Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır Gönül Köprüsü Platformu’nun düzenlediği iftar yemeğine katıldı. Davutoğlu’nun yeni bir parti kurma çalışması içinde olduğu ve bu partinin kuruluşunu Diyarbakır’da ilan edeceği ileri sürülmüştü. Davutoğlu, yeni bir partiden söz etmedi ancak isim vermeden yaptığı eleştirilerde yeni bir partinin işaretini verdi.
Eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır Gönül Köprüsü Platformu’nun davetlisi olarak Diyarbakır’a geldi. Platformun dün akşam düzenlediği iftar yemeğine katılan Davutoğlu, yaklaşık 400 kişiyle buluştu. İftar yemeğine siyasetçiler, kanaat önderleri ve STK temsilcileri katıldı. Diyarbakır’da düzenlenen iftar yemeğinde Elazığ, Bingöl ve İstanbul’dan da davetlilerin yer aldığı görüldü. İstanbul’dan eski milletvekilleri Selçuk Özdağ, Ayhan Sefer Üstün, AK Parti İstanbul eski İl Başkanı Selim Temurçi, Diyarbakır eski milletvekilleri Cuma İçten ve Abdurrahman Kurt’un katılımı dikkat çekti.
Davutoğlu yemek salonuna “Başbakanımız Ahmet Davutoğlu” şeklinde anons edilerek girdi. Konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edilirken ise “Serok Vezir Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu” anonsu yapıldı.
ORTAK VATANDAŞLIK VURGUSU
Davutoğlu burada yaptığı konuşmada hem kendisine yönelik eleştirilere cevap verdi hem de isim vermeden mevcut hükümeti eleştirdi. Türkiye’nin iç ve dış politikada yaşadığı sorunlara değinen Davutoğlu, başarı için yol haritası da çizmeye çalıştı. Konuşmasının önemli bölümünü Kürtlere ayıran Davutoğlu, kardeşlik ve ortak vatandaşlık vurgusu yaparken salondan alkış topladı.
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi bağımsızlık referandumuna hazırlanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Giriş-çıkışlar kapatılacak. Petrolün vanası bizde, onu da kapatırsak bu iş bitti” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Davutoğlu, Diyarbakır’da yaptığı konuşmada, “Erbil, Süleymaniye ve Kerkük’teki kardeşlerimiz aç olarak yatağa girerlerse tok olarak yatağa girmek bize haram olsun” diyerek bir şekilde cevap verdi.
‘BİLİNCİMİZİ KAYBETMEYEC EĞİZ’
Diyarbakır’a duyduğu sevgiyi anlatarak konuşmasına başlayan Davutoğlu, Ortadoğu’daki gelişmeler üzerine kısa bir değerlendirme yaparak, “Dünya son zamanların en yoğun buhranı içindedir. Dünyada şu anda sokağa indiğinizde büyük bir belirsizlik var. Bölgede uzun yıllardır kardeş kanı dökülüyor ve ciddi bir belirsizlik var. Ülkemizde kaygılı bir gelecek var. Bütün bu karamsarlık rüzgarından milletimizi Ortadoğu ve Balkanlar’da düzlüğe çıkmamız gerekir. Bir şeyin telafisi olmaz. Bilinçsizliğin telafisi olmaz. Ne olursa olsun bilincimizi ve vicdanımız kaybetmeyeceğiz” dedi.
‘KAMU DÜZENİ HEPİMİZİN DÜZENİDİR’
Davutoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
“İnsanoğlu bir güven içinde yaşamak ister, nesilleri güven içinde yaşatmak ister. İnsanoğlu özgürlük ister. Özgürlük olmadığı yerde otoriter rejimler insanoğlunun iradesini kırar. Gerçek meşruiyet özgürlük ile güvenlik birlikte olur. 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat darbesini yapanlar özgürlük getirdiklerini iddia ediyorlardı. Bazı yerlerde özgürlüğü getireceklerini iddia edenler güvenli bir ortamı zedelerler. Birileri özgürlük için geldiklerini söyledi, bazıları ise güvenliğinizi sağlayacağız diye geldi. Kamu düzeni neden çok gereklidir. Kamu düzeni hepimizin ortak düzenidir. Eğer bir toplumda kamu düzeni varsa güvenlik de vardır. Türkiye bir taraftan 90’lı yıllardan kalan güvenlikçi anlayışla, bir tarafta da hendek ve çukurlarla kamu düzenini yok sayan bir kaosa sürükledi. Şimdi işte tam kamu düzenini sağlama zamanıdır. Hepimiz Türkiye’de kamu düzenini birlikte kurmaya kalkarsak hiç kimse bize hayatı zindan edemez. 82 milyon olarak özgürlüğümüzden fedakarlık etmeden kamu düzenini sağlayacağız. Temel şiarımız basit, herkese her yerde özgürlük. Herkese aynı şekilde özgürlüğü vermezsek sıkıntı olur. Hem güvenlik hem de özgürlük sağlayacağız. Diyarbakır ve Şırnak güvenli değilse Ankara ve Bursa da güvenli değil. Son dönemlerde yaptığımız şehirleşme ile artık Türkler ile Kürtler her yerde birlikte yaşıyor.
TOLEDO BENZETMESİNE TAKILMIŞLAR
Birçoğumuzun hafızasında çok önemli anılar var. Bekayı sağlayan ana unsur o toplumları bir arada tutan ortak aidiyet bilincidir. Ortak aidiyet bilinci olmazsa hiçbir şey olmaz. Biz tesadüfen bir araya gelmedik. Birlikte bir toplum olduk. Vatandaşlık da kimsenin kimseye verdiği bir lütuf değildir. Kimsenin kimseden alamayacağı ortak bir hukuktur. Ortak bir aidiyet ve vatandaşlık bağı olmazsa geleceğe de birlikte güvenle bakamayız.
Biz aşkla Diyarbekir’i severken Toledo benzetmesine çok takılmışlar. Diyarbakır’ı hiçbir yer ile kıyaslamam. Doğunun Paris’i diyorlar Diyarbakır’a. Diyarbakır şehirken Paris köy bile değildi. Hiçbir yer Diyarbakır ile kıyas edilemez. Toledo dünyada en iyi korunan biblo gibi bir kenttir. Diyarbakır Sur’un çarpık yapılaşmadan kurtarılarak tarihi dokunun korunması için kullandığım bir kavramdı Toledo.
SURİYE’DEKİ KARDEŞLERİMİZ
Suriye’deki kardeşlerimiz de bizim ortak tarihimiz içindeki yerlerini her zaman alacaklar. İsteriz ki sınır ötesindeki kardeşlerimiz hangi köken hangi dil ve milletten olursa olsun kardeşlerimizdir. Son zamanlarda dış politikadaki başarıları kendilerine mal edip Suriye’deki başarısızlıklarını bize mal etmeye çalışanlar her şeyden önce büyük bir zafiyet içerisindedirler. Suriye ile vize anlaşmasını kaldıran, serbest ticaret anlaşmasını yapan da biziz. Erbil, Süleymaniye ve Kerkük’teki kardeşlerimiz aç olarak yatağa girerlerse tok olarak yatağa girmek bize haram olsun.
Bize yakışan Erbil, Kerkük, Diyarbekir, Ankara ve İstanbul’daki kardeşlerimize aynı yaklaşmaktır. Bölgemizin üzerine çöken kara bulutları dağıtmak adına ne gerekiyorsa elimizden geleni yaparız. Ortak vatandaşlık bağları ile birbirine bağlı olan hiç kimse ötekileştirilemez. Hiç kimse kimseye karamsarlıkla yaklaşmasın. Bu davete icabetime şu veya bu şekilde anlam yükleyenlere söylüyorum. Mekke, Medine Kudüs’ten gelen davete nasıl hayır demeyeceksem buradan gelen davete de asla hayır demem. İki elim kanda olsa da Diyarbekir’den gelen bir davete asla hayır demem. / DUVAR