Türkiye’de ‘sakin şehir’ sayısı 14’e çıktı. 24 merkez için incelemeler de devam ediyor.
İtalya'da 1999 yılında kurulan, 'sakin' felsefesine ve kendi özelliklerine sahip çıkan kentlerin bir araya geldiği Cittaslow Birliği'ne Türkiye'den üye sayısı 14'e yükseldi. Türkiye'nin ilk sakin şehri olan İzmir'in Seferihisar ilçesinin başlattığı akımda üyeliği kabul edilen 14 yer dışında üyelik başvurusunda bulunan 1'i il, diğerleri ilçe veya belde olmak üzere 24 yerleşim merkezinin de inceleme süreci devam ediyor. Sakin şehir unvanına sahip 14 kentin 13'ü ilçe, biri ise mahalle konumunda. Adaylık süreci devam eden 24 kent arasında ise ilk defa bir il merkezi olarak Sinop yer alıyor. Diğer adayların ise çoğunluğu ilçelerden oluşuyor.
Cittaslow hareketi, 1999 yılında Greve in Chianti'nin eski belediye başkanı Paolo Saturnini'nin yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla kentlerin kendilerini değerlendirmelerini ve farklı bir kalkınma modeli ortaya koymaları fikriyle gelişti.
Türkiye'yi bu kavramla tanıştıran İzmir'in Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, Türkiye temsilciliği görevinin yanı sıra Cittaslow Uluslararası Organizasyonu başkan yardımcılığı görevini de sürdürüyor. Günümüzde 30 ülkede 208 üyeye yayılan Cittaslow hareketi, Slow Food felsefesini kentsel boyuta taşımayı amaçlıyor ve bu yönde 70 kriter uyguluyor.
Muğla'nın Ula ilçesine bağlı bir mahalle olan Akyaka, Isparta'da Eğirdir ve Yalvaç, Sinop'un Gerze, Çanakkale'nin Gökçeada, Şanlıurfa'nın Halfeti, Ordu'nun Perşembe, Artvin'in Şavşat, İzmir'in Seferihisar, Sakarya'nın Taraklı, Erzurum'un Uzundere, Kırklareli'nin Vize, Aydın'ın Yenipazar ve Bolu'nun Göynük ilçeleri Türkiye'nin en sakin şehir unvanına sahip yerleri olarak Cittaslow Birliği'ne üye.
Cittaslow'un felsefesi yavaş yaşamak, kent ruhu, sürdürülebilir kalkınma ve yavaş yemek gibi tarzları benimsiyor. Yavaş yaşamak, hayattan zevk alabilmek, sevdiklerine ve kendine zaman ayırabilmek, hız için dünyaya zarar vermemek. Kentin geçmişinden gelen, tarihi, yerel özellikleri gibi unsurlarından oluşan kent ruhunun yanlış politikalar sonucu kaybedilmemesi ve o topraklarda yaşayan uygarlıkların, üretilen ürünlerin, söylenen şarkıların, yazılan şiirlerin, dostlukların oluşturduğu bu ruhun korunarak kalkındırılması. Sürdürülebilir kalkınmada, küçük kentlerde istihdam ve sosyal olanakların eksikliği nedeniyle gençlerin büyük kentlere göçüne karşın, kentin kimliğine sahip çıkılarak kalkınması, sosyal ve ekonomik hayatın canlanmasının mümkün olduğu öngörülüyor. Sosyal bir tercih olarak değerlendirilen yavaş yeme tercihinin ise tohumu, tarlada çalışan işçileri, mutfak endüstrisi ve çalışanlarını, doğaya verilen zararı ve daha birçok unsuru etkilediği düşünülüyor.
Cittaslow kriterleri ise 7 ana başlıktan oluşuyor. Kentsel yaşam kalitesi politikaları, tarımsal, turistik, esnaf ve sanatkarlara dair politikalar, misafirperverlik, farkındalık ve eğitim için planlar, sosyal uyum, ortaklıklar. Bu 7 başlık da kendi içinde çok sayıda kriter içeriyor. Örneğin çevre politikaları, hava ve su temizliğinden, enerji tasarrufu ve atıkların ayrıştırılmasına, görsel ve ışık kirliliğinden trafik gürültüsü ve biyoçeşitliliğin korunmasına 12 kriter yer alıyor. Altyapı politikaları, bisiklet yol ve park yerlerinden, engellilere yönelik mimari engellerin kaldırılmasına, özel taşıt kullanımına, alternatif eko ulaşım planlamasından elektrik otobüs, dik yokuşlarda yürüyen merdivenlerden şehirde mal dağıtımı için havayı kirleten araçlar yerine elektrikli veya motorsuz araçlara toplam 12 kriter bulunuyor.
Cittaslow Birliği'ne üyelik için başvuruda bulunan ve değerlendirme süreci devam eden yerleşim merkezleri şöyle;
Sinop (il merkezi), Ahlat ve Adilcevaz (Bitlis), Mudurnu (Bolu), Ağın ve Kemaliye (Erzincan), Ortaca ve Köyceğiz (Muğla), Güdül (Ankara), Palu (Elazığ), Zile (Tokat), Arapgir (Malatya), Küçükkuyu (Ayvacık-Çanakkale), Tirebolu (Giresun), Ermenek (Karaman), Gürpınar (Van), Oğuzeli (Gaziantep), Erkilet (Kayseri), Çaycuma (Zonguldak), Ulus (Bartın), Sındırgı (Balıkesir), Şebinkarahisar (Giresun), Gülnar (Mersin), Gümüşhacıköy (Amasya).
2009'da Türkiye'nin ilk Cittaslow'u seçildiklerini ve bunun Türkiye'nin başkenti olma imkanı sağladığını belirten Seferihisar Belediye Başkanı CHP'li Tunç Soyer, şöyle dedi:
“Cittaslow felsefesi, kentin doğasını ve tarihsel özelliklerini en büyük zenginliği olarak kabul ediyor ve kentin kendine özgü kimliğini korumasını temel alıyor. Hiçbir yere benzemeye çalışma, kendi özelliklerini ön plana çıkart ve markalaş, farkındalık yarat diyor. Çok sayıda başvuru almaya başladık. Döndük Türkiye'ye dedik ki; 'Türkiye, Sakin Şehirler Cenneti' olabilir. Uzun süren çalışmalarla şimdi tüm bölgelere ve Kuzey Kıbrıs'a yayılmış durumdayız. Daha birçok başvuru alıyoruz. Türkiye'nin küçük birbirinden güzel şehirlerini Cittaslow markasıyla buluşturmaya ve dünyaya tanıtmaya devam edeceğiz."
Türkiye'de sakin şehir unvanına sahip kentlerde bu felsefe doğrultusunda gerçekleşen değişimlerden örnekler veren Cittaslow Türkiye Teknik Koordinatörü Bülent Köstem, sakin şehir unvanına sahip merkezlerde özellikle butik turizmin geliştiğini söyledi. Üretimin öne çıktığı, örneğin bir mandalina bahçesinin yıkılıp yerine binalar dikilmesine karşın, üretilen mandalinanın hem ihracatı, hem de lokumu, kurusu gibi katma değeri yüksek ürünlere dönüştürüldüğünü aktaran Köstem, “Taraklı'da harap konaklar restore edilerek butik otellere dönüştü. Gökçeada, Göynük ve Halfeti'de de benzer gelişmeler gerçekleşti. Seferihisar'da bir üretici ve tohum takas pazarları kuruldu. Gökçeada'da kent müzesi kuruldu ve adadaki tüm üretimler organiğe dönüştürülmeye çalışılıyor. Gerze'de organik ahşap oyuncak yapılıyor ve eğitimi veriliyor" dedi. (DHA)