Reuters'e konuşan AK Partili kaynak, hükümet için Ankara ve İstanbul'un 'en büyük öncelik' olduğunu vurgulayarak, "Cumhurbaşkanı bunu yaptırımsız bırakmaz. Genel merkez ve kabinede sonuçları olur" dedi. Bir başka AK Partili yetkili ise "Öncelikle ekonomiye bir çare bulunmazsa daha sıkıntılı günler olabilir"değerlendirmesinde bulundu.
31 Mart yerel seçimleriyle birlikte çeyrek asır sonra Ankara ve İstanbul yönetimleri el değiştirdi. Her iki büyükşehiri de Millet İttifakı’mnın desteklediği CHP adayları kazandı.
Reuters‘e konuşan AK Parti’ye yakın bir kaynak, seçim sonuçlarının genel merkez ve kabinede sonuçlarının olabileceğini belirterek, “Cumhurbaşkanı bunu yaptırımsız bırakmaz. Ankara ve İstanbul en büyük öncelikti ama kaybedildi” dedi.
Kaynak, kabine ya da partide ne tür değişiklikler olabileceği sorusuna, “Bunun cevabı sadece Cumhurbaşkanı’nda olur” yanıtını verdi. Aynı kaynak, ekonomideki küçülmenin ve makroekonomik göstergelerdeki bozulmanın olumsuz etkilerinin seçim sonuçlarına yansıdığını ifade etti.
AK Partili bir yetkili de, kabinede bir değişiklik olması gerektiğinin altını çizerken, “Parti genel merkezinde de değişiklik olmalı. Kabinedeki yapı ve bazı uygulamalar nedeniyle bazı rahatsızlıklar var. Bu artık saklanmıyor. Ama öncelikle ekonomiye bir çare bulunmazsa daha sıkıntılı günler olabilir” dedi.
‘EĞİTİM, TARIM, EKONOMİ POLİTİKALARI ELEŞTİRİ ALIYOR’
AK Partili diğer bir yetkili ise İstanbul ve Ankara’nın son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, “Seçim sonuçları Türkiye genelinde iktidarın devamının onayı oldu, mesaj ‘iktidar devam etmeli’ yönünde. Ama günün sonunda ne oldu derseniz, en önemli iki şehri kaybettik. Piyasalar da kabinede değişiklik yapılır diye bekliyor” yorumunda bulundu.
Hükümetin eğitim, ekonomi ve tarım politikalarıyla ilgili ‘ciddi eleştiri’ aldığını belirten aynı yetkili, buna örnek olarak; “17.7 milyar liralık sübvansiyon var ama çiftçide karşılığı yok. Bir yerde hata yapılıyor” dedi. Aynı yetkili, ekonominin yanı sıra eğitim ve tarım başta olmak üzere önemli alanlarda reform yapılmasının gündemde olduğunu, ancak Suriye ve Batı ile ilişkilerde köklü bir değişiklik beklenmemesi gerektiğini vurguladı