Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNNTürk’te katıldığı bir programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kürt sorununun çözümü için dört kriterleri olduğunu açıklayan CHP lideri Kılıçdaroğlu; “Samimi ve dürüst olacaksınız. Gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Halka hesabını veremeyeceğiniz vaatlerde bulunmayacaksınız. Bu sorunu parlamentoda çözüp halka bilgi vereceksiniz.” dedi.
Ankara'daki patlamayla ilgili de sert eleştirilerde bulunan Kılıçdaoğlu; saldırı da asıl sorumlu hükümettin olduğunu kaydetti. Kılıçdaroğlu patlamadaki canlı bobanın var olan listelerde olan isimleri olup olmadığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“IŞİD’le işbirliği yapan ya da IŞİD’in yan kolu olan bir örgüt ismi gelmişti bize. O ismi Sayın Başbakan’a verdim.
Benim merak ettiğim neden bu dosyalara gizlilik kararı konuluyor? Bizim gerçekleri öğrenme hakkımız yok mu? Soruşturma tabii ki gizli olabilir. Ama yargı sürecinde davaya gizlilik kararı koyuyorsunuz, neden?
IŞİD’in camileri, türbeleri nasıl bombaladığını çok iyi biliyoruz. Bunlara sinirli çocuklar diyenleri de biliyoruz.”
“Bu işte asıl sorumlu hükümettir. Çünkü Türkiye’yi yöneten, bürokratları atayan, istihbarat bilgilerini alan hükümettir. Bunları kim yönetiyor? Bazıları devleti suçluyor. Devlet bir tüzel kişiliktir. Siyasi partiler devleti yönetmek için gelirler, devlet olmak için gelmezler. Atamaları siz yaparsınız. Hepsi yasal sınırlar içinde çalışırsa sorun çıkmaz. Varsa bir sorumluluk ortaya çıkarırsınız. Çağdaş demokrasilerde sorumlu kimse kendini görür ve görevi bırakır.
Sorumlu bürokrattır diyemezsiniz. Çünkü bürokratı tayin eden o kişi. Asıl yönetme gücü olanı bırakıp tayin ettiği kişiye sorumluluğu yıkarsanız bu olmaz.
97 kişi hayatını kaybetmiş, Adalet Bakanı gülerek cevap veriyor. İnsanda biraz vicdan azabı olur. 97 kişi, 1-2 kişi değil. Güvenlik açığı yoktur dediğiniz andan itibaren o koltukta oturamazsınız. Açık yoksa bu 97 kişi nasıl öldü?”
“Sizin canlı bomba gömleği bulmanız sizi sorumluluktan mı kurtarıyor? Elimizde liste var diyor. Şu soruyu sormak isterim Davutoğlu’na; o iki canlı bomba o listede var mıydı yok muydu? Varsa daha büyük bir felaket var. Görüşmemizde bu iki ismin kim olduğu belli değildi ve var mıydı yok muydu açıklayamadı.
Canlı bomba listesi var ama eylem yapmadan tutuklayamayız diyor. Ahmet Şık bir kitap yazdı cezaevine atıldı. Böyle onlarca örnek var. Bir yönetici başarısızlığa gerekçe üretmeye başlamışsa, yönetemiyor demektir. Türkiye iyi yönetilmiyor.”
“Ben Ortadoğu bataklığını ilk telaffuz ettiğimde tepki gösterdiler. Şu an Türkiye o bataklıkta. Türkiye’de uyuyan hücreler var. Davutoğlu, kendisi bana söyledi. Uyuyan hücrelerin, bizim IŞİD’li diye gördüğümüz tipler değil; takım elbiseli, kravatlı, tıraşlı insanlar olduğunu söyledi. Ve zamanlama ile talimat neticesinde eylem yapmaya hazırlar dedi. Bunların hepsi biliniyor. IŞİD’in yuvalandığı yerler belli. Diyarbakır bombacısının annesi defalarca polise gittiğini, oğlunun IŞİD militanı olduğunu bildirdiğini söyledi. Defalarca söylemiş ama hiçbir şey yapılmadı. Ta ki Diyarbakır’da bomba patlatana kadar. Bu işlerin sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir. Ülkeyi onlar yönetiyor, ben yönetmiyorum.”
“MHP’ye çağrı yaptık, ülkem adına bu talepte bulundum. Ülkem adına, bize oy vermiş 11 milyon vatandaşım adına talep ettim. İnsanlar ölüyor, bombalar patlıyor, gencecik çocuklar şehit ediliyor. Ben randevu istemeyeceğim de ne yapacağım. Sayın Davutoğlu davet etti, hay hay dedim. Bu zamanda bir araya gelmeyeceğiz de ne zaman geleceğiz. Siyasette yeni bir süreci başlatmamız lazım. Siyaset kavga alanı değildir. Bir araya gelerek her şeyi konuşabilmeliyiz.
HDP görüşmeyi kabul etti. Gün de verdiler. Perşembe dediler ama benim 3-4 hafta önceden belli olan bir programım vardı. Sayın Demirtaş’ın da takvimi uygunsa biz Cuma günü görüşmeyi önereceğiz.”
“Suriye’de sorun yoktu. Düğmeye Türkiye bastı. Büyük devletlerin bölgeye gelmesi normal. Ortadoğu’da güç sahibi olmak istiyorlar. Şimdi Türkiye hiçbir şey yapamıyor. ‘Gücümüzü test etmeye kalkmasınlar’ diyordu Davutoğlu, Artık o cümleyi kuramıyor. Uçağınızı düşürdüler, askerinizin başına çuval geçirdiler, konsolosluğunuzu bastılar. Türkiye bunu hak ediyor mu?
Tüm radikal gruplar orada, hücreleri Türkiye’de. Yanlış yapıyorsunuz dedik. En sonunda Ankara’daki olay başımıza patladı.”
“Bize yönelik bir saldırı olursa, adı ne olursa olsun terör örgütüdür. Uluslararası bir tanım vardır. PYD buna uyuyorsa terör örgütü deriz.”
“PKK’nın silahlarını teslim etmesi lazım. Terör yoluyla bir hakkın elde edilmesi mümkün değil. Türkiye kendi sorununu çözebilecek kapasitededir. Teslim olacaklar. Tüm sorunlarını çözer Türkiye.
Hükümetin PKK ile ne görüşme yaptığını bilmiyoruz. Birinci sınıf demokrasiyi getirir, insan haklarına saygıyı getirirseniz çözülmeyecek sorun yok. Bu sorunu ancak ve ancak CHP çözer.”
“4 temel kritere uyacaksınız. Samimi ve dürüst olacaksınız. Gizli kişisel bir ajandanız olmayacak. Halka hesabını veremeyeceğiniz vaatlerde bulunmayacaksınız. Bu sorunu parlamentoda çözüp halka bilgi vereceksiniz. Bunlar yanlışı burada yaptılar. İlk düğme yanlış iliklendi.
(Öcalan’la yapılan görüşmeler) Kendi sorunlarımızı çözebiliriz. Sorunun ne olduğunu biliyoruz. Neden birilerine danışıp akıl alıyoruz. Bizde akıl yok mu? Demokrasiden, düşünce özgürlüğünden neden korkuyorsunuz? Siz korkuyorsanız özgüveniniz eksik demektir. Birisi bir şey dedi diye Türkiye batmaz. Korkmayacaksınız. Bu sorunu çözemeyen politikacılardır. Asıl sorun politikacılarda. Gittikçe büyüdü sorun. Bu ülkenin kurucu partisi biziz. Ülkenin geleceğinden, bütünlüğünden biz sorumluyuz. Onun için bu sorunu biz çözeriz.”