Türk Tabipleri Birliği, bazı özel hastanelerin Covid-19’lu hastaları kabul etmediğini belirterek Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulundu. Özel hastanelerdeki yatakların yüzde 50’sinin pandemi hastaları için kullanıldığını belirten Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Op. Dr. Reşat Bahat, kamusal bir işi kendi kaynaklarıyla yaptıklarını belirterek, “Kaynaklarımız tükendi. Bu iş uzayacaksa buna gerçekten çözüm bulmak lazım. Buna geçici kamulaştırma da dahil” dedi.
Korona virüsü salgınında vaka sayılarındaki artış devam ederken hafta içi belirlenen saatlerde de sokağa çıkma kısıtlaması uygulamasına geçildi. Salgınla mücadelede ekonomik talepler karşılanarak tam kapanmayı talep eden Türk Tabipleri Birliği (TTB) kamudaki yoğun bakım yataklarının tamamına yakının dolduğuna dikkat çekti. Acil servislerin dolu olduğunu, özel hastanelerin birçoğunun Covid-19 hastası kabul etmediğini belirten TTB, Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunarak, özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarının kamu iradesi ile yurttaşların hizmetine sunulmasını istedi.
Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği (OHSAD) Başkanı Op. Dr. Reşat Bahat, hem TTB’nin bu çağrısını hem de pandemi sürecinde başta yüksek ücretle PCR testi olmak üzere çeşitli iddiaları konuştuk.
Salgının geldiği noktada, “Türkiye’nin Vuhan’ı” ifadeleriyle anılan İstanbul’da son 4-5 gündür vaka sayılarında düşüş eğilimi olduğunu belirten Bahat, özel hastanelerde kalan yoğun bakım yatak sayısının 500 olduğunu söyledi. Kalan 500 yatakla idare edebileceklerini belirten Bahat, “Ancak bizim korkumuz şu; başka bir grip salgınının buna ilave olması. Yoğun bakımlardaki doluluk oranının yüzde 70 olduğu söyleniyor ama mesela kardiyolojik yoğun bakım boş çünkü açık kalp ameliyatı yapılmıyor. Kanser yoğun bakımları boş çünkü kanser ameliyatı yapmıyoruz. Vatandaş da çok istemiyor. Bu boş duran diğer yoğun bakımlara korona bakımı gibi hasta kabul edemiyorsunuz, asıl mesele bu. Yüzde 70 doluluk oranı burada yüzde 85-90 demektir” dedi.
TTB’nin, bazı özel hastanelerin Covid-19’lu hasta kabul etmediğini belirterek yaptığı açıklamayı hatırlattığımız OHSAD Başkanı Reşat Bahat, pandemi hastanesi olmaktan çıkarılmadıklarını belirterek şunları kaydetti:
“Ben bunları duyduğumda çok üzülüyorum. Biz pandemi hastanesi olmaktan çıkarılmadık. Pandemi genelgesi yayınlandı ancak pandemiden çıktığımıza dair bir genelge yok. Pandemi hastanesi olmaya devam ediyoruz. Bütün özel hastanelerin yataklarının yüzde 50’ye yakını pandemi hastalarıyla dolu. Hasta seçme, hasta almama durumu söz konusu değil. Sayın Bakan bize “yataklarınızın en az yüzde 25’ini ayırın” demişti. Sürece böyle başlamıştık ama şu an yüzde 50’yi geçtik. Biz ortaya çıkıp da ‘Vay biz yüzde 50’yi geçtik ne oluyoruz’ diyemiyoruz. İnsanlar ölürken neyin tedavisini yapacaksınız, normal hayatı nasıl devam ettireceksiniz. Zaten hasta gelmiyor ama gelseydi de bunu pandemiye ayırırdık.”
Özel sağlık kuruluşlarının kaynaklarının kalmadığını, borçlarla süreci idare ettiklerini belirten Bahat, “Kaynaklarımız kalmadı. Biz bunları hep borçla çeviriyoruz. Bunları artık söylemeye utanıyorum. Bu iş uzayacaksa buna gerçekten çözüm bulmak lazım. Buna geçici kamulaştırma da dahildir. Bu kışlaları bu savaşta açık tutmamız lazım. Bu askerlere bu savaşta maaş vermemiz lazım. Bu askerin eline silah vermek lazım malzeme gibi. Kamusal bir işi kendi kaynaklarımızla yapıyoruz. Kendi kaynaklarımız döviz borçlarımızdan dolayı zaten sınırlıydı, sıkıştık. Ama bu aşamada bunların bir anlamı yok sonuna kadar devam ettireceğiz” diye konuştu.
OHSAD Başkanı Bahat, “Mart ayında yaptığınız açıklamada cironuzun yüzde 80’nin azaldığını yabancı hastanızın kalmadığını söylemiştiniz. Sağlık Bakanlığı’na o dönemde bir çağrıda bulunup özel hastanelerin kamulaştırılmasını talep etmiştiniz. O günden bugüne sizin açınızdan hiçbir şey değişmedi mi?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Yazın iki üç ay değişti. Pandemi hafiflediğinde İstanbul’da yabancı hasta alabildik. Yani normal sağlık turizminden hasta aldık ve biraz düzelme oldu. Bir nefes aldık ama nefesi içimize çekmeden eylül ayından itibaren tekrar artış oldu. Biz pandeminin tarihini okuduğumuz için iniş çıkışlı gideceğini biliyoruz. Aşı bulunana kadar ya da virüs insafa gelip de mutasyon geçirene kadar bu şekilde olacağı öngördüğümüz bir şeydi. Aşıların etkin olduğu söyleniyor ve umutluyum. Çok güzel bir yaza uyanacağımızı düşünüyorum. Burada benim sizin aracılığınızla ricam şu: Ekonominin kapanmasının kimseye bir faydası yok. Devletin ödediği maaşla geçinebilecek insan sayısı oldukça az ve hepsini ödemesine de imkân yok. Para basarak nereye kadar. Özellikle gereksiz hiçbir işlemi yapmayarak, şu iki üç ayı geçirelim güzel bir bahara, güzel bir yaza uyanalım istiyorum. İkinci tedbirler daha da bizim işlerimizi bozuyor, vatandaşın işini bozuyor. Eğer düzelmezse tümüyle kapatmak zorunda kalabilirler. Bizim için tümüyle kapanmak bir karanlıktır. Ekonomi için de bir karanlıktır. İnsanlar için de bir karanlıktır özgürlüklerin kısıtlanması.”
Bazı özel hastanelerin korona virüsü hastalarını kabul etmediği iddiaları gündeme geliyor. İstanbul’da Covid-19 olan Dönüş Kılınç adlı hamile bir kadının özel hastane tarafından kabul edilmediği ve başka bir özel hastanede yaşamını yitirdiği haberi, Hacı Bişkin imzasıyla Gazete Duvar’da yer aldı. Bahat, bazı özel hastanelerin Covid-19’lu hasta kabul etmediği iddialarına dair şunları kaydetti:
“Şunu özellikle bilmenizi istiyorum. Bir hasta sizi kabul etmiyoruz diyerek evine gönderilemez. Bir hasta acilse, özel olsun, kamu olsun, üniversite olsun bir ambulans gelip onu alıp başka bir yere götürene kadar tedavi edilir. Hastanenin ya da kurumun imkanlarıyla bu yapılır. O dönemde de hastadan hiçbir para pul talep edilmez, hayati tehlikesi varsa. Ancak pandemi her disiplinin kabul edebileceği bir hastalık değil. Bütün sistemleri tutan bir hastalık. Yani kalbinizi tuttuğunda kalp yetmezliği oluşuyor, akciğerinizi tuttuğunda solunum yetmezliği, karaciğerinizi tuttuğunda karaciğer yetmezliği oluyor. Bazen sinir sisteminize tutunup dengenizi de bozabiliyor. Bu durumda tam teşekküllü kurumların bu işi yapmasında hastanın sağıltımı açısından çok büyük bir fayda var. Ama hiçbir hastane hastaya ‘bende yer yok eve gidin’ ya da ‘kendi imkanlarınızla başka yere gidin’ deme hakkına sahip değildir. Bizim derneğimize şikâyet olarak gelen bu tarz durumlarda vatandaşa, ‘orada bekleyin biz size kamudan ya da özelde yer bulacağız’ diyoruz. Kendi aramızda kurduğumuz bir sistemle hemen o hastalara yer buluyoruz, bizde yer yoksa kamuya gönderiyoruz. Ama çoğunlukla talepleri kendi içimizde karşılıyoruz.”
Sağlık Bakanlığı’nın PCR testi konusunda özel işletmelerin 250 TL’nin üzerinde ücret alınamayacağına dönük kararı var. Fakat bazı özel hastanelerin bunun üzerinde ücret talep ettiği iddiaları dile getiriliyor. Bahat bu iddialarla ilgili de şunları söyledi:
“Bunu OHSAD yönetim kurulunda tartıştık. Vatandaş ve sayın bakan bu konuda haklı. Devlet bir fiyat koymuş. Aslında yoğunluklu çalıştığınızda 250 lira kurumun zarar edeceği bir fiyat da değil. Velev ki zarar edeceği bir fiyat da olsa kamunun disiplinine uyacak çünkü sizin hastanenizi kapatırım, demiş. Özel kurumun yöneticisi ya da dernek başkanı olmam, hata varsa hataları savunmam anlamına gelmiyor. Üyelerimize tekrar sizin aracılığınızla bildiririm. 250 liranın dışında herhangi bir ücret alınmayacak. Onun dışında talep de yaratılmayacak. ‘Size şunu da yapalım bunu da yapalım’ denilmeyecek. Eğer hasta kendi istiyorsa… Bazen hasta ‘ben geçmişte korona geçirmiş miyim’ diye soruyor. Eğer vatandaş istiyorsa, bunu ben istiyorum diye imzalı bir kâğıt alın, bu imzalı kağıt sizde dursun itiraz halinde gösterin. Bunu tüm üyelerimize söyledik.” / DUVAR