CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Sayın Cumhurbaşkanı sizinle bir canlı tartışma davetini kabul etse ya da teklif etse ne dersiniz?” sorusu üzerine , “Çok memnun olurum da… İkisini de ben kabul ederim ister uzaktan, konuyu önce söyleyecek. ‘Şu konuda oturup konuşacağız’ diye. Zoom üzerinden de olabilir, bir stüdyoda da olabilir. Ama ben Trump kadar cesur olacağını sanmıyorum. Ama Trump, ‘yapacaksın’ diye bir zorunluluk getirirse Erdoğan mecburen yapar” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KRT’de İnan Demirel, Akif Beki ve Yavuz Oğhan’ın sorularını yanıtlıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye çağrı yaparak, “Bu ülkenin kurtuluşu, bir an önce seçime gitmektir. Bahçeli’ye sesleniyorum: Bu ülkeyi seviyorsan, yarın sabah ‘Yeter artık’ de, Türkiye’yi seçime götür” dedi.
Kılıçdaroğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar Emiri ile ilgili görüntüleri için, “Bir ülkenin Devlet Başkanı bu pozisyonda olmamalı. Saygısızlık yapsın demiyorum ama bu saygının sınırlarını aşan bir davranış türü. Biraz ezik. Bir şeyler talep etmeye gelen, o talebin kabul edilmesini isteyen ruh halini görüyorsunuz o fotoğrafta. Gidecek başka yeri yok çünkü. Oraya para almaya gidiyorsunuz. Adam verir mi, vermez mi bilmiyorum. Rusya’ya, Amerika’ya, Azerbaycan’a gidersiniz anlarım ama Katar’a niye gidersiniz, anlamıyorum.Bu eğilme tartışması değil, fotoğraftaki ruh hali beni rahatsız etti. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı’nın teslim olmuş hali beni rahatsız etti. Karşıdaki kişinin hiç umurunda bile değil. Kolundan çekiyor hatta, bırak bunları der gibi. Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten bir kişinin bu pozisyona düşmemesi gerek. Mitingde açıklama yapıyor… Bırak şimdi bunları. Papazı teslim ettin. Aptal olma diye mektup yazan adamın yanına gittin.Devletlerde bir mütekabiliyet diye bir kural vardır. Size ne yaparlarsa aynı cevabı verirsiniz. Amerika’da Rus Büyükelçi’nin arabasına ceza yazıldıysa, Moskova’da da Amerikalıya ceza yazılır. İçerde vatan, millet, gidiyorsunuz ama dışarıda ne yaptığınız ortada” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Pandemi dönemini ve süreç boyunca Sağlık Bakanlığı’nın tutumuna ilişkin açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu, “2019’da bir Bilim Kurulu oluşturulmuştu, Sağlık Bakanlığı’nın bir yayını da vardı, pandemi dolayısıyla alınacak önlemleri içeren bir kitap basılmıştı.Normalde bu tür olaylar için bir kurul varsa, akademik ve bilimsel kurulsa, kurul değerlendirme yapar, sözcü de kamuoyuna açıklama yapar. Toplum da bu açıklamalardan tatmin olur. Açıklamaları sayın Bakan yaptı, hepimiz bilgileri doğru paylaştığı için teşekkür ettik. Fakat bir süre sonra açıklanan rakamlar doğru değil diye bir bilgiye ulaştık. Belediyelerden, defnedilen cenazeler için rakam aldık, o rakamlar da bakan beyin açıkladığı rakamlarla aynı değildi. Ben bir Milletvekili arkadaşımı Sağlık Bakanı ile konuşması için görevlendirdim, bizdeki rakamlarla sayın bakanın açıkladığı rakamların aynı olmadığını iletmesini istedim. Başka bir şey yapmadık. Bize ısrarla ‘Belediyelerden siz rakamları açıklayın’ dendiği zaman, “Bu rakamları açıklaması gereken kurum bakanlıktır, bir Tabipler Birliği var” dedik. Tabipler Birliği rakamları açıklamayı başlayınca inanılmaz bir tepkiyle karşılaştı. En sonunda rakamlar, hasta sayısı, vaka sayısı derken doğruların söylenmediği çıktı ortaya. Hiç sayı açıklanmazsa, ‘Vaka sayılarını açıklamak toplumda moral bozukluğuna yol açabilir’ dersiniz, bunu anlarız. ‘Türkiye’nin menfaati için yalan söylüyoruz’ derseniz, ülkenin saygınlığına gölge düşürürsünüz. Devlet dediğiniz aygıtın doğruları söylemesi lazım. Bilim Kurulu gerçekleri biliyor ama sözcü konumundaki sayın Bakan, Erdoğan’ın talimatı gereği yanlış bilgi aktarıyor. Eğer bir Bakan, sağlıkla ilgili bilgileri açıklıyor ve lafa da ‘Erdoğan’ın talimatları doğrultusunda’ diye başlıyorsa, balık baştan kokmuş demektir” diye konuştu
Trump ve Biden tartışması hatırlatılarak sorulan soruya cevap veren Kılıçdaroğlu, “Cumhurbaşkanı ile bir tartışma ortamımız olursa, zoom üzerinden de, stüdyoda da olur. Ben Trump kadar cesur olacağını düşünmüyorum. Ama Trump yapacaksın derse, Erdoğan mecburen yapar” ifadelerini kullandı.
Koronavirüse yakalanan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile ilgili açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Hocalardan düzenli olarak bilgi alıyorum. Makineye bağlı, akciğerde sorun var. Umarız iyileşir. Durumunun kritik olduğu ifade ediliyor, doktorlar her türlü çabayı gösteriyorlar. Özel hastanedeydi, üniversite hastanesine geçti.”
Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının yayınlamasının ardından Berberoğlu’nun durumu ile ilgili sonuya, “Yapılacak iş Enis Beyi, parlamentoya davet etmektir” karşılığını verdi ve “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, ben haksızlıklara karşı mücadele ediyorsam, sen misin dindar, ben miyim” diye sordu.
Haksızlıklara her zaman karşı çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek görevden alındığında da ‘yanlış yapıyorsunuz’ dedim. Bursa, Balıkesir Belediye Başkanları için de geçerli bu. Bizi eleştirenler, kendilerini dindar sayıyorlar. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, ben haksızlıklara karşı mücadele ediyorsam, sen misin dindar, ben miyim? Sabahın köründe evini basıyorsun. Niye? Kaçacak yeri yok. Savcı çağırır, ifadesini alır. İntikam alır gibi kişileri hapiste tutmaya ne hakkınız var?” dedi.
AKP’nin iktidarda kalmak için her yolu mübah gördüğünü vurgulayan Kılıçdaroğlu, “İktidarda kalmak için her türlü yolu mübah olarak görmeye başladılar. O zaman Türkiye’de demokrasimizde sorun var. Belki bizde de kabahat var, iyi anlatamamış
Yerel seçimlerde dünya siyaset tarihine bir şey armağan ettiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bizim oyumuz düşmedi artıyor. Beklediğimiz ölçüde artmıyor. Bir kararsız grup var, bu grup doğal olarak siyaset kurumunu ve iktidarı sorguluyor. Bizim beklediğimiz de vatandaşın sorgulaması ve düşünmesidir. Hepimiz oturup düşüneceğiz; memleket bu hale niye geldi, nerede yanlış yaptık? Gazete okuyacağız, internete gireceğiz, bunlar doğru mu söylüyor diye sorgulayacağız. Ben bunu çok önemsiyorum. CHP de sorgulanacak doğal olarak… Biz çok eminim ki, ilk yapılacak seçimde Türkiye demokrasisini güçlendiren, böyle bir siyasi iradeyi iktidara getiren bir ülke olacağız. Bizim tarihimizde ilk kez bir otoriter rejimi demokratik yollarla iktidardan indireceğiz. Aslında yerel seçimlerde biz dünya siyaset tarihine bir şey armağan ettik. Çok farklı yelpazedeki siyasi partiler, bir dikta yönetimine, otoriter yönetime karşı ‘Biz buradayız ve buna izin vermeyeceğiz’ dedi. Ak Parti’de Milletvekilliği yapmış, şu anda Fransa’da hocalık yapan bir arkadaşımız görüşmek istedi. ‘Siz ne yaptığınızın, dünya siyaseti için ne kadar önemli bir iş yaptığınızın farkında mısınız? Ben bunu anlatmak için geldim. Siyaset tarihinde bir şey oldu, Türkiye’de oldu ve olağanüstü bir şey bu’ dedi. Aslında biz de anlatamadık. Biraz dışarıdan bakınca, Türkiye’nin demokratik açıdan çok farklı bir başarı kazandığını görüyorsunuz” diye konuştu. / Cumhuriyet