YSK ile ilgili 'çete' diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu'na tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yargı mensuplarımıza karşı insanlık dışı sözler sarf etti. Eleştirebilirsin ama hakaret edemezsin. Buna hakkın yok. Bunun adı densizliktir, hadsizliktir. Bu tür kişileri politikacıların yüz karaları olarak değerlendiriyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcısı Kura Töreni’ndeki konuşmasında, Yüksek Seçim Kurulu hakkında sert eleştirilerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakaret ettiğini söyledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu partisinin Meclis grubundaki konuşmasında, “YSK, pazartesi günü gerekçesini açıklayacaktı. Aynı Balyoz, Ergenekon davalarında da olurdu. En çok merak ettiğim, 4 seçim pusulasını tek zarfa koyuyorsunuz ve 7 kişilik çete birisini kabul etmiyorum diyor. Ben buna nasıl bir gerekçe uydurduklarını merak ediyorum. Ben bu milletin ahlakına, ferasetine güveniyorum. Vicdan sahibiysek haksızlık karşısında susmayacağız” demişti.
“YSK’nin İstanbul’da seçimin yenilenmesi kararının ardından bazı siyasilerin sınırları zorladığını görüyoruz” diyen Erdoğan şöyle devam etti: “Dün yine bir siyasi partinin genel başkan yargı mensuplarımıza karşı insanlık dışı sözler sarf etti. Bu kişiler anayasayı bile gözden geçirmemiş. Anayasa’nın 132. maddesi açık ve net. Bunlar öyle ileri gittiler ki affınıza sığınıyorum, küfretmedikleri kaldı. Eleştirebilirsin ama hakaret edemezsin. Buna hakkın yok. Bunun adı densizliktir, hadsizliktir. Bu tür kişileri politikacıların yüz karaları olarak değerlendiriyorum. Sizlere bu hakaretleri yapanların da bir gün adalete ihtiyacı olacaktır ve önlerine de bu gelecektir. İşte o zaman yapılan densizlikler sizin adaletle hükmetmenize engel olmasın. Korkular, korkutma gayretleri sizi asla korkutmasın.”
‘ŞERİATA BAĞLILIĞI GÜÇLÜ TUTARSAK…’
“Ülkemizin bir daha o kötü günlere dönmesine izin vermeyeceğiz. Şunu da bileceğiz ki şeriatın kestiği parmak acımaz sözündeki adalete mutlak teslimiyeti muhafaza etmenin yolu işimizi hakkıyla yapmaktan geçiyor. Şeriata, yani hukuka olan bağlılığı ne derece güçlü tutarsak, geleceğimize o denli güvenle bakabiliriz. Hiçbir yargı kurumu ve mensubu, herhangi bir partinin, siyasetçinin, şahsın çıkarına göre karar vermekle mükellef değildir. Buna şahsım da dahildir. Sizlerin tek görevi demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye’de adaletin işlemesini temin etmektir.”