CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye'de kan akmasını hiçbir zaman savaş olmasını istemediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Çatışanlara baktığımız zaman 'Allah Allah' diye saldırıyor. O da 'Allah Allah' diye saldırıyor. Sonra da gelip birbirlerini öldürüyorlar. Ama egemen güçler bundan kazanıyorlar" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye’de ve Orta Doğu’da bir savaşın yaşandığını, binlerce kadın ile çocuğun hayatını kaybettiğini belirterek, “Biz hiçbir zaman Suriye’de kan aksın istemedik. Milyonlarca insan kendi topraklarından kopsun istemedik” dedi.
Hatay Akademik Meslek Odaları Kurulu’na katılan Kemal Kılıçdaroğlu, kentin farklı inanç ve farklı siyasi görüşlere ev sahipliği yaptığını söyledi. Hatay’ın komşusu olan Suriye’de ve Orta Doğu’da bir savaş yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, “Biz hiçbir zaman Suriye’de kan aksın istemedik. Savaş olmasını, kadınların, çocukların ölmesini istemedik. Milyonlarca insanın kendi topraklarını terk edip kaçmalarını istemedik. Mademki aynı coğrafyada yaşıyoruz, o zaman birlikte yaşamalı, beraber, dostça yaşamalıyız. Orta Doğu’da bütün bu savaşların nedeni ne? Sahip oldukları zenginlikler. Yani petrol bir anlamda onların başına bela olan temel unsur olarak önümüze çıkıyor. Egemen güçler o zenginliği paylaşmak ve elde etmek için Orta Doğu halklarını bir anlamda yok sayabiliyorlar. Onların birbirlerini öldürmelerine ortam hazırlıyorlar, silahlarını veriyorlar. Çatışanlara baktığımız zaman ‘Allah Allah’ diye saldırıyor. O da ‘Allah Allah’ diye saldırıyor. Sonra da gelip birbirlerini öldürüyorlar. Ama egemen güçler bundan kazanıyorlar. Silahlarını veriyorlar, onlara zorla şunu bunu yapacaksın diyorlar. Kendi yönetimlerini getirmek istiyorlar. Bu tablo Türkiye’nin kabul edeceği bir tablo olmamalı” diye konuştu.
Orta Doğu’da ‘Barış ve İş Birliği Teşkilatı’ kurulması gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü, “Bunun öncülüğünü Türkiye’nin yapması lazım. Orta Doğu Barış ve İş Birliği Teşkilatı ne demek? Türkiye, İran, Irak ve Suriye bu 4 ülke bir araya gelmeli ve demeli ki; ‘Niye kavga ediyoruz biz? Hangi gerekçe ile egemen güçlerin baskısı veya yönlendirmesiyle birbirimizi öldürüyoruz. O zaman biz kendi ülkelerimizde barışı sağlayabiliriz. Bir araya gelebilir, oturur, varsa bir sorun çözebiliriz. Akıl var, mantık var. Bu sorunu çözme kapasitesi var mı? Evet kapasitesi var. Birlikte çok şey yapabilir miyiz? Evet yapabiliriz. 4 ülke kendi toprak bütünlüğünü savunuyor mu? Evet savunuyor. Bir sorun var mı burada; hayır yok. 4 ülke de kendi ülkesinde barış olmasını istiyor mu? Evet istiyor. 4 ülke de ‘Egemen güçler gitsin, biz kendimiz kendi gücümüz, karakterimiz, yapımız, özgünlüğümüzle, kültürümüzle barışı huzuru getirmek istiyoruz’ diyor mu? Evet diyor. Birlikte çok şey yapabilir miyiz? Siz sadece sizin coğrafyanızda başkalarının verdiği kararların uygulayıcısı konumuna düşerseniz kaybedersiniz. Orta Doğu’nun kaderi bu maalesef. Bu kaderi değiştirmek bizim elimizde.”
‘SURİYELİLER KENDİ ÜLKELERİNDE HUZURU SAĞLAMAK LAZIM’
Suriye’de savaşın bir an önce bitmesini istediklerini de vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“3,5 milyon Suriyeli geldi buraya. Eyvallah, kimse gelmesin demiyor. Ama orada bir an önce savaşın bitmesi ve bu Suriyeli kardeşlerimizin bir an önce oraya dönmesi gerekiyor. Onların babaları, dedeleri, mezarları, kültürleri, yapıları orada. Her şeyleri orada ama kendi ülkelerinde huzuru bulamıyorlar. O huzuru sağlamak lazım. Avrupa Birliği’ne gittim, yetkililerle konuşurken bana Suriye’yi sordular. Dedim ki ‘Siz 10- 20 bin göçmen geldi diye kıyameti koparıyorsunuz, Suriye’de kan aktığı zaman sesinizi çıkarmıyordunuz. Suriye’de kan aktığı zaman gözlerinizi, kulaklarınızı kapattınız. Ne zaman Suriye konusu gündeminize geldi. Suriyeliler geldiği zaman. Siz sorumlusunuz, Suriye’de yaşananlardan en başta siz sorumlusunuz. Neden güç olarak Suriye’de kanın akmasını engellemediniz, neden o konuda bir çaba harcamadınız? Neden suskun davrandınız uzun süre?’ Mülteciler gitti, sonra kalktılar vay efendim ‘Siz bunları kesin, Almanya’ya, Fransa’ya, İsviçre’ye, Kuzey ülkelerine gelmesin, Hollanda’ya, Danimarka’ya gelmesin’ dediler. Nereye gitsin bu insanlar? Sonra kalkıyorsunuz, ‘Bunların içinden eğitimli olanları alacağım.’ Sonra diğerlerini insan yerine koymuyorsunuz. Diğerleri insan değil mi? Batı’nın ikiyüzlülüğüyle karşılaştılar orada ve bana hak verdiler. Batı’nın ikiyüzlülüğü, kendi çıkarlarını düşünen bir dünya var orada. Ve Türkiye’nin bu süreç içerisinde yaşadığı dramı, terör olaylarını büyük ölçüde görmezden geldiler. Sorun nasıl çözülür dediler? Dedim ki yine ‘Bu 4 ülkeyi siz de teşvik edeceksiniz.’ Buyurun bir araya gelin, kendi sorunu çözün Orta Doğu’da egemen güçlerin çok aktif olmasını engelleyin.”
TANZİM SATIŞ ELEŞTİRİSİ
Konuşmasında tanzim satış mağazalarını da eleştiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu şu değerlendirmeyi yaptı, “Bir üniversitede tanzim satış mağazası açılmış. Allah aşkına böyle bir tablo olabilir mi ya? O üniversitenin görevi ne; tarım neden bu hale düştü, onu araştırmak. Çünkü onu araştıracak kadroları yönetime getirmiyor. Tarım bu hale nasıl geldi? Tarım kanununun 21’inci maddesi neden uygulanmıyor? Neden milli gelirin en az yüzde 1’inin çiftçiye ödenmesi gerekirken, neden ödenmiyor? Bunlara akademisyen, bilim insanı denir mi? Denmez. Bilim insanının, liyakat sahibinin özelliği sorgulamaktır zaten. Var olan bir sorunu nasıl çözerim diye düşünmektir zaten. Bunların hiçbirisi yok. Bu nedenle sizlerin, akademik dünyanın büyük sorumluluğu var. Benim sorumluluğum var siyasetçi olarak. Ben sorunu çözmek için sizlerin bilgisine başvururum. Ben maliyeyi, bütçeyi çok iyi bilirim. Bu benim uzmanlık alanı. Ama tıbbı, şehir plancılığını bilmem. Dolayısıyla hayatın her anında uzmanlar vardır. Uzmanlar bir araya gelir, oturur, konuşur, tartışırlar ve çözüm üretirler. Siyaset kurumu da o çözümlerden yararlanır. Şimdi bu kalmadı.” (HATAY/DHA)