ABD’nin yeni dışişleri bakanı Antony Blinken, görevdeki ilk basın toplantısında basın özgürlüğünü öne çıkardı. ABD Dışişleri’nin Donald Trump döneminde kaldırılan günlük brifinglerinin yeniden başlayacağını açıklayan Blinken, gazetecilere “Hesap vermemizi sağlayıp zor sorular sorarak görevimizi daha iyi yapmamızı sağlıyorsunuz” dedi.
ABD’nin yeni dışişleri bakanı Antony Blinken göreve geldikten sonra düzenlediği ilk basın toplantısında “Özgür basın demokrasinin temel taşı” dedi. Blinken, kariyerine gazeteci olarak başladığını hatırlatarak gazetecilere “Burası sizin brifing salonunuz” dedi.
Senato tarafından onaylanarak ABD’nin 71’inci Dışişleri Bakanı olarak göreve resmen başlayan Blinken görevdeki ilk tam gününde bakanlıkta basın toplantısı düzenledi. Günlük dışişleri brifinglerinin gelecek haftadan itibaren yeniden başlayacağını da açıklayan Blinken, ilk basın toplantısında basın özgürlüğünü öne çıkararak basın mensuplarına, “Amerikan ve dünya kamuoyunu bilgilendiriyorsunuz. Bizim hesap vermemizi sağlayıp bize zor sorular sorarak görevimizi daha iyi yapmamızı sağlıyorsunuz” dedi.
“Özgür basın demokrasinin temel taşıdır” ifadelerini kullanan Blinken, “Her zaman aynı fikirde olmayabiliriz. İşin doğası da bu. Bizim size hak ettiğiniz saygıyla davranacağımız konusunda bize güvenebilirsiniz” diye konuştu.
Basın toplantısının soru-cevap bölümünde, Başkan Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki ilk telefon görüşmesi ve Rusya’da muhalif lider Aleksey Navalni’nin zehirlendikten sonra tedavi altına alındığı Almanya’dan ülkesine dönüşte gözaltına alınmasının ardından başlayan gösteriler gündeme geldi.
Amerika’nın Sesi’nin aktardığına göre Blinken, “Navalni ve Rusya’daki insan hakları konusuna ilişkin endişelerimizi daha önce ifade etmiştik. Rus hükümetinin bir adamdan dolayı bu kadar endişelenmesi hatta ondan bu kadar korkması bana çarpıcı geldi. Rusya’nın bizim açımızdan kaygı yaratan tüm adımlarını inceliyoruz. Navalni’nin sesi pek çok Rus vatandaşının sesi. Bu sese kulak verilmeli, bu ses susturulmamalı. Navalni’nin güvenliğinden endişe duyuyoruz” diye konuştu.
Biden yönetimi olarak Navalni’nin hedef alındığı saldırıda kimyasal silah kullanıldığı iddiaları, ABD’de federal kurumların hedef alındığı Solar Winds siber saldırısı, Afganistan’daki ABD askerlerinin öldürülmesi karşılığında Taliban’a para ödülü iddiası ve ABD seçimlerine müdahale konularında Rusya’ya karşı nasıl bir karşılık verileceği konusunu değerlendirdiklerini belirtti.
Biden yönetimi Trump döneminde başlatılan bazı silah satışlarını da geçici olarak askıya aldı. Bunlar arasında İsrail ile normalleşme anlaşması karşılığında Birleşik Arap Emirlikleri’yle Trump döneminde yapılan 3 milyar dolarlık F-35 satışı anlaşması da yer alıyor.
Arap ülkelerine bu kapsamda bir silah satışına Kongre’deki Demokratlar şiddetle karşı çıkmış ancak silah satışının bloke edilmesi konusunda Senato’daki girişimden sonuç çıkmamıştı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken konuya ilişkin yöneltilen soruya verdiği cevapta, “Yeni gelen yönetimin herhangi bir silah satışının stratejik çıkarlarımızla uyumlu olup olmadığını değerlendirmem üzere gözden geçirmesi olağan bir gelişme” dedi.
Basın toplantısından Çin’le ilişkiler de gündeme geldi. Blinken’ın Senato Dış İlişkiler Komisyonu’ndaki onay oturumunda soruları cevapladığı gün, Trump yönetiminin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Çin’in Şincan’daki Uygur Müslümanları’na yönelik muamelesinin soykırım olduğu yönünde açıklamalarda bulunmuştu. Blinken, oturum sırasında kendisine bu görüşü paylaşıp paylaşmadığı sorulduğunda, “Benim de değerlendirmem bu yönde olur. Erkek, kadın ve çocukların toplama kamplarında zorla tutulması ve Çin Komünist Partisi’nin ideolojisine bağlı kalacak şekilde yeniden eğitilmesi gibi adımlar soykırım işleme çabasına işaret ediyor” ifadelerini kullanmıştı.
Basın toplantısında bu konuya ilişkin soruyu yanıtlayan Blinken, görüşünün değişmediğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanı, iklim değişikliği gibi konularda ABD’nin Çin’le işbirliği yapmasının ABD’nin çıkarına olduğunu da sözlerine ekledi.
Basın toplantısında yeni yönetimin İran konusunda nasıl bir siyaset izleyeceği de soruldu. Trump yönetimi İran’la 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmiş, yaptırımları yeniden devreye almıştı. Blinken basın toplantısında İran’ın anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeye yeniden başlaması halinde, ABD’nin de kendi yükümlülüklerini yerine getireceğini, bunun da ABD’nin ortaklarıyla birlikte daha uzun vadeli bir taahhüdün oluşturulması amacıyla bir platform olarak kullanılacağını ancak şu anda bu noktadan uzakta olunduğunu söyledi.
Blinken, İsrail ile Bahreyn ve BAE gibi Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yönelik olarak imzalanan Abraham Anlaşmaları’na destek verdiğini yineledi. Blinken, “İsrail’in komşularıyla ilişkilerini normalleştirmesi olumlu bir gelişme” dedi. (Amerika’nın Sesi – DUVAR )