Meclis'in yeni Başkanvekili Mithat Sancar göreve 'barış' mesajıyla başladı. Türkiye'nin bir 'erken ölümler' ülkesi haline geldiğini belirten Sancar, "Savaş, ölüm, yıkım ve acı demektir. Toplumlar içinde ve arasında var olan köprüler de savaşlarda yıkılır. Acıları azaltmak ve tamir etmek için vazgeçilmez yol ise barış ve demokrasidir" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın ayrılmasının ardından Meclis Başkanvekili seçilen Mardin Milletvekili Mithat Sancar göreve başladı. Sancar’ın Meclis Başkanvekili olarak ilk kez yönettiği oturumu bu görevden ayrılan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da izledi.
Meclis Genel Kurulu’na girişi sırasında HDP ve CHP milletvekillerinin alkışladığı Sancar, Genel Kurulu açtıktan sonra kısa bir konuşma yaptı. Demokratik siyasetin, tartışarak işleri ‘barışçıl’ bir biçimde yürütmek anlamına geldiğini söyleyen Sancar, “Siyaseti yok etmeye başladığınız zaman galip gelen sadece intikam tanrıçası olabilir” dedi. Türkiye’nin uzun zamandır aşırı gerilim, derin kutuplaşma ve hatta parçalanmışlık hâli yaşadığını belirten Sancar, bunun başlıca sebebinin demokratik siyasetin sağlıklı işlemesi için gerekli olan zemin ve şartların bulunmaması olduğunu söyledi. Parlamento tarihinin en derin özünün, tek otoriteye ve tekçi yönetime karşı halkın katılımını ve çoğulcu temsilini savunmak olduğunu söyleyen Sancar şöyle devam etti:
“Milli Mücadele döneminin çok zorlu şartlarında bile Birinci Meclis, parlamentonun bu tarihsel anlamına sıkı sıkıya bağlı kalmıştır, yetkilerini kıskançlıkla sahiplenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’e bile zaman zaman çok sertleşen sürekli bir muhalefetin varlığı bunun en önemli delilidir. Etkili muhalefetin önemli isimlerinin vekilliklerinin düşürülmesi yönünde talepler de gelmiştir bu dönemde fakat hem Millî Mücadele’nin önderleri hem de Meclis bu talepleri reddetmiştir. Oysa şimdi içinde bulunduğumuz yasama dönemi, bu tarihsel anlamla hiçbir şekilde bağdaşmayacak çok sayıda örnekle doludur. Tarihte, Parlamento tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde hiç olmadığı kadar milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılmış ve yine çok sayıda milletvekilinin vekilliği düşürülmüştür. Şu anda 9 milletvekilinin vekilliği düşmüş, 10 milletvekili de cezaevlerinde bulunmaktadır. Böyle bir parlamentonun ne parlamentoculuğun tarihsel anlamına ne de Türkiye’deki tarihsel tecrübeye uygun düştüğü kesinlikle söylenemez. Bizlerin yapması gereken parlamentoyu bu tarihsel anlamına yeniden kavuşturacak çalışmalar yürütmektir.”
‘ERKEN ÖLÜMLER ÜLKESİ’
Egemen siyaset kültürünün kutuplaşma ve gerilimi besleyen güçlü bir kaynak olduğunu söyleyen Sancar şöyle devam etti, “Siyasetin dost-düşman ayrımına dayandığı kültürlerde toplumsal yaşamın her alanında keskin bir kutuplaşmanın yaşanması kaçınılmazdır. Bu kültürlerde farklı olanlar ve farklı düşünenler birer düşman olarak görülür. Muhalefet de bir toplumsal gerçeklik ve demokratik zorunluluk değil, bir şer faaliyeti olarak algılanır. Böyle bir ortamda herkes elindeki imkânları düşmanını yok etmek için kullanmak ister. Oysa demokratik siyaset zeminini zayıflatan veya işlevsizleştiren her faktör ve her gelişme nefreti ve şiddet eğilimini teşvik etmekten başka bir sonuç doğurmaz. Nefret ve şiddet ise sadece yıkım getirir. Şiddetin sinizme ve giderek nihilizme güçlü bir zemin sunduğunu unutmamak lazım. Sinizm ve nihilizm duraklarından geçerek gideceğimiz yer ilkelerin ve değerlerin imhasıdır. Bu zemin, bir toplum olma veya toplum olarak kalma imkânlarını da kurutur. Savaş, nefret ve şiddet ortamının doruklarını temsil eder. Savaş, ölüm, yıkım ve acı demektir. Toplumlar içinde ve arasında var olan köprüler de savaşlarda yıkılır. Acıları azaltmak ve tamir etmek için vazgeçilmez yol ise barış ve demokrasidir. ‘Her ölüm erkendir’ der şair ama bazı ölümler çok erkendir, fazla zamansızdır. Bilhassa öldürmelerle biten ömürler için ölüm her zaman ve mutlaka erkendir ve maalesef, bu ülke, bu manada erken ölümler ülkesi hâline gelmiştir. Bu, bizler için bir kader değildir değerli milletvekilleri. Düşmanlığı, şiddeti ve nefreti, toplumsal ve siyasal dünyamızı belirleyen en ağır hakikat olmaktan çıkarabiliriz. Belki çok sancılı olacak ama geçmişimizle ve kendimizle yüzleşme becerisini gösterebilirsek erken ölümler ülkesi olmaktan çıkıp iyi hayatlar kuracağımız konusunda umutluyum. Ölüm patikasından çıkıp hayat yoluna girebilmek için hepimize büyük sorumluluklar düştüğüne inanıyorum çünkü biliyoruz ki kandan kına yakılmaz.”
Genel Kurulu yönetirken adalet ve demokrasi ilkelerine bağlı kalacağına söz veren Sancar, halefi olduğu Pervin Buldan’ın bu “çıtayı çok yükseklere taşıyan örnek bir tutum sergilemesi dolayısıyla zorluk yaşayabileceğini” söyledi. (DUVAR)