HDP, sosyal medya hesabından, Cumhur İttifakı'na videolu göndermede bulundu. İstanbul'daki Newroz kutlamasından görüntülerin paylaşıldığı videoya, "AKP-MHP koalisyonunun seçim sonrası gece gündüz söyleyecekleri şarkıyı açıklıyoruz. 'Bize her şey HDP'yi hatırlatıyor" notu düşüldü.
Vaktiyle çalıştığım, kültür sanat sayfasını hazırladığım gazetenin önce dağıtımcısı, daha sonra Antalya muhabiriydi Hüseyin Gündüz. Aklımda kaldığı kadarıyla Mersin’den, Batman’dan ve Mardin’den de haberler yazdı. Kültür sanat muhabiri değildi elbette, zaten kaç gazetenin kaç kültür sanat muhabiri var ki. Ama onun ilgi alanı içinde kitaplar, sinema ve müzik de vardı.
Onunla uzun telefon konuşmalarımız da bu nedenle gerçekleşiyordu. Gazete dağıtıcılığından muhabirliğe yeni geçiş yapmış, diğer haberlerin yanı sıra kültür sanat haberleri de yapmak istiyordu çünkü. Kültür sanat haberi nasıl yapılır, kitap tanıtımı nasıl yapılır vb sorulara cevap vermeye çalışırdım bu uzun telefon konuşmalarında.
Ama Hüseyin sadece iş için aramazdı. Bütün tanışıklığımız telefon görüşmelerinden ibaretti ama muhtemelen beni kendisine yakın bulduğu için, özel dertlerini de anlatırdı. İş konusundaki sıkıntılarını, aşklarını, bir şehirden diğer şehre göç etmesinin nedenlerini de yine uzun uzun anlatırdı. Herhangi bir derdine çare olduğumu hatırlamıyorum doğrusu, belki telefonda konuşmak yetiyordu ona, bunu bilemem elbette.
Bütün bunları, Hüseyin’in Mardin’de açtığı sahafta yeniden hatırladık. Hüseyin, sahaftaki arkadaşlarına geçmiş zamana duyulan özlemle bunları anlatırken dedim ki, “İnsan sevgilisiyle bile bu kadar telefonda konuşmaz.” Güldük, ama en azından benim için doğruydu. Ve bu konuşmalar boşa gitmedi. Karşılıklı birbirimizi beslediğimizi düşünüyorum.
HÜSEYİN GÜNDÜZ’ÜN İSTANBUL MACERASI
Yıllar sonra Hüseyin İstanbul’a geldi. Kitap yazdı, yayıncılık yaptı, iflas etti, yayınladığı kitaplardan dolayı yargılandı. Mersin’e yerleştiğini, orada kitapçılık yaptığını hatırlıyorum. Sonra yine İstanbul, yine yayıncılık…
Bu arada, nedense, çok az görüştük Hüseyin’le. Bazen Mis Sokak’ta, Haydar’ın Yeri olarak bilinen çay ocağında karşılaştık, sohbet ettik. Bu görüşmelerde Hüseyin yayımladığı yeni kitaplardan verdi, yayımlayacağı kitaplardan söz etti.
Sonra ben Diyarbakır’a yerleştim. Çok nadir İstanbul ve Diyarbakır’da karşılaştık. Meşhur telefon konuşmalarımız ise neredeyse tamamen bitti. Yine de Hüseyin, ihmal etse de yazmaktan ve yayıncılık yapmaktan vazgeçmeyecek bir genç adam olarak yer etti hafızamda.
SAHAFTA KAHVE KEYFİ
Mardin’e yerleştiğini, burada bir kitapçı açtığını duymuştum. Hep aklımdaydı, Mardin’e bir gidişimde Hüseyin’e uğramak. Biraz geç oldu ancak yakın zamanda, seçim çalışmalarını izlemek için gittiğim Mardin’de uğrayabildim kendisine.
Mardin Sahaf’ın tam olarak nerede olduğunu bilmiyordum. Ama o tek ve uzun cadde boyunca yürürsem mutlaka Hüseyin’le karşılaşacağımı hissediyordum. Öyle de oldu.
Son dönem yaygınlaşan, kırtasiyeci mi kitapçı mı olduğu pek belli olmayan kitapçılardan değil Mardin Sahaf. Kitap rafları tavana doğru uzanan küçük bir kitapçı. Kitaplar elbette ikinci el. Bazıları o kadar eski ki sayfaları sapsarı, döküldü dökülecek gibi görünüyor. Hüseyin, Mardin Sahaf’ın zamanla tanındığını, kitaplarını elden çıkarmak isteyenlerin son zamanlarda daha sık uğradığını söylüyor.
MARDİN’İN İLK VE TEK SAHAFI
Mardin merkezde benim hatırladığım, 1980’den bu yana bir kitapçı yok. Kimi kırtasiyecilerde popüler bazı romanların bulunması, o mekanı bir kitapçı yapmıyor. Oysa Mardin, hiç değilse Artuklu Üniversitesi öğrencileri için bir kitapçıyı çoktan hak etmişti.
Mardin Sahaf, özellikle üniversite öğrencileri için uğrak yeri olmuş. Çünkü kitapların arasında olmaktan, kitap sayfalarını karıştırmaktan haz alan insanlar hâlâ var. Hüseyin de kitap okuruyla birlikte olmaktan mutlu. Bu yüzden yolu Mardin Sahaf’a düşen herkes için kitap üzerine muhabbet etmek olanağı var. Bir de dükkanın küçük bir bölmesini kahve yapma yeri olarak kullanıyor Hüseyin. Küçük taburelerde oturup kitaplar hakkında konuşurken kahve içmek de mümkün yani.
Bu arada Mardin Sahaf açılınca bazı kurumlar Hüseyin’le temasa geçmiş, kitap fuarı dahil bazı ortak projeler yapmayı teklif etmişler. Hüseyin değerlendiriyor bu projeleri. Mardin Sahaf’ı açmaya niyetlendiği ilk zamanlar çevresindekiler, “Bu iş tutmaz, iflas edersin” diye uyarmışlar. Ama öyle görünüyor ki Mardin Sahaf, en azından Hüseyin’i hayal kırıklığına uğratmamış.
YAYINCILIK BİR TUTKU
Hüseyin, yakın zamanda yeniden yayıncılığa başlayacak. Bununla ilgili aklında bazı prestijli, kendisini heyecanlandıran kitaplar var. Yayıncılığın bir tutku olduğunu ve yayımlanan her yeni kitabın, en az yazar kadar yayıncıyı da heyecanlandırdığını zamanla öğrendiğim için Hüseyin’in kitaplardan söz ederken gözlerinin ışıldamasını anlıyorum. Birkaç kitapla ilgili hararetle bilgi verdi elbette ama bunları şimdiden yazarak işin büyüsünü bozmak istemiyorum. Vakti gelip yayımlandığında bu kitapların okurun ilgisini çekeceğini tahmin ediyorum.
Ama bu arada, Hüseyin’in 40’ından sonra Artuklu Üniversitesi Antropoloji Bölümü’nde okumaya başladığını da hatırlatmış olayım. Bile isteye tercih ettiği bölümde okumaktan memnun. Öte yandan ekonomik sarsıntıları atlatmış, “Daha da düzelir” diye umut ediyor. Mardin’de yaşıyor olmaktan, sevdiği işi yapmaktan, insanlarla kitap hakkında konuşmaktan da memnun.
Yirmili yaşlarını bildiğim arkadaşımın iyice uzattığı sakalları şimdi bembeyaz ve bu haliyle Mardin Sahaf’a çok yakışıyor. Mardin Sahaf ise Mardin’e çok yakıştı ve Mardin’in önemli bir eksikliğini giderdi. / DUVAR