyoruz. Kimse boşuna heveslenmesin. Bu ülkeyi sokakta bulmadık. Kirli hesapların peşinden koşan, yarınlarımızı hedef alan gruplara pabuç bırakmayız.”
“Avrupa Birliği ve Dışişleri bakanıyken, ülke ülke dolaşıp, peygamberimize hakarete kalkışanlara hadlerini bildiren birisiyim. İfade özgürlüğünün, hiç kimseye, bir başkasının dinin kutsalına hakaret etme hakkı anlamına gelmediğini Avrupalıların yüzlerine karşı haykıran bir insanım. Biz, parti programımızda açık bir şekilde ortaya koyduğumuz ilke ve değerleri referans olarak alırız. Günlük rüzgarlarla eğilip bükülmeyiz. Dinimizin kutsallarını alet edenler korksunlar.”
Türkiye’nin demokratikleşme yolculuğunda bazı kritik virajları alamadığını belirten Babacan, “Süreçler içerisinde eksiklikler oldu, hatalar oldu. Bunları görüyoruz, biliyoruz, anlıyoruz. Daha kötüsü, demokratikleşme yolculuğumuzun yarıda kaldığı yetmemiş gibi, geri geri gitmeye başladık. Otokrat bir ortaklığın iktidarı başımıza musallat oldu. Her alanda, demokratik kazanımlarımız geriletildi” dedi.
Babacan’ın açıklamalarından öne çıkan ifadeler şu şekilde sıralandı:
‘KÜRT MESELESİ DİRİLTİLDİ DİYE ÇÖZME ÇABASINDAN VAZGEÇMEK YANLIŞ: Geçmişe doğru muhasebe yaptığımızda, terör örgütünün yapıp yapamayacakları ile kendi vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerini tek bir masaya getirip, bu konuları al-ver meselesi yapmak doğru bir yaklaşım olmadı. Sorunun özünde buraya geliyoruz. Vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini aynen tanımak ama örgütle mücadeleyi de sadece askeri yöntemlerle değil, bölge ülkeleriyle siyasi diyalogla, diplomasiyle ve her türlü enstrümanın etkili bir şekilde kullanılmasıyla yapabilmek. Varlık sebeplerini ortadan kaldırmak. Asıl mücadele burada. Otoriter ortaklık tarafından Kürt meselesi yeniden diriltildi diye bu meseleyi çözme çabasından vazgeçmek çok yanlış bir yaklaşım. Vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek siyasetin varlık amacıdır. Önemli olan niyettir. Türkiye’de demokrasinin geri kalmasının hiçbir mazereti olamaz.”
TERÖR GEREKÇESİYLE DEMOKRATİKLEŞME ÇABALARI DURDURULAMAZ: Güvenlik veya terör gerekçesiyle, Türkiye’nin demokratikleşme çabaları durdurulamaz. Özgürlüklerin alanını genişletirken, ülkemizin güvenliğinin de en iyi şekilde sağlanabileceğini biliyoruz. Otoriter rejimler vatandaşın önüne bu teraziyi koyar. Öyle bir terazi veya denge yok. Hem güvenliğin nasıl sağlanacağını hem de özgürlük alanının nasıl genişleteceğini biz gösteririz. Geçmişteki demokratikleşme çabalarına yapılan bazı haksız yakıştırmalar bizi derinden üzüyor. Hele toplumsal desteği yüzde 70’leri geçmiş bir süreci bugün kriminalize etmek toplumla kavga etmektir. Her fırsatta siyaseti mahkûm etmeye çalışmak toplumu reddetmektir. Siyaset, kadim sorunlar dahil olmak üzere milletimizin tüm sorunlarına çözüm aramaktır.”(DUVAR)