Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin haftalık TBMM grup toplantısında konuştu. Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde gözaltına alınanların elleri bağlı halde yere yatırılmasını eleştiren Temelli " Güvenlik güçleri Urfa'da halka zulmediyor. Kürtlere defol git diyen zihniyet, iş başında. Ve bu zulüm işkence görülmesin diye hakikatin sesi kısılmaya çalışılıyor. Çok az kalmış özgür medyayı da cezalandırarak hakikatin sesini kısma peşindeler. " diye konuştu.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında Samsun’da gerçekleşen 19 Mayıs törenlerini değerlendirdi. Partisinin törenlere davet edilmediğinin altını çizen Temelli, “19 Mayıs’ta da bunu gördük. 19 Mayıs’ın ruhuna vakıf olmayanlar kutlama bahanesiyle Cumhur İttifakı’na iman tazelemeye gittiler. Tespih taneleri gibi sıralanmış bir de fotoğraf çekmişler. ” yorumunda bulundu.
Konuşmasına Çerkes Soykırımı’nın yıl dönümü nedeniyle katledilenleri anarak başlayan Temelli, “Soykırımlara aşina bir coğrafyada yaşıyoruz” dedi.
Temelli sözlerine şöyle devam etti;
ARKADAŞLARIMIZ DİRENMEYE DEVAM EDİYOR: Bundan tam 3 yıl önce bu Meclis, Anayasa’ya rağmen dokunulmazlıkları kaldırdı. O dokunulmazlıkların kaldırılmasına neden olanlar fezlekecilerdi. Ozaman fezlekeciler FETÖ’cülerdi, şimdi o fezlekeciler yine uydurma fezlekelerle tıpkı 3 yıl önce olduğu gibi insanların söz söyleme hakkını gasp ediyor. Hukuk adeta güdümlü yargı eliyle darbe mekaniği içinde öğütüldü. Arkadaşlarımızı 3 yıl önce rehin aldılar ama direniş sürüyor. İşte Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken, Ferhat Encü… Arkadaşlarımız direnmeye devam ediyor.
31 MART’IN ACISINI HALKIMIZDAN ÇIKARMAK İSTİYORLAR: Bütün ülkeyi bir adaletsizlik cenderesinde sıkan bir hükümet var. Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin elektriğini kesiyorlar. Kayyım öyle bir borç yapmış ki hacze geliyorlar. Oysa biliyoruz ki bu kayyımların ne yolsuzluklar yaptıklarını, belediyeleri nasıl talan ettiklerini, usulsüz ihalelerini çok iyi biliyoruz. Belediyeleri çalışamaz halde bırakıp gidenler, şimdi adeta Kürt halkından 31 Mart’ın intikamını alma peşinde. Oysa biz 31 Mart’tan ders alın diyoruz. Onlar bu dersi çıkarmak yerine, bunun acısını halkımızdan çıkarma peşinde.
AKADEMİSYENLERİ CEZAEVİNE SOKOYORLAR: Her zaman dile getirdiğimiz gibi, bu şiddetin, bu zulmün sürmesi için barış isteyenlerin sesi kısılmak isteniyor. Bu suça ortak olmayacağız diyen Barış Akademisyenleri’nin sesi yargı eliyle kısılmak isteniyor. Füsun Hocamız cezaevine girdi. 100’ün üzerinde cezaevine girmeyi bekleyen akademisyen var. Akademisyenlerini cezaevine sokmaya çalışan bir hükümet var. On binlerce insna mağdur edildi, hakları ellerinden alındı. Akademisyenlerin yeri cezaevi değildir. Ayşe Düzkan, gazeteci cezaevinde. Basın özgürlüğünü savundu, Özgür Gündem’de nöbetçi yayın yönetmenliği yaptı diye cezaevinde. Bunlar bu ülkenin nasıl bir ortamda olduğunun örnekleri. Çok yakında hepsiyle buluşacağız bundna kimsenin şüphesi olmasın.
TECRİDE SON VERELİM: 6 buçuk aydır Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven açlık grevinde. Bu kahrolası sessizliği yırtmak için haykırıyor. Tüm Türkiye’yi tüm dünyayı duyarlı olmaya çağırıyor. Bir kez daha Türkiye’ye sesleniyorum. Artık durum çok vahim bir hal almıştır. Buna son verme zamanıdır. Bunun gereğinin bir an önce yapılmasını istiyoruz. Açlık grevlerindeki insanlar görme duyularını, hareket etme kabiliyetini yitiriyor. Cezaevi yönetimleri bu insanlara saldırıyor. Dışarıda ‘evlatlarımız ölmesin’ diye bu sesi yükseltmeye çalışan annelere de saldırıyorlar. Annelere yönelik saldırılara maalesef herkes sessiz. Bu sessizlik ülkenin nasıl bir karanlıkla karşı karşıya olduğunun göstergesi. Gelin bu karanlığı hep birlikte yırtalım. Sayın Öcalan üzerindeki tecrite son verelim. Bu tecrite son vermedikçe, bu adaletsizlik hepimizin kapısını çalacak. Gelin bu sese ses katın, bu mücadeleye güç verin.
TESPİH TANELERİ GİBİ FOTOĞRAF ÇEKMİŞLER: Adalet Bakanlığı’na sesleniyorum; Olumlu bir adım attınız, bu adımı tamamlayın. Hükümet olarak üzerinize düşeni yapın. Bakan’ın da belirttiği gibi tutukluların avukatlarıyla görüşmesi bir haktır. Şimdi bunun gereğini yerine getirin. Bakın Cumhurbaşkanlığı sistemi öyle bir sistemki karşımızda bir cumhurbaşkanı mı var AKP genel başkanı mı anlayamıyoruz. Cümleye cumhurbaşkanı olarak başlıyor, parti genel başkanı olarak bitiriyor. Çünkü bu uyduruk bir sistem. 19 Mayıs’ta da bunu gördük. 19 Mayıs’ın ruhuna vakıf olmayanlar kutlama bahanesiyle Cumhur İttifakı’na iman tazelemeye gittiler. Tespih taneleri gibi sıralanmış bir de fotoğraf çekmişler. Emekli fotoğrafı gibi. Evet hepinizi çok yakında emekli edeceğiz. O fotoğrafı da duvara asarsınız. Neyin ittifakı bu, neyin fotoğrafı. O fotoğrafta verilen mesaj tekçiliktir. Orada Kürtler yok, kadınlar yok.