HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hakkında hazırlanan ve 2 defa müebbet ile 486 yıl hapsinin istenmesiyle ilgili konuştu, “Allah uzun ömür verirse yatarız, çıkarız. Ancak dokunulan ben değilim sizin iradenizdir. Bir vekilinize dokunulduğu anda meydanlar, alanlar sizin için meşrudur” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya İl Örgütü tarafından Pazar Meydanı’nda iftar programı düzenlendi.
İftar programına HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da katıldı. Burada açıklamalarda bulunan Demirtaş, hakkında hazırlanan fezleke ve kendisine 2 defa müebbet ile 486 yıl hapis cezası istenmesine değindi.
Demirtaş konuyu, “Ee! Sağlık olsun, Allah uzun ömür verirse yatarız, çıkarız. Ancak dokunulan ben değilim sizin iradenizdir. Bir vekilinize dokunulduğu anda meydanlar, alanlar sizin için meşrudur” sözleri ile değerlendirdi.
Demirtaş’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde yaşıyoruz. Ama ülkenin bütün bu güzelliğini cehenneme çeviren büyük bir talihsizliğimiz var. Bizi yönetenler. Sadece AKP iktidarı ve saraydaki zat için söylemiyorum. Bundan önceki hükümetler de böyleydi. Ülkeyi yöneten anlayış çok kültürlü yapımıza saygı duysaydı dünyaya örnek bir toplum olacaktık. Ancak maalesef öyle değil.
“Türkiye’de 9 yıldır benzer tekçi anlayış devam ediyor. AKP ile birlikte barbar tecavüzcü, kendisini İslam anlayışı adı altında faşizmi dayatan IŞİD anlayışı Türkiye’de hakim olmaya başladı.
“Tehlike her zamankinden daha ciddi, mesele artık Başkanlık sistemine geçiş değil; saltanatın, aile devletinin, damadı ile çoluğu çocuğu ile bütün Türkiye’nin nimetlerini ele geçirme, devleti kendi çıkarlarına, kendi hizmetine sokabilme mücadelesi ile diktatörlük rejimini inşa etmenin önünün açılmak istenmesi.
“İlle kan dökülecek. İlle insanlar birbirlerini boğazlayacak. İnsanları tahrik ederek, birbirlerine karşı provoke ederek, kendisine oy vermiş olanları kendisine oy vermeyenlere karşı kışkırtarak ayakta kalmaya çalışıyor. Kendisini halkın getirdiği gibi götüreceğinden o kadar emin ki, kendisini iktidara taşıyan halkı ezerek, sırf onu devirmesin diye tedbirini alıp, peşin peşin halkı korkutmak için şu anda tam bir korku politikası yürütüyorlar.
“Beraber kurdukları, ‘beraber yürüdük bu yollarda, beraber ıslandık’, beraber ağladıklarından kim kaldı. Abdullah Bey yok, Bülent Arınç yok, Ahmet Davutoğlu diyeceğim, güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorum. En çok beraber cemaat ile ağlarlardı bunlar hatırlarsanız. En çok gözyaşını cemaatle birbirlerine dökerlerdi. Pensilvanya’da Hocaefendi ağlardı. O da burada hüngür hüngür gözyaşı dökerdi. Ne oldu bak. Vefa yok vefa. Bütün arkadaşlarını bir bir satarak, Saray’a çıktı. Hepsini eze eze. En yakın arkadaşına bunu yapan sana bana ne yapmaz ki.”
“Mavi Marmara Gemisi’ne dönük İsrail askerlerinin yaptığı operasyon sonrası 9 kişi öldürüldü. İsrail ile ilişkilerin özür dilenmemesi durumunda kesileceği söylendi ancak ilişkiler gizlice sürdürüldü. Mavi Marmara’da öldürülenleri sattınız. Karakterinizde var sata sata geldiniz Saray’a.
“O dönem yanlış yaptınız dedik. Rusya gibi bir devletle savaş noktasına gelmek yanlıştır dedik. Diyalog kurulmalı, görüşme yapılmalı dedik. Ve ben çıktım Rusya’ya gittim. Rusya Dışişleri Bakanı ile görüştüm. Sorunları diyalogla çözmelisiniz dedim. Beni vatan haini ilan etmediler mi bunlar. Şimdi bak, Putin’e mektup yazıyor. Ballı güllü, canım cicimli mektup yazıyor. Yahu bir defa dik dursaydınız. Bak ne oldu turizm bitti. Beni dinleselerdi o gün. Bizi vatan haini ilan edenler turizmin bu noktaya gelmesinden sorumlu değil mi. HDP’yi dinleselerdi bugün buralar turist kaynayacaktı.
“Hani kul hakkı? Kasalarını dolduran bunlardan daha büyük hırsız geldi mi? Rüşveti bunlar icat etmedi, fakat kimse de böyle yemedi yahu. Geçmiş dönem hükümetlerinde de yolsuzluk hırsızlık oldu ama bunlar gibi devleti komple çalan, hiç kimse çıkmadı. Diğerleri devletin kasasından çalıyordu, bunlar kasayı komple çaldılar. Kasa yok ortada”
“Saraydaki zatın hizmetine girince Türkiye toplumu artık gerçekleri duyamıyor. Tüm Türkiye’yi ırkçılık ve milliyetçilikle zehirledi. Ülkenin her yerine gencecik ana baba evlatlarının cenazeleri gidiyor. Cenazenin olmadığı gün rahatsızlar.
“Yarın bir gün bu çatışma ortamının durmasından korkuyorlar. Çünkü çatışma durduğu zaman herkes dönüp kendisine bakarak sorgulamaya başlayacak. Biz ne yaptık. Buna nasıl oy verdik. İktidarı ve saltanatını kaybetmemek için tüm bunları yapıyor. Güvenilecek bir adam değil. Peki neden böyle oldu. Bu adam böyle miydi? Değildi. Kasımpaşa’da top oynarken top mu kafasına çarptı da böyle oldu? Bilmem… Ama böyle değildi. Ne zaman böyle oldu. Suçu günahı biriktikçe böyle oldu.
“Savaşı durdurmamak için ne gerekiyorsa yapıyor. Geçen yıl burada Antalya’da, Alanya’da, Manavgat’ta sırf HDP’lidir, Kürt’tür diye yüzlerce işyerini yaktınız, yıktınız. O gün o dükkanları yakacağına komşun Kürt esnafın elini tutsaydın. Deseydin ki, ‘Yahu kardeşim ülke kan ağlıyor ama biz el ele verelim. Beraber barışı haykıralım’. Sen Kürdün iş yerini yakacağına Kürt ile el ele verip barış için yürüseydin bugün böyle aç kalmazdın kardeşim. Yazık değil mi? Saraydakinin elini tutacağına gel halkla el ele ver barış için mücadele et. Irkçılıkla, faşizm ile şovenizm ile hiç bir yere varamazsınız.
“Üç parti ele ele vermiş şimdi. Bizi içeri atmanın, bizi tasfiye etmenin peşine düşmüşler. Bu da boş. Haftaya mahkemelere çıkacağız. Savcılık tebligat gönderiyor. Biz kendi ayağımızla o mahkemelere gitmeyeceğimizi söyledik. AKP’nin hukuk komisyonlarına gidip neyi savunacağız. Savcı hakim bizim siyasi duruşumuzu sorgulayamaz.
“Bana 93 ayrı fezleke hazırlanmış. Dün söyledim, 486 yıl hapis, 2 defa müebbet istiyorlar. Ee! Sağlık olsun, Allah uzun ömür verirse yatarız, çıkarız. Ancak dokunulan ben değilim sizin iradenizdir. Bir vekilinize dokunulduğu anda meydanlar alanlar sizin için meşrudur. İradenize her yerde sahip çıkmalısınız. Dokunulan sizin iradenizdir, ben değilim. Kararlı bir şekilde geri adım atmadan üstümüze gelecekler. ‘Bunlar üst aklın oyunu’ diyecekler. Saraydaki camların titrediğini görünce ayak seslerinizden korkacak. ‘Daha fazla saldırın’ diyecek. Geri adım atmayın. Bugün önemli bir gündür onur haysiyet başka türlü korunmaz.”