Göçmen Dayanışma Ağı, Suriyelilerle ilgili son uygulamalara tepki gösterdi: "Cenevre Sözleşmesine koyduğu coğrafi çekinceye dayanarak Türkiye’deki milyonlarca mülteciye mülteci statüsü vermeyen Türkiye, mültecileri güvencesiz, korumasız bir konumda yaşamaya zorlarken, son günlerde artan sınır dışılar ise tüm mülteci grupları açıkça tehdit ederek yaşamlarını ve geleceklerini daha da güvensizleştirmektedir."
Suriyelilerin ve Türkiye’ye başka ülkelerden gelmiş mültecilerin sınır dışı edildiği haberleri üzerine Göçmen Dayanışma Ağı, uygulamanın İstanbul ile sınırlı kalmayacağı ve hemen tüm illerde benzeri süreçlerin yaşanacağının öngörüldüğünü belirterek, en temel insan hakları sözleşmelerinin ve uluslararası hukukun ihlal edildiği uyarısında bulundu.
Göçmen Dayanışma Ağı’nın açıklamasında, son olarak İstanbul Valiliği’nin ilde kaydı olmayan (diğer illere kayıtlı) Suriyelilerin, kayıtlı bulundukları illere geri dönmeleri için 20 Ağustos 2019 tarihine kadar süre verildiğini duyurduğu hatırlatıldı. Öte yandan, halihazırda kayıtlı olmayan mültecilerin durumunun ne olacağının ise belirsizliğini korumakta olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Durumun İstanbul ile sınırlı kalmayacağı ve hemen tüm illerde benzeri süreçlerin yaşanacağı öngörülmektedir” denildi.
GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜNDELER
Açıklamada Suriyeli mültecilerin 2014 yılından itibaren geçici koruma statüsü altında bulundukları hatırlatıldı ve şöyle denildi: “Bu statünün mültecilerin haklara erişiminde yarattığı sorunlar ortadayken, son yaşanan sınırdışılarla birlikte geçici koruma statüsünün mültecilere tanımış olduğu non-refoulment (geri gönderilmeme) ilkesinin dahi açıkça ihlal edildiği görülmektedir. Cenevre Sözleşmesine koyduğu coğrafi çekinceye dayanarak Türkiye’deki milyonlarca mülteciye mülteci statüsü vermeyen Türkiye, mültecileri güvencesiz, korumasız bir konumda yaşamaya zorlarken, son günlerde artan sınır dışılar ise tüm mülteci grupları açıkça tehdit ederek yaşamlarını ve geleceklerini daha da güvensizleştirmektedir. Toplu sınır dışı haberlerinin gündeme geldiği günden bu yana, mülteciler sokağa çıkmaya çekinmekte, kendilerini evlerine ve atölyelere kapatmış beklemektedirler. Halihazırda mültecilere dönük ırkçılığın normalleştirildiği bir siyasal iklimde hükümet yetkilileri, muhalefet partileri ile ırkçılık yarışına girerek, savaşın yıkıma uğrattığı hayatları daha da zorlaştırıyor. Yerinden edilmiş insanlara yönelik saldırılar artarken, mülteci emeği güvencesiz ve ucuz iş gücü olarak yaygın bir biçimde istismar edilip sömürünün en ağır biçimine maruz bırakılırken, hareket etme özgürlükleri ellerinden alınan milyonlarca Suriyeliyi ve mülteciyi geri gönderme tehdidiyle yaşamaya mahkûm eden Türkiye, bir an evvel en temel insan hakları sözleşmelerini ve uluslararası hukuku da ihlal eden bu uygulamaya son vermelidir.”
‘SURİYE GÜVENLİ BİR ÜLKE DEĞİLDİR’
Hatırlatalım; Suriye, zorla yerinden edilmiş insanların geri gönderileceği güvenli bir ülke değildir. Bütün bu yoksunluk ve yoksulluk şartlarında hayatta kalma mücadelesi veren mültecileri daha da savunmasız hale getirecek uygulamalar bir an evvel son bulmalıdır. İnsanları sokaklardan, evlerinden, iş yerlerinden toplayıp sınır dışı etmeye çalışmaktan en kısa sürede vazgeçilmelidir.” / DUVAR