Enflasyon sorununun Türkiye’ye ‘mahsus’ olmadığını, gelişmiş ülkelerde de enflasyonla mücadele edildiğini belirten Erdoğan, küresel emtia fiyatlarından kaynaklı hayat pahalılığı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin olarak, Antalya’yı işaret ederek, “Yarın Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanlarının görüşmesinde olumlu adımlar atılacağına inanıyoruz” dedi. Rusya’ya yönelik yaptırımlar gerekçe gösterilerek yasakların kültür-sanat alanına değin uzatılmasına da tepki göstererek, “Bağdat’taki kütüphaneleri yıkan Hülagü’den ne farkı var? Aynı bunlar. Bunları yaşamak biz siyasetçileri kahrediyor” dedi. Ayrıca gıda fiyatlarının mercek altına alındığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda konuşma yaptı. Konuşmadan öne çıkan başlıklar şöyle:
Seçime 15 ay gibi kısa süre kaldığını düşünerek her anımızı çalışmalarımızı çok iyi değerlendirmeliyiz. Partimizi sandıktaki 16. zaferine hep birlikte hazırlayıp, hep birlikte taşıyacağız. İktidarın olduğu yerde elbette muhalefet de bulunacaktır. Siyasi muhalefeti önemli gerekli bir vaka olarak kabul ediyoruz. Karşımızda bırakın milleti kendine bile hayrı olmayan bir CHP vardır. Bu CHP peşine taktığı bir 28 Şubat ittifakı kurdu.
Güya bu ittifakla seçimi kazanarak ülkenin yönetim sistemini değiştirecek. Daha masada hangi sırayla oturacaklarına karar veremeyenlerin dirayetli cesaretli adımları nasıl atacaklarını merak ediyoruz. 28 Şubat ittifakının karşı çıktığı hususlara bakınca, Türkiye’nin küresel kazanımlarından vazgeçeceklerini anlıyoruz. Dün Gezi olaylarında ekonomiyi batırın çağrısı yapanlar bunlardı. Dün patates soğan üzerinden bugün yağ üzerinden ülkenin başına kara bulutlar toplamaya çalışanlar yine bunlar. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi halihazırda yaşadığı sıkıntıları da kısa sürede geride bırakacaktır. Bunları yerli milli duruş sergilemek yerine peşinden gittikleri müptezellik baki kalacaktır. Biz eser ve hizmet siyasetinde yarışacak muhalefet arıyoruz. 28 Şubat ittifakının milletin gerçek gündemiyle ilgili herhangi bir program ortaya koyduklarını görmedik.
Enflasyonun sadece ülkemize mahsus bir durum olmadığı, gelişmiş ülkelerin de aynı sıkıntılarla boğuştuğu bir gerçektir. Bu süreçte Türkiye üretim ve istihdam gücüyle şoklara karşı dayanıklılığını bir kez daha ispatlamıştır. Kurdaki yükselişten küresel emtia fiyatlarındaki aşırı artışların ülkemize yansımasından kaynaklanan bir hayat pahalılığı ile karşı karşıyayız. Gelişmiş ülkelerin de aynı sıkıntılarla boğuştuğu bir gerçektir.
Gıda fiyatlarındaki dalgalanmaları mercek altına aldık, gereken müdahaleleri yapıyoruz. (Akaryakıt fiyatlarındaki artış) Küresel piyasanın etkisi, gelişmeleri takip ediyoruz. Türkiye, üretim ve istihdam gücüyle şoklara karşı dayanıklılığını bir kez daha ispatlamıştır. Her konuda vatandaşlarımız lehine yapılabilecek ne varsa hayata geçireceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Ülkemizin de içinde yer aldığı bölge son 11 yıldır meşakkatli günler geçiriyor. Suriye’de 12 milyon kişinin evlerini terk etmesine yol açan kriz halen devam ediyor. Burada da kimlerin aktör olarak yer aldığını gayet iyi biliyorsunuz. Lübnan’dan Irak’a, Afganistan’dan Libya’ya kadar kan, gözyaşı, çatışma ve istikrarsız hakim. Nereye baksak orada bir avuç azınlığın hırsı ve ikbali uğruna masumların acı çektiğini görüyoruz. Barışın çocuklarını yeniden ihya etmeliyiz. İnsanlık adına yüzkarası bu tablo karşısında, görevi güvenlik ve istikrarı sağlamak olan kuruluşlar kıllarını dahi kıpırdatmıyor. Dünyada gücü elinde bulundurduğunu söyleyen ülkeler nerede? Katliamları engelleyecek, çatışmaların önüne geçecek, zulmü durduracak hiçbir adım atılmadı. Ukrayna krizi ile birlikte batılı medya organlarında yapılan açıklamalar bu kayıtsızlığın, çifte standartın gerisindeki gerçeği de ortaya çıkarmıştır. Mazlumları derisinin rengine göre ayranların insaniyetle, medeniyetle hiçbir bağı yoktur. Irkçılığın daniskası olan bu bakış açısı utanç vericidir.
Cadı avını andıran uygulamları da kabul etmiyoruz. Almanya’da flarmoni orkestrasının şefi Putin’in arkadaşı diye görevine son veriyorlar. Böyle saçmalık olur mu? Dostoyevski’nin eserlerine yasak getiriyorlar. Böyle saçmalık olur mu? Bunun tarihte Bağdat’taki kütüphaneleri yıkan Hülagü’den ne farkı var? Aynı bunlar. Bunları yaşamak biz siyasetçileri kahrediyor.”