Cumartesi Anneleri/İnsanları 554. buluşmalarında gözaltında kaybedilen Abdulkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş anıldı. Cizre JİTEM davasının beraatla sonuçlanması eleştirildi.
Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 554. buluşmalarında 20 yıl önce gözaltında kaybedilen Abdulkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın akıbetini sordu.
Eylemde ilk olarak 27 Eylül 1995 tarihinde Ağaçlı köyünde kaybedilen Münir Sarıtaş’ın ağabeyi Welat Sarıtaş’ın ses kaydı dinletildi.
Daha sonra Abdulkerim Yurtseven’in torunu Emrah Yurtseven konuştu. Yurtseven, 20 yıl boyunca dedesi için adalet arayışını sürdürdüklerini ancak, dedesinin bir mezarı bile olmadığını ifade ederek, “Dedemizin kemiklerini istiyoruz. 60 sene de geçse bu meydanlarda olacağız. Dedemin ve gözaltında kaybedilenlerin hesabını soracağız” dedi.
Ardından Abdulkerim Yurtseven’in Kocaeli Kandıra F Tipi Cezaevi’ndeki tutsak oğlu Haşim Yurtseven’in gönderdiği mektubu ve şiiri okundu.
Haftanın basın açıklamasını İnsan Hakları Derneği (İHD) Gözaltında Kayıplar Komisyonu adına Hatice Kalpaklı okudu.
Temizöz davası sanıklarının beraat ettirilmesini eleştiren Kalpaklı şunları söyledi:
“90’lı yıllarda Cizre’de 21 kişinin kaybedilmesi- katledilmesinden sorumlu tutularak, ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılması talep edilen Albay Cemal Temizöz’ün de içinde olduğu 8 kişi hakkında da iki gün önce beraat kararı verildi.
“Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği bu kararla İnsanlığa karşı suç işleyen devlet görevlileri ve ‘Beyaz Toros’ zihniyeti yargı eliyle aklandı. Güvenlik güçleri insanlığa karşı suç işlemeye davet edildi.”
Abdulkerim Yurtseven’in 27 Ekim 1995 yılında Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburu’na bağlı askerlerce Yüksekova’ya bağlı Ağaçlı köyüne getirildiğini söyleyen Kalpaklı, askerlerin köydekilere işkence uyguladığını ve 73 yaşındaki yürüme zorluğu çeken Abdülkerim Yurtseven, 18 yaşındaki Mikdat Özeken ve 13 yaşındaki Münir Sarıtaş’ın gözaltına alınarak, askeri araçla Yüksekova İlçe Jandarma Taburuna götürüldüğünü söyledi.
Kalpaklı ailelerin gözaltındakilerin durumunu öğrenmek için tabura gidenlere, “Kimseyi gözaltına almadık bir daha buraya gelmeyin” ifadelerinin kullanıldığını belirtti.
Sorumlular hakkında açılan davanın delil yetersizliği nedeniyle beraat hükmü ile sonuçlandığını belirten Kaypaklı, davanın Avurpa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AHİM) 2003 yılında sonuçlandığını söyledi.
Açıklamada, 20 yıl önce Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın kaybedilmesinde sorumlu olanları şöyle sıralandı:
Dönemin Yüksekova Komanda Taburu’nda görevli Piyade Yüzbaşı Nihat Yiğiter, Yüksekova Komando Taburunda görevli itirafçı Kahraman Bilgiç, Yüksekova Komando Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüksekova Tugay Komutanlığı’nda görev yapan kurmay başkanı Albay Hamdi Poyraz, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Necati Kılıçkaya, Hakkari İl Jandarma İstihbarat Şube Başkanı Binbaşı Abdullah Kaya, Hakkari Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Tuncay Koyuncu, Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı.
“Etkin soruşturma yapma sorumluluğunu yerine getirmeyen, kayıpların akıbetlerini açıklamaya yönelik mekanizmaları oluşturmayan, failleri korumaya devam eden AKP hükümetleri sorumludur. Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş’ın akıbeti açıklansın, failleri ve sorumluları yeniden yargılanarak cezalandırılsın.”