CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 24 Ağustos 2012 tarihinde Erdoğan’a Suriye konulu bir mektup gönderdiklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, ayrıca, Türkiye’nin de Rusya’nın da savaşa tahammülü olmadığını belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Parti Meclisi, toplantı öncesi gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Tarım politikasında hata yaparsınız, çiftçiler bedel öder, emek politikasında hata yaparsınız, işçiler öder ama dış politikada hata yaparsınız bunu bedelini tüm ülke öder. Bu hata sadece bugün değil, gelecek kuşaklara da yansır. Dış politika asla iç politikanın meselesi haline dönüşemez.
“Türkiye içinde farklı görüşleri olan siyasi partiler, dış politikada birlik oluştururlar. Dengelerin çıkarların iyi korunması dış politikanın ana öğelerinden biridir. Suriye politikasının ortaya çıkardığı tablo iç açıcı bir tablo değil.
“En başından beri Suriye politikasının yanlışlığını defalarca vurguladık. Mezhep temelli dış politka yanlış dedik, siz Esad’cısınız dediler. Dış politikaya hiçbir zaman parti endeksiyla bakmadık. Hep Türkiye dış politikasından bahsettik.
“24 Ağustos 2012, bu tarihi bütün yurttaşlarımın bilmesini isterim. Bu tarihde dönemin başbakanına (Erdoğan) bir mektup gönderdim, Suriye politikası konusunda. Bu mektupta çözümümüzde var.
“Suriye’de nasıl bir politika izlenmesi gerektiği anlatılmış durumda. Mektubun girişinde “Suriye’deki şiddet ve çatışmaların durdurulmaması halinde iç savaşların büyüyerek bölgesel bir ihtilafa dönüşmesi kaçınılmazdır” dedik üzülerek söylüyorum ki bu gerçekleşti.
“Ülkeyi yönetiyorsunuz ama bırakın dünyanın Ortadoğu’un gerçeğini Suriye gerçeğini bilmiyorsunuz. Biz bu mektubu ülkemizin çıkarları için gönderdik. Ama biz bildiğimizi okuruz dediler. Ben bu mektubu gönderdim. Daha sonra dönemin başbakanı bizim Suriye politikamızı eleştirdi, “CHP Şam’a gidecek yüz bulamayacak, biz Şam’a gidip oradaki kardeşlerimizle kucaklaşacağız” dedi.
“Buyrun bakalım gidin, gidebildiniz mi? Biz ne söylüyoruz, onlar ne söylüyor. Kendi söylediklerini yaptılar ne oldu? Şam’a kadar gideceğiz dediler, ne oldu? 2.5 milyon Suriyeli geldi Türkiye’ye sen Şam’a gidecekken, 2.5 milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Nasıl bir devlet yönetimi, nasıl bir akıldışılıktır?
“Süleyman Şah Türbesi’ne gidecektik, türbeyi kaçırmak zorunda kaldık. Musul Başkonsolosluğumuz basıldı, 49 kişi rehin alındı. IŞİD’e terör örgütü demekten korkuyorlar. Boşuna mı dedik, Ortadoğu bataklığına Türkiye’yi sokmayın diye. Bİr ülke böyle mi yönetilir? Kişisel hırslarla ayağa kalkıp bir ülke mi yöneteceksiniz?
“Bu da yetmedi, TIR’larla silah gönderdiler. Göndermeyin dedik, Müslüman’ı Müslüman’a kırdırırsınız dedik. İnsani yardım dediler, sonunda ortaya çıktı, silah gönderilmiş. Gönderilen silahlar nereye gitti, bu sorunun cevabını bekliyoruz.
“Türkiye’nin suriye politikası tamamen çökmüştür. Esadsız çözüm tammen çökmüştür. Neleri öngörüyorlardı, nelerle karşılaştılar. Bu durumdan en büyük zararı Türkmenler görmüştür. Türklerin kontrolünde olan sadece Bayır bölgesi var. Orada da nüfus 15 bin kadar. Faturayı ödeyen yine bizim yuttaşlarımız.
“Suriye politikasındaki yanlışlıklar zinciri devam ediyor. Türkiye büyük bir ülkedir. Türkiye kendi sınırlarının ihlaline izin vermez, vermemelidir. Bir başka ülke Türkiye bir şey demez diye bizim toprak bütünlüğümüzü ihlal etmemelidir.
“Rusya ile köklü ilişkilerimiz var. Biz nasıl kendi ülke yöneticilerimize sağduyu öneriyorsak onlara da sağduyu öneriyoruz. İki ülke de özeleştirisini yapabilmeli. Kavga iki ülkeye de zarar verir. Bölgenin de Türkiye’nin de Rusya’nın da savaşa tahammülü yoktur. “