"İlçeyi terk edin” SMS’lerine rağmen Cizre ve Silopi’den ayrılmayan öğretmenler adına konuşan Şırnak Eğitim-Sen Eşbaşkanı Serhat Uğur, öğrencilerini bırakmayacaklarını vurgulayarak, “Onları hayatta tutmak için de burada duracağız. Sadece onlara Tarih, Coğrafya dersleri öğretmekle yükümlü değiliz. Öğrenciler bizim gözlerimizin için bakıyor. Biz gidersek geldiğimizde onların gözlerinin içine nasıl bakacağız,” dedi.
Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde görev yapan öğretmenlere atılan ‘İlçeyi terk edin’ mesajının ardından bölgeye yoğun bir askeri sevkiyat başladı.
SMS’lerin ardından bazı öğretmenler ilçeyi terk ederken bazıları ise ilçede kalmayı tercih etti.
Kalmayı tercih eden öğretmenler adına haberdar.com’dan Bahar Kılıçgedik’e konuşan Şırnak Eğitim-Sen Eşbaşkanı Serhat Uğur, bölgeye askeri sevkiyat yapıldığını belirterek, “Tarihimizde ilk defa böyle bir sevkiyat görüyoruz. İnanılır gibi değil,” dedi.
Askeri araçların neredeyse ‘sonunun görülmediğini’ söyleyen Uğur, “Bir savaş ortamındayız sanki. Öyle bir hava hissediyoruz ki sanki bir kenti yok etmeye geliyorlar. Böyle bir şey olabilir mi?” diye sordu ve şöyle devam etti:
“Bu Filistin’de olsa bütün dünya ayağa kalkardı. Haberleri izliyoruz, buraya dair tek bir cümle yok. Silopi ve Cizre şuan neredeyse yok edilmekle karşı karşıya. Sanki kendilerini 10-15 günlük sokağa çıkma yasağına göre ayarlamışlar.”
Uğur, kamuoyuna da ‘sessiz kalmayın’ çağrısında bulundu.
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün, öğretmenlere ‘hizmetiçi eğitim’ kapsamında ilçelerine gitmeleri yönünde mesaj atmasının ardından öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun ilçeleri terk ettiğini anlatan Uğur, şunları söyledi:
“Tarihte ilk defa 10 yıllık öğretmenim ilk defa böyle bir şey yaşadım. Bir SMS mesajı atıldı. Bütün öğretmenlere, adeta kenti terk edin dendi. Bunu DAİŞ kafa kesmeden, saldırmadan önce videolar, mesajlar gönderiyor ya ona benzettik. Esadullah mı gelecek diyoruz. Avukat arkadaşlarımız Milli Eğitim Bakanlığı’nı aradı. Bakanlık ‘Bizim böyle bir yazımız yok’ diyor. Mesajı atan ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde bir bürokrat. O mesaj trafiği sürekli kullanılıyor ve idarecilere atılan bir mesaj. Mesajın sonunda bunu öğretmen arkadaşlara ulaştırın diyor. Bilemiyoruz artık yok dedikleri yazı sonradan mı gelecek, ‘her halükarda uydururuz’ mu diyecekler.
“Öğretmenlere ‘hizmetiçi eğitim’ denilerek ilçe dışına çıkırılmasına ilişkin ilk defa sonu olmayan ne zaman biteceği belli olmayan bir seminerle karşı karşıyız. İçerik ne konu ne belli, süre belli değil. Milli eğitim burada suç işliyor. Öğretmenlerin önemli bir kısmı gitti. Kalan arkadaşlarımız var. Ben gitmeyeceğim. Sadece o çocuğun üzerinde üniforma varken onun öğretmeni değilim ve gitmiyorum diyen arkadaşlarım da var. Nevşehir, Niğde, İstanbul, Antalyalı arkadaşlarımız var ve ‘Hayır gitmiyoruz’ diyorlar.
“Bunlar öğretmenlerini de buradan çektiyse varın siz düşünün ne olacak. Hedeflenen steril bir kıyım mıdır acaba, homojen bir kıyım mıdır. Bu çağrıya uymayan onlarca yüzlerce öğretmen arkadaşımız var. Öğretmenler olarak gitmeyi düşünen arkadaşlarımız varsa gitmeyin çıkmayın. Okullarınızı, öğrencilerinizi terk etmeyin diyoruz.
“Biz sadece o çocukların üzerinde üniforma varken, onların öğretmeni değiliz. Biz hayatı da, hayattaki zorluklarla baş etme yollarını da anlatan öğretmenleriz aynı zamanda ve bugün bu halkın öğretmenleri zor durumda. Onları hayatta tutmak için de burada duracağız. Sadece onlara Tarih, Coğrafya dersleri öğretmekle yükümlü değiliz. Öğrenciler bizim gözlerimizin için bakıyor. Biz gidersek geldiğimizde onların gözlerinin içine nasıl bakacağız. Sözde bu çocukları savaştan uzak tutalım diye de bir politika var ama tam tersi bir uygulama var.”