Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi 102 hayatını kaybettiği canlı bomba saldırısına dair hazırladığı raporu açıkladı. Patlama öncesi ve sonrasında, bir dizi ihmal ve kuşkuya dikkat çekilen rapora göre mitingi düzenleme komitesi saat 08.30’dan itibaren alanda olacağı yönünde bildirim yaparken, valilik saat 12’den itibaren sorumluluk alacağını belirtti. Ambulanslar 40 dakika geç gelirken, ağır yaralı halde yatmakta olanların bulunduğu alana yoğun biber gazı sıkıldı, sağlık görevlilerinin geçişine izin verilmedi. Bir itfaiye aracı, ambulansın geçişini engelleyecek şekilde park edildi. Olay Yeri İnceleme Ekipleri bir buçuk, savcılar iki buçuk saat sonra geldi.
İsmail Saymaz'ın Radikal'de yer alan haberine göre, ÖHD Ankara Şubesi tarafından hazırlanan raporda şu tespitlere yer verildi:
KESK, DİSK, TTB ve TMMOB 22 Eylül 2015’te Ankara Valiliği’ne başvuruda bulunarak, 10 Ekim 2015 tarihi saat 08.30-16.00 arasında Ankara Tren Garı’ndan toplanarak Sıhhiye Meydanı’nda “Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi, Barış Emek ve Demokrasi Mitingi” yapacaklarını bildirdi. Valilikçe 1 Ekim’de verilen yazılı yanıtta, “Yürüyüşün 12.00–16.30 saatleri arasında düzenlenmesine 5 Ekim’de olur verilmiştir” denildi.
Patlamaların gerçekleştirildiği hatta olay anında hiçbir kolluk kuvveti yoktu. Yaşamını yitiren ve yaralananlara olay yerinde TTB ve SES üyesi sağlık emekçileri tarafından ilk tıbbi müdahaleler gerçekleştirilmek istendi. Az sayıda ambulans yaklaşık 40 dakika içerisinde ulaştı ve yaralıar çoğunlukla özel araçlarla hastaneye sevk edildi. Raporda, “Siren seslerinin duyulmasına rağmen alana ambulansların girememesi tüm görüntü kayıtlarında mevcuttur” deniliyor.
Dehşete uğrayan kitle, polis tarafından kaos içindeki olay yerine doğru sürüldü. Saat 10.25’te Sıhhiye ve Yenimahalle yönünden gelen çevik kuvvet ekipleri, ağır yaralıların olduğu ve yaralılara müdahale edilmeye çalışılan alanda göz yaşartıcı gaz kullandı. Ulus yönündeki emniyet güçlerinin alandan çıkış ve içeriye girişleri engellemek üzere oluşturduğu güvenlik duvarındaki arbede sonucu göz yaşartıcı mühimmatı etrafa saçıldı. Yaralı taşıyan ambulans ve özel araçların, üzerinden geçmesi ile mühimmat patlayarak etrafa yoğun gaz saçtı.
Saat 10:30’da alana “06 A 2085” ve “06 A 2087” plakalı iki adet “akrep” tipi aracın girmesi ve TOMA 5’in sürekli olay yerinde bulunması, delil bütünlüğünün ortadan kalkmasına ve gerilimin yükselmesine yol açtı. TOMA 1 ve TOMA 21 araçlarının önündeki ıslaklık, olay yerine su sıkıldığını gösteriyor. Uzaklaşmaya çalışan kitleye yol boyunca copla müdahale edildi ve kaskla vuruldu. Yaralılara müdahale için gelen sağlık personeline izin verilmedi. Sıhhiye yönünde köprü altında bekletilen itfaiye araçlarının ne amaçla olay yerine girdiği anlaşılamadı. Raporda, “Bunun kaosu artırmaktan, olay yerine ait delilleri bozmaktan başkaca bir anlam ifade etmediği düşünülmektedir” deniliyor. Ayrıca Arena Spor Salonu önünde, içinde personel bulunmayan itfaiye aracının yol üzerinde bırakıldığı ve bu aracın, yaralı taşınmasını engellediği belirtildi.
Olay yeri koruma altına alınmadı ve olay yeri inceleme ekipleri ve savcılar olay yerine derhal gelmedi. Ekipler yaklaşık bir buçuk saat sonra olay yerine geldiğinde savcı henüz intikal etmemişti. Patlamadan iki buçuk saat sonra başsavcı vekili olay yerine gelerek başka savcıların görevlendirileceğini ifade etti. Sadece iki savcı olay yeri incelemesinde hazır bulundu. Bu sırada sınırlı sayıda avukatın olay yerinde bulunmasına izin verildi.
Bu arada, Ankara’daki patlamada can veren Korkmaz Tedik ve Gökmen Dalmaç’ın aileleri ile yaralı kurtulan İbrahim Akgün’ün avukatı Yıldız İmrek, Özcan Karakoç, Nazan Yaman, İlke Işık ve Tugay Bek soruşturmanın genişletilmesi dilekçe verdi. Dilekçede şu talepler dile getirildi:
* Savcılık kısıtlama kararını kaldırarak, delillere erişim sağlansın
* Soruşturma emniyet değil, doğrudan savcılık tarafından yürütülsün
* Emniyet’teki olay yerine ve olaya ait tüm görüntüler ve tüm deliller zaman kaybetmeksizin savcılık emanetine alınsın
* Katliamın mağdurları ve aynı zamanda tanığı durumundaki yaralıların ifadelerinin doğrudan savcılıkça alınsın
* Olay yeri çevresindeki tüm MOBESE, ev ve iş yeri kameraları bağımsız bilirkişilerce incelensin
* Bombacıların sınırdan geçerek, Gaziantep’te bir hücre evinden hareketle, Gölbaşından aktarma ile Ankara’ya ulaşmasıy nedeniyle bu hattaki tüm kameralar bir ay geriye dönük şekilde temin edilsin
* Olay gününe ait Ankara garı ve çevresinde sinyal alınan tüm telefonların kullanıcılarının IŞİD örgütü ve katliam failleriyle ilişkisi araştırılsın
* Canlı bomba Yunus Emre Alagöz, kardeşi olan Suruç bombacısı Şeyh Abdurrahman Alagöz’e ait tüm telefon numaralarının tespiti ile, 2013’ten bugüne kadar bu numaralara ait görüşme, mesaj ve özellikle nerelerde bulunduğunun tespiti yapılsın
* Sınır kapıları, valilik, kaymakamlık ve emniyet müdürlüklerine yazı yazılarak, failin son iki yıl içindeki yurtdışı giriş-çıkış kayıtları alınsın
* Failler ve yardımcılarına ait banka hesap bilgilerinin tespiti ve hesap dökümleri istensin
* Son iki yıl içerisinde yapmış oldukları otobüs ve uçak seyahatleri, kaldıkları oteller, girdikleri hastaneler, sosyal medya hesapları tespit edilsin
* Katliamdan önceki tarihlerde gerçekleşen telefon dinlemesi, teknik takip ve yahut yakalama kararı varsa alınsın
* Bugüne kadar IŞİD’in faaliyetlerinin izlenmesi ve üyelerinin yakalanmasıyla ilgili ne gibi işlemler yapıldığı, hakkında işlem yapılan IŞİD şüphelilerinin kimlik ve adres bilgileri istensin
* MİT’eyazı yazılarak IŞİD örgütlenmesi, Türkiye üzerinden uluslar arası bağlantıları, IŞİD’in silah sevkiyatı, militan kazanma-eğitim ve barınma faaliyetleri, sınır geçiş yolları ve IŞİD militanlarının izlenmesi, özellikle canlı bomba faaliyetlerinin izlenmesiyle ilgili olarak, diğer devletlerle istihbari bilgi paylaşımı olup olmadığı sorulsun, ellerinde bulunan tüm istihbarat bilgileri ile bu bilgilerin hangi kamu kurumlarıyla ne şekilde paylaşıldığına dair tüm kurumsal yazışmalar istensin