Gazeteci-yazar Murat Yetkin, 2002 yılından bu yana MHP lideri Devlet Bahçeli'nin seçim çağrısı yapıp, sandığa gidilmediği bir örnek olmadığına dikkat çekerek, "2020 yılında bir erken seçim ihtimali Ankara siyaset kulisinde son birkaç gündür giderek yayılmaya başladı" dedi. Yetkin, Ankara'da siyaset kulislerinde konuşulanları yazdı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türkiye İttifakı söylemiyle; oylarını alamadığı Kürt seçmenden ekonomiyi ön plana koyan şehirli modernistlere dek değişik kesimleri hedeflediğini belirten gazeteci-yazar Murat Yetkin, ‘kızgın demiri soğutmak’ önerisinin de bunun parçası olduğuna dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ‘4,5 yıl seçim yok’ dese de, Ankara’da siyaset kulislerinde erken seçimin konuşulmaya başlandığını belirten Murat Yetkin’in ‘Ankara kulisinde üç derin soru’ başlıklı ‘yetkinreport‘ta yazısının bir bölümü şöyle:
Aslında dört soru var ama birincisi zaten malum: Yüksek Seçim Kurulu (YSK) İstanbul seçiminin tekrarlanmasına karar verecek mi? Şunu hemen söyleyelim: Kararın bu kadar gecikmesi ve AK Parti’nin sürekli yeni itirazlarla gelmesi aslında YSK’nın iptal kararı almakta ne kadar zorlandığını gösteriyor. Hukuken zor ama siyaseten kolay kararın YSK’nın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’nin istekleri doğrultusunda seçimi tekrarına hükmetmesi olduğu yaşanan sancılı sürecin uzamasından anlaşılabiliyor.
Şimdi aktaracağımız, Ankara kulislerinde tartışılan üç soru ise YSK’nın siyaseten kolay, hukuken zor kararı verip İstanbul seçimini tekrarlama kararı açıklayacağı varsayımına dayanıyor. Sorular şunlar:
1- YENİ SEÇMEN LİSTESİ SORUSU: İstanbul seçimleri tekrarlanırsa, hayatın akışına uygun olarak aynı seçmen listeleri mi kullanılacak, yoksa YSK’nın yeni seçmen listesi oluşturması mı istenecek? Aslında AK Parti oyun planının şimdiye dek pek su yüzüne çıkarılmayan ve seçimin iptali ardından sırada olan ikinci kademesi, yeni seçmen listeleriyle seçim tekrarına gidilmesi. Çünkü AK Parti kayıtlarına (ve CHP kaynaklarının teyidine) göre, İstanbul’da yaşayan tahminen 400 bin, hatta bazı tahminlere göre daha fazla seçmen, yerel seçimlerde oylarını göçüp geldikleri köy, kasaba, şehirlerde kullanmak üzere seçmen kayıtlarını oralarda tuttu ve oylarını da gidip oralarda oy kullandı. Bu seçmenler arasında ağırlığı yerleşik şehirli olan CHP ve İYİ Parti seçmenlerinin azınlıkta olduğu kanısı var. AK Parti-MHP ittifakı, yeniden oluşturulacak listelerde bu seçmen kitlesinin İstanbul’da oy kullanması durumunda, son sayımlara göre seçimi 13 bin küsur oyla kazanan CHP’li Ekrem İmamoğlu’nu ikinci defada geçebileceği hesabında. AK Parti yönetiminde, seçim tekrarı olmazsa Erdoğan’ın çok daha kapsamlı bir tasfiye harekâtına girişeceği, daha çok yetkilinin koltuğundan olacağı kaygısı var; dolayısıyla bütün güçleriyle, belki seçim sürecinde çalışmadıkları kadar çalışıyor, bastırıyorlar. Bu durum YSK üzerinde ayrı bir baskı katmanı oluşturuyor.
2- SEÇİM BOYKOTU SORUSU: İmamoğlu ile birlikte 31 Mart seçimlerinin siyaset sahnesinde parlattığı isimlerden olan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu “Sandıkta çaldırmadık, masada da çaldırmayacağız” özgüveniyle konuşuyor ama CHP yönetimi üzerindeki “Seçimler tekrarlanırsa boykot edelim” baskısı da artıyor. Boykot yanlıları, seçim tekrarının halkın iradesini “gasp” anlamına geleceğini ve tekrarlanmış seçime katılmanın CHP açısından bu “gaspı kabullenme, hatta ortak olma” demek olacağını öne sürüyorlar. Boykotçuların bir iddiası da, CHP’nin boykot edeceği seçimlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümetini dış dünyada daha da yıpratacağı. Boykot karşıtları ise CHP’nin meydandan kaçtı görüntüsünü veremeyeceğini, 31 Mart seçimlerinde iyi sınav veren parti örgütüne güvenilmesi gerektiğini öne sürüyorlar. Son yapılan CHP Parti Meclisi toplantısında “Boykot” çağrısının bazı üyeler tarafından ayrı ayrı dile getirildiği, tartışıldığı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun tartışmaları herhangi bir tepki vermeden izlediği bilgisi var. CHP kaynakları, Çubuk’taki vahim saldırının etkilerinden çabuk sıyrılan Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarıyla toplantı üzerine toplantı yaparak hem örgütteki yüksek heyecanı düşürmemeye çalıştığı, hem de YSK kararına bağlı olarak senaryo çalışmaları yaptığını aktarıyor.
3- ERKEN GENEL SEÇİM SORUSU: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iç ve dış kamuoyunu Türkiye’de 2023’e dek seçim yapılmayacağına dair teminat vermesine karşın, önümüzdeki 2020 yılında bir erken seçim ihtimali Ankara siyaset kulisinde son birkaç gündür giderek yayılmaya başladı. Bu ihtimalin konuşulur olmasında başlıca etken, Erdoğan ile Bahçeli arasında satır aralarında devam eden “Cumhur İttifakı mı, Türkiye İttifakı mı?” tartışması. Erdoğan’ın Türkiye İttifakı söylemiyle MHP ile ortaklık nedeniyle oylarını alamadığı Kürt seçmenden ekonomiyi ön plana koyan şehirli modernistlere dek değişik kesimleri hedeflediği anlaşılıyor ki, “kızgın demiri soğutmak” önerisi de bunun parçasıydı. AK Parti bünyesinde ittifaktan kârlı çıkanın MHP olduğu saptamasına karşın, Bahçeli “Cumhur İttifakından başkasına ihtiyacımız yok” söylemiyle Erdoğan’a, iktidarını sürdürmesi için kendisine mecbur olduğunu hatırlatıyor; kendisine Cumhurbaşkanını “denge ve denetleme” görevi biçmesi de bunun parçası. Erdoğan’ın eski sözcüsü Akif Beki, Rus Sputnik kanalında, Bahçeli’nin çıkışları sonrası Erdoğan’ın “Türkiye İttifakı” söyleminden vaz geçmekte olduğu yorumunu yaptı. Bahçeli’nin Erdoğan üzerindeki baskıyı sürekli hatırlatmak için test edilip onaylanmış yöntemi ise sandığa gitmek. Aslında 2019 sonu için öngörülmüş Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçişi, Binali Yıldırım’ı devre dışı bıraktırarak 2018 erken seçimine aldırması bunun son örneğiydi. 2002 yılından bu yana Bahçeli’nin sandık çağrısı yapıp da sandığa gidilmediği bir örnek yok.