Kılıçdaroğlu, nasıl bir cumhurbaşkanı adayı çıkarmaya çalıştıklarını anlattı. 'Toplumu ayrıştırmadan, kutuplaşmadan, herkesin cumhurbaşkanı olma özelliği olan bir ismi' aday göstereceklerini belirten CHP lideri, "Adayımızı illa CHP üyeleri arasından belirlemeye ihtiyacımız yok" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın, eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği iddialarını değerlendirirken, “Erdoğan’ın bu tavrı korkunun eseridir. Erdoğan bir diktatör olmanın gereklerini yerine getiriyor” dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin cumhurbaşkanı adayına ilişkinse “Adayımızı illa CHP üyeleri arasından belirlemeye ihtiyacımız yok” dedi.
Muğla’da dün yaptığı seçim çalışmalarını takip eden gazetecilere uçakta açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet’ten Erdem Gül’ün aktardığına göre şu mesajları verdi:
AKAR’IN GÜL ZİYARETİ: Bir dikta yönetiminin, kendi geleceğini güvence altına almak için askerleri kendi vesayeti ve düşüncesi paralelinde kullanmasıdır. 28 Şubat sürecinden çok daha ağırdır. Bu kadar açık bir baskının kurulması, 24 Haziran’da ortaya çıkacak tablodan korkmalarındandır. Bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı yaptırmamak için devleti, devletin gücünü kullanan bir yapıya tanık olduk. Düne kadar ‘askeri vesayet’ diyen, ‘Demokrasinin üzerindeki vesayeti kaldırdık’ diyen bir kişinin, devletin kurumlarını ele geçirdikten sonra, bir kişinin Cumhurbaşkanlığı adaylığını engellemek için Genelkurmay Başkanı’nı, yanına ‘saray sözcüsünü’ verip, Abdullah Gül’ün yanına göndermesi asla kabul edilemez. Erdoğan’ın bu tavrı korkunun eseridir. Demokrasiye bundan daha açık ve net gölge düşürülemez. Bu tavır, Erdoğan’ın demokrasiden yana olmadığını da çok açık bir biçimde gösteriyor. Erdoğan bir diktatör olmanın gereklerini yerine getiriyor. Demokrasiden yana olan bir kişinin adaylığını, konuşmasını engellemek gibi bir arayışa girmiştir.
ZİYARET YÜZÜNDEN DEĞİL: Ziyaretin etkili olup olmadığını basın toplantısından anladık. Gül, kendisiyle görüşen çevrelere geniş bir mutabakat sağlanırsa aday olacağını ifade ettiğini söylemiştir. O mutabakat sağlanamadığı için aday olmadığını söyledi. Dolayısıyla vesayete karşı boyun eğen cumhurbaşkanı olmadığını göstermiştir. Gül’ün demokrasiden, Erdoğan’ın dikta yönetiminden yana olduğu da çok net ortaya çıkmıştır.
(Akşener aday olmasaydı, Gül’ü destekler miydiniz?) O konu geçmişte kaldı. Yorum yapmak bugün için doğru değil. O konuya girmek istemem. Gül ile benim bir temasım olmadı.
İTTİFAK NASIL OLACAK: Her siyasi parti kendi listesiyle demokrasi birlikteliğini sağlıklı yürütmek için hareket edecek. Ancak ittifakın hangi koşullarda sağlanacağını şu anda açıklamayı doğru bulmuyorum. Sıcak bir yaklaşım var. Demokrasiyle katkı vermek, demokrasinin kökleşmesi için son derece iyi niyetle çalışıyorlar. İttifakla birlikte seçime girince 80 kadar daha fazla milletvekili çıkarılıyor. Bu durumdan her siyasal parti yararlanır.
İTTİFAK NASIL KAMPANYA YÜRÜTECEK: Her siyasi parti kendi mitingini yapacak. Cumhurbaşkanı adayı da bağımsız çalışacak. Onun için ayrı tutmak gerekir. Çünkü, cumhurbaşkanının bütçesi bağışlardan, milletvekili seçim bütçesi ise Hazine’den finanse ediliyor. İkisinin birlikte yürütülmesi bu açıdan doğru değil. Ama cumhurbaşkanı adaylarının ve genel başkanların miting söylemleri aynı olmalı. Seçim döneminde, referandumda izlediğimiz gibi doğrudan doğruya kanaat önderleriyle görüşeceğiz. Yüz yüze görüşmenin yeri ayrı. Toplumun her kesimine hitap edeceğiz. Hayır kampanyasının bir başka versiyonu olacak. Bunun artılarını referandumda gördük.
NEDEN ADAY OLMADI: Bana göre ‘partili cumhurbaşkanı’ olmamalı. Ben genel başkan olarak aday olmayacağımı aylar önce söyledim. Demokrasiyi savunanlar bu seçimi alacak. Çünkü demokrasiyi savunanlar blok oluşturdu. HepSinin ortak söylemi demokrasi. Seçimi de yüzde 60 ile ikinci turda alırız. Referandumda izlediğimiz doğrudan doğruya kanaat önderleriyle görüşeceğiz. Yüz yüze görüşmenin yeri ayrı. Toplumun her kesimine hitap edeceğiz. Hayır kampanyasının bir başka versiyonu olacak. Bunun artılarını referandumda gördük.
CHP ADAYLARI NASIL BELİRLENECEK: Parlamento seçimleri için takvim kısa. Adayları merkez yoklamasıyla belirleme kararı aldık. 600 adayı merkez yoklamasıyla belirleyeceğiz. Tabii genel merkeze ciddi bir yük getiriyoruz. Ama belli yerlerde örgütün nabzını tutmak için belki eğilim yoklamaları yapacağız. Bunu yaparken illerin özelliklerini de dikkate alacağız.
ADAYIMIZ İLLA CHP’DEN OLMAYACAK: Normalde işleyen sistemde yasama ve yürütmenin ayrı zamanlarda seçilmesi lazım. Seçilecek kişi, Türkiye’yi yönetecek. Ekonomide, eğitimde, dış politikada, demokraside, toplumsal barışta geldiğimiz nokta belli. Türkiye’nin 5 temel sorununu çözecek iradeye ihtiyacımız var. Sorun yaratan değil. Mevcut irade, beş sorunu yaratan iradedir. Bu 5 sorunu çözecek güçlü ve bilge bir iradeye ihtiyaç var. Toplumu ayrıştırmadan, kutuplaşmadan, herkesin cumhurbaşkanı olma özelliği olan. Adayımızı illa CHP üyeleri arasından belirlemeye ihtiyacımız yok. (İlhan Kesici ve Yılmaz Büyükerşen adı öne çıkıyor. Bunlar olmazsa şaşırır mıyız?) Niye? Ortaya çıkacak aday için şaşıracak bir durum yok. Partimiz içinde bu sorunları çözecek çok kişi var. Kesici de Büyükerşen de bu kapasiteye sahip insanlar.
SANDIK GÜVENLİĞİ: Sandıklara sahip çıkacağız. Bütün vatandaşlarımızdan ortak isteğim: oy kullanmak için sandığa gidiniz. Oyunuzu kullanın. Bütün sandıkların güvencesini sağlayacağız. Partiler, sivil toplum örgütleri harekete geçti. Başta barolar, meslek kuruluşları ve duyarlı vatandaşlar harekete geçti. Bütün sandıklarda güvenceyi sağlayacağız. 100 bin sandıktan, ancak 30 bini kritik sandıktır. Bunu, bazı varsayımlardan yola çıkarak, bizim bilgi teknolojileri genel başkan yardımcısı, bir grup akademisyenlerle çalışarak belirledi. Büyük şehirlerde sandık güvencesi sağlanıyor. Daha çok kırsalda sorunumuz var. 30 bin kritik sandığı belirlerken örneğin; partimize sıfır oy çıkmış, pusulasından fazla oy çıkmış, köyde yaşayan 100 kişi, sandıktan çıkan oy bunun daha fazlası. En az 60 bin gönüllüye ihtiyacımız var. ‘Türkiye’nin her tarafına gidip sandıkta bekleyeceğim’ diyen her vatandaş, PM üyesi Mehmet Ali Çelebi’nin yürüttüğü platforma başvursun.