HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ile milletvekilleri Ayşe Acar Başaran ve Sırrı Süreyya Önder, Meclis’te düzenledikleri basın toplantısında HDP Kongresi öncesinde HDP bileşeni partilerin eşbaşkan ve sözcülerinin gözaltına alınmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Önder, "ana akım medyanın vermediği kongrelerini bugünkü grup toplantısında gösterdiği için" Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etti.
HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu, Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran parti genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Kerestecioğlu pazar günü yapılan kongreden önce gözaltına alınan parti bileşenlerinin temsilcileri için yapılan suçlamalara tepki gösterdi. Kerestecioğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:
‘SAVAŞA HAYIR’ DEDİKLERİ İÇİN GÖZALTINA ALINDILAR: Partimizin 3. Olağan Kongresi öncesi 09.02.2018 tarihinde, Partimiz bileşenlerinin temsilcilerinden; ESP (Ezilenlerin Sosyalist Partisi) Genel Başkan Vekili Fadime Çelebi, Yeşiller ve Sol Gelecek Eş Sözcüleri Naci Sönmez ve Eylem Tuncaelli, SODAP (Sosyalist Dayanışma Platformu) Eş Sözcüsü Kezban Konukçu, SYKP (Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi) Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya, HDK (Halkların Demokratik Kongresi) Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, DBP (Demokratik Bölgeler Partisi) Eş Genel Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir ve sonradan serbest bırakılan Birleşik Devrimci Parti Genel Başkanı Musa Piroğlu Partimizin 3-4 Şubat 2018 tarihinde gerçekleştirdiği konferans sonrasında kamuoyu ile paylaştıkları sonuç bildirgesinde “Afrin Halkının ve Türkiyeli yoksul halkın çocuklarının yaşam hakkını savundukları” ve bu sebeple “Afrin’de savaşa hayır” dedikleri için gözaltına alındılar. Halkların boğazından kestiğiniz lokmayı savaş bütçesine aktarmaya hakkınız yoktur dedikleri için gözaltına alındılar. Yalnızca barışı savunan sözlü bir açıklama yaptıkları için!
HİÇ BİR İNSAN İÇİN KABUL EDEMEYİZ: Bu arkadaşlarımız partimizin temel taşlarıdır. İşkence bitti diyen bir hükümetin döneminde başlarına silah dayamak ve yere yatırmak suretiyle gözaltına alındılar. Beş gündür spor salonunda günün hangi saatinde olduklarını bilmeksizin çıplak zemin üzerinde tutuluyor ve sözlü şiddete maruz kalıyorlar. Hiçbir insan için kabul etmeyeceğimiz bu muamele, milyonlarca insanın desteğini almış Partimiz bileşenlerinin liderlerine karşı yapıldığında milyonlarca yurttaşımıza yapılmış sayıyoruz. Bileşenlerimize yöneltilen “Örgüt üyeliği, propaganda, halkı kin ve düşmanlığa tahrik” gibi suçlamaları iade ediyoruz! Halkı kin ve düşmanlığa tahrik edenler, barış diyenler değil; dost halkların yaşadığı coğrafyalarda savaşa gidenlerdir.
GÖZALTINA ALINANLARI TEK TEK ANLATMAK İSTİYORUM: Gözaltında bulunan bileşen başkan ve sözcülerinin her birinden tek tek bahsetmek istiyorum. Çünkü bazı şeyler sadece sayılarla anlatılıyor. İnsanların kimlikleri kişilikler yok, tanelerle, sayılarla gözaltına alınıyor. Ünlü doktor, sosyalist, teorisyen ve 1938 yılında Nâzım Hikmet’le beraber yargılanarak ülkemizdeki her inançlı muhalif gibi uzun yıllarını hapiste geçirmiş Hikmet Kıvılcımlı’nın mirasını taşıyan SODAP Eş Sözcüsü Kezban Konukçu, Figen Yüksekdağ gibi binlerce devrimciyle, binlerce gençle ezilen kadınların, gençliğin, işçi sınıfının partisi olmuş; Kobane’de savaştan etkilenen çocuklara park yapmak için, kütüphane yapmak için ellerinde ağaç tohumlarıyla giderken onlarca üyesi, genci Suruç’ta korkunç bir bombalı saldırıda kaybetmiş Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkan Vekili Fadime Çelebi, ambleminde taşıdığı üç renkle, kızılla işçi sınıfını ve sınıf mücadelesini, yeşille doğayı ve ekolojik mücadeleyi, morla ise kadın kurtuluş mücadelesini simgeleyen; kapitalist sömürüye karşı, dayanışmayı, ortaklaşmayı; komünist toplumu savunan Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi Eş Genel Başkanı Ahmet Kaya, erkeklerin kadınlara, insanların diğer canlılara yönelik şiddetini ve hayata sinmiş her türlü şiddeti reddeden, şiddetsiz bir politik dili, ekolojik ve sol mücadeleyi savunan Yeşiller ve Sol Gelecek partisi Eş Sözcüleri Naci Sönmez ve Eylem Tuncaelli, bu coğrafyada en çok acı çeken halkın, Kürt halkının on yıllardır süren eşitlik, demokrasi, özgürlük barış ve emek mücadelesinin taşıyıcısı, defalarca kapatılan partileri, tutuklanan milletvekillerine rağmen halkın büyük desteğiyle mücadeleye devam eden ve Eş Başkanı, kadın mücadelesinde de yol arkadaşımız Sebahat Tuncel tutuklu bulunan Demokratik Bölgeler Partisi Başkan Yardımcısı Hacer Özdemir, işçiler, kadınlar, Kürtler, Aleviler ve bütün ötekileştirilmiş halklar için “Zafer için birliğe, devrime, sosyalizme!” diyerek mücadele eden Birleşik Devrimci Parti Başkanı Musa Piroğlu, Türkiye’de halkların bir arada onurlu biçimde yaşama projesi olan ve Türkiye’deki tekçi resmi ideolojiyi temelinden sarsmayı başarmış Halkların Demokratik Kongresi Başkanı profesör ve tıp doktoru; sermayenin ve iktidarın tüm baskısına rağmen Dilovası’ndaki kanserojen maddelerin anne sütüne karıştığını ortaya çıkaran bilim insanı Onur Hamzaoğlu,
GÖZALTINDA OLAN BARIŞTIR: Halkların Demokratik Kongresi ve sosyalist partilere yönelik HDP Kongresi öncesi yapılan operasyon ve gözaltılar hukuki değil tamamen siyasi bir operasyondur. HDP fikriyatını yok etmek amacını taşımaktadır. Saldırdıkları kurumlar; halkların, inançların ve farklı kesimlerin kendilerini özgürce ifade edebildiği parti ve kurumlardır. Bu kurumlar halkların kendilerini özgürce ifade edebileceği kurumlardır. HDP böyle bir partidir. Tüm ülkeye tekçiliği dayatan bir hükümetin sindiremeyeceği kadar çok seslidir. İşte bu operasyon çok seslilikten ve barıştan duyulan korkunun bir göstergesidir. Şu an gözaltında olan barıştır, barış iradesidir. Kongre öncesi bileşenlere yönelik bu saldırının amacı batı oyunda partimizi yalnızlaştırmaktır. Ama pazar günü kongremizde sel olup kongremize katılanlar bu çabanın beyhude olduğunu gösterdi. HDP kongresine katılım göstermiştir ki, Türkiye halklarının demokratik siyasete, demokrasi ve özgürlük, adalet, eşitlik mücadelesine olan inancın taşıyıcısı HDP’dir.
İNSANLAR ÖLMESİN DİYE MÜCADELE VERİYORUZ: HDP’den yürüttüğü mücadeleden korkabilirsiniz. HDP ve bileşenlerinin savunduğu ilkeler, vermiş olduğu mücadele Türkiye halklarının demokratik geleceği için elzemdir. Bugün barışı savunan tek hat, HDP ve bileşenleridir. Diğerleri savaş politikalarının yanında saf tutmaktadır. Ve savundukları bu politika Türkiye halklarına her gün kaybettirmektedir. HDP ise yaşamı ve yaşatmayı temel ilke olarak savunmaktadır. İktidar her gün bu ülkenin gencecik insanlarını ölüme gönderirken biz insanlar ölmesin diye mücadele veriyoruz. İzledikleri savaş politikaları halktan tepki görmesin diye bize bu denli saldırıyorlar. HDP ve bileşenleri tüm engellemelere, yasaklara, gözaltı ve tutuklamalara rağmen savaşa karşı çıkmaya, barışı savunmaya devam edecektir.
SORU CEVAP BÖLÜMÜ
Soru: MHP ve AKP’den kongreye yönelik sert eleştiriler var. Bir de Devlet Bahçeli’nin Vietnam benzetmesi var. Nasıl değerlendirirsiniz?
Vietnam’da neler olduğunu ve sonrasında yaşananları, Amerikan halklarının nasıl savaşı meşru olmayan bir savaş olduğunu gösterdiğini hayatın her alanında gördük. Filmlerle gördük kitaplarla gördük. Kongremize ilişkin açıklamalara da teşekkür etmek istiyoruz. Çok ciddi bir ilgi gösterdiler. Onlarca GBT taramasıyla halkımıza ciddi bir ilgi gösterdiler. Kongremizi kriminalize etmek için çok ciddi bir ilgi gösterdiler. Parti çalışanlarımızı, bileşenlerimizi gözaltına almak için ciddi çaba gösterdiler. Bunlar da ne kadar güçsüz olduklarının göstergesi. Bizim kongremiz de ne kadar güçlü olduğumuzun, birlikte olduğumuzun, her zaman barış için mücadele edeceğimizin göstergesi.
Soru: 10 Ekim Derneği mahkeme tarafından kapatıldı, nasıl değerlendirirsiniz?
Çok acı. Bütün toplumsal muhalefetin ne kadar yok sayılmak istendiğinin göstergesi. 10 Ekim’de ben oradaydım. Arabamızla yaralıları taşıdık. Sonrasında o arkadaşlarımızla beraber olduk. Her ayın 10’unda garın önünde toplanan ve yaşadıklarının acısını dayanışarak telafi etmek isteyen insanlar . Bir tanesine başsağlığı dilemedikleri, mesaj vermedikleri bir yana insanlar orada anıt dikilmesini isterken, bir barış heykeli dikilmesini isterken derneklerini kapatmak başka bir güçsüzlüğün ifadesi. Orada bir iradenin sergilenmesinden korkulduğunun ifadesidir.
Soru: Sayın Önder, Siz ve Sayın Buldan hakkında da soruşturma başlatıldı. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Sırrı Süreyya Önder: Bizler bu ülkenin seçilmiş parlamenterleriyiz. Bu savaşın ülkemizin ortak geleceği için sıkıntılı olduğunuz, vahim sonuçlar üreteceğini, büyük toplumsal maliyet üreteceğini düşünüyoruz. Bizim böyle düşünmemizi ve bunu dile getirmemizi engelleyecek hiçbir güç yoktur. Can kaybı, kim olursa olsun bu ülkenin diğer yurttaşlarından daha az üzüleceğimizi umanlar kanla beslenenlerdir. İki gözden dört ölüm görenlerdir. Hükümetin düşündüğü gibi düşünmek zorunda mıyım? Biz bu savaşı onaylamak zorunda değiliz. Biz, bu ülkedeki tek insanın emriyle hareket etmeyen çok önemli bir kesimi temsil ediyoruz. Ben, hükümetin düşündüğü gibi düşünmek zorunda mıyım? Soruşturma açmışlar. Soruşturma açmaları bu ülkedeki sözde demokrasinin ne kadar yerlerde süründüğünü kanıtlar, teşekkür ederiz, açsınlar. Hakkımızdaki yüzlerce dosyaya bir tane daha eklenir. 12 Eylül döneminden sonra o döneme tozu bulaşanlar o dönemle ilişkilerini utançtan anmamaya başlamıştı. Bu dönemde böyle olacak. Siz tarihsel bir kesiti içinden geçtiğiniz 3-5 günle ele alırsanız size siyasetçi, devlet adamı, yurtsever hiç denmez. Sorumluluk, uzun erimde dünyadaki ortak iyilik kavramları üzerinden değerlendirmekle mümkündür. Bu kapasiteniz varsa siz bilumum olumlu vasıflarla anılmayı hak edersiniz.
Siz binlerce kere fikir değiştirdiniz. Her fikir değiştirdiğinizde sizin peşinize takılsaydık insan içine çıkacak yüzümüz olmazdı. Biz bu parlamentoda çıkarılmış tüm savaş tezkerelerine hayır diyen bir partiyiz Bu bizim ilkesel tutumuzuz. Halkın bizden beklentisi bu savaş korosuna katılmamız değil. Evlatlarımızın canını, geleceğini, tüm ülkenin ortak geleceğini daha emin bir limana çekmektir. Genelkurmay Başkanı bile “savaşa siyaset karışmasın” diyor, dünyanın en siyasi işi. Ortalık boş laf edenlerle dolu. Bu soruşturma da demokrasinin kırıntısı kalmadığının göstergesidir. Ayrıca da Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür etmek istiyorum. Kongremizi bugün grup toplantısında gösterdi. Utanmadan ana akım medya bu görüntüleri verecek. Değerli basın emekçilerini ayırıyorum. Bu ülkenin üçüncü büyük partisinin kongresinde bir tane canlı yayın aracı yoktu. Bu ülkede böyle bir kongre olmamış gibi davrandılar. Bu toplumun en seçkin insanları siyasi imha operasyonuyla gözaltına alınıyorlar bu ülkenin soluduğu havada emeği olan Onur Hamzaoğlu için bu kanallar tek bir şey söylemiyorsa utanacaklar kervanında bu ana akım kanalları da vardır. CNN, Habertürk, NTV hepsi için söylüyorum. Bunlar yarın demokrasi, basın özgürlüğü nutku atamayacak kadar utanç içinde, zillettedirler. Tarihe böyle geçsin. / DUVAR