Nupel'deki köşesinde Türkiye'nin yeniden çözüm sürecine başladığını dile getiren İlhami Işık: "Bu sürecin 1 Eylül itibari ile yeni bir silahsızlanma ile sonuçlanacağını öngörüyorum. Gerek Öcalan’ın "2013 Newroz da bulunduğumuz yerdeyiz" açıklaması ki, bu açıklamanın Türkçe tercümesi, kesinlikle silahlara veda olarak okunmalıdır."
Nupel yazarı İlhami Işık, yeni bir çözüm sürecinin başladığını söyledi. Işık, ‘Silahtan vazgeçme gerçeği’ başlıklı köşe yazısında sonbaharda sürecin silahsızlanma ile sonuçlanacağını dile getirdi.
İmralı ile yapılan görüşmeleri ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yayınladığı mektubu da değerlendiren Işık, Batı dünyasının ve Ruslar’ın Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve Kürtlerin haklarını istediklerini söyledi.
Işık’ın köşe yazısı şöyle;
“Umutsuzluk ve karamsarlığın hemen her insani değeri kuşattığı koşullarda, Kürt meselesinin çözümüne dair, umutları tazeleyen mesajlar verdiğimde, karşılaştığım standart tepki şöyle bir soru ile başlıyor; Hangi gerçekler ya da hangi ikna edici dayanaklara sırtını dayayıp bütün bunları söylüyorsun? Her şey koyu bir karamsarlık tarafından baskılanmışken, neredeyse herkes, Kürt sorunun içinde at koşturuyorken, Sen nasıl olur da böyle pozitif mesajlar verme cüretini gösteriyorsun?
Oysa bu soruların yanıtları, artık bir sır değil. Siyaseti yakından izleyen herkes bu türden çıkarımlar yapabilir. Ben de, öyle yapıyorum. Hayatın sadece görünenlerden ibaret olmadığını ve aslında yaşanan ama görünmeyen hakikatlerin, görünen hakikatler ile her an yer değiştirebileceğini anlatmaya çalışıyorum
Nisan ayında İmralı Sürecinin başlayacağını ve bu sürecin yeni bir çözüm sürecini tetikleyeceğini yazmıştım. İmralı Süreci başladı. Her ne kadar 18 Haziran’da seçime yönelik iktidarın mektup hamlesi, bu süreç üzerinde bir olumsuz gölge düşürmüş gibi görünse de, esasen, ben, sürecin devam edeceğine inanıyorum.
Ve bu sürecin 1 Eylül itibari ile yeni bir silahsızlanma ile sonuçlanacağını öngörüyorum. Gerek Öcalan’ın “2013 Newroz da bulunduğumuz yerdeyiz” açıklaması ki, bu açıklamanın Türkçe tercümesi, kesinlikle silahlara veda olarak okunmalıdır.
Gerekse de Suriye’de Türkiye’nin hassasiyetlerini gözetme çağrısı, bana bu sürecin yeni bir ivme ile devam edeceği sonucuna götürüyor. Bunu daha da somutlaştıracak birçok gelişme ile beraber okursak, zannedersem daha da anlaşılır olur.
1- Trump’ın Japonya da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapmış olduğu iki açıklama birçok şeyi izah ediyor.
Birincisi “Erdoğan Kürtleri yok edecekti ben engelledim”, İkincisi “barış koridoru inşa ediyoruz” açıklaması. Yani SDG’yi Türkiye dışında, bütün taraf ülkeler, meşru bir güç olarak görüyor. Ve barış koridoru ile hem Türkiye’yi hem de SDG’yi koruma altına alıyorlar.
2- Rusya dış işleri bakanı “Biz Kürtlerin ile Suriye yönetimi ile görüşmesi için yoğun temaslar yapıyoruz ve Kürtler haklarını almalılar, burada tek şart Suriye’nin toprak bütünlüğüdür” diyor. Yani Batı Dünyası ve Ruslar iki konuda hem fikir. Suriye’in toprak bütünlüğü ve Kürtlerin hakları.
Mevcut egemenlik sınırlarının korunması koşuluyla, Suriye meselesine müdahil olan bütün güçler bu çerçeve içinde, Rojava meselesinin ele alınmasında hiçbir sakınca görmediklerini beyan ediyorlar.
Burada Türkiye’nin PKK ile ilgili çekincesi ve PKK’nin Türkiye’ye yönelik şiddet politikası sorunun çözümünün önünde tek engel olarak duruyor. Aran çare de bu. PKK, Türkiye’ye karşı silahlara veda diyecek ve Türkiye sınırları içinde şiddet eylemlerine son verecek. Meselenin özü ve kilit değeri budur.
PKK’nin Türkiye’ye yönelik 2013 yılında almış olduğu silahlara veda kararının bir an evvel hayata geçmesidir.
Bu hamle Türkiye demokrasi güçlerinin önünü açacak.
SDG’ in önünü açacak.
Türkiye’in önünü açacak.
ABD’ in önünü açacak.
Rusya’nın önünü açacak
Bir hamle olacaktır…”