HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ HDP’nin seçim bildirgesini açıkladı. Yüksekdağ ve Demirtaş, yaptıkları konuşmalarda, “Halklarımızı böldürtmeyeceğiz, evlatlarımızı öldürtmeyeceğiz” dediler
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş 1 Kasım Genel Seçimleri için partisinin seçim beyannamesini açıkladı.
Ankara’da HiltonSa Hotel’de gerçekleşen toplatı solanuna HDP’nin seçim sloganları olan “İnadına özgürlük, inadına HDP”, “İnadına barış, inadına HDP”, “İnadına doğa, inadına HDP”, “İnadına kadın, inadına HDP”, “İnadına genç, inadına HDP”, “İnadına demokrasi, inadına HDP”, “İnadında eşitlik, inadına HDP”, “İnadına emekten, yana inadına HDP”, “İnadına adalet, inadına HDP” yazılı bayraklar asıldı.
HDP’nin seçim sloganı “İnadına barış, inadına HDP” iken seçim bildirgesi “Büyük İnsanlık, Büyük Barış” başlığını taşıyor.
HDP seçimler için kullanacağı seçim şarkısını da “İnadına Barış İnadına HDP” olarak belirledi.
Toplantıda Yüksekdağ ve Demirtaş birere konuşma yaptı. İlk sözü Yüksekdağ aldı.
“Güzel başlamıştı her şey ve güzel başlamıştı. Siyasi iktidarın ve sarayın hırsı Türkiye’nin aydınlatan geleceğini karartmadan önce, savaş başlamadan önce umut vardı, neşe vardı. HDP yani bizler büyük insanlığın yürüyüşünü başlattığımızda büyük enerji Türkiye’ye yeni bir ufuk açmıştı. Yarınından korkan, endişeyle yaşayan HDP’de kendi çoğulluğunu kendi renklerini gördü.
“Siyahtan, griden başka renk tanımayan bu iktidarın karşısında bütün renklerin kardeşliğini gördü. Bir ışık, umuttu HDP. HDP bir kişi, bir lider, bir örgüt değildi. Yıllar boyunca birbirinden koparılan Türkiye halklarının nasıl bir araya gelebileceğini gösteriyordu. İşte ufku karartanlar bundan korktular. Karanlıkla beslenenler, aydınlıktan ışıktan korkarlar.
“HDP ve onun milyonlardan oluşan gönüllüler ordusu, gençler, kadınlar, işçiler, LGBTİ bireyler, ezilen halklar ve inançlar büyük insanlığın değişim gücü olabileceklerini gösterdiler. Ve başka bir şeyi daha gösterdiler, hiçbir zulüm saltanatının yıkılmaz olmadığını gösterdiler.
“İşte 7 Haziran’ın en büyük başarısı buydu. HDP’nin ve onu oluşturulan bizlerin en büyük başarısı budur. Başka bir dünya başka bir Türkiye mümkün. Yan yana olduğumuz müddetçe değiştirebiliriz. Alternatif bir yaşam ve siyaseti var edebiliriz. İşte esas korktukları buydu. Türkiye toplumunun demokrasiyle buluşmuş olmasıydı.
“7 Haziran’da ne gördüler bilmiyor musunuz? Karşılarında zulümle, baskıyla, yalanla güdemeyecekleri bir halk olduğunu gördüler. Bu zalimleri ve iktidar sahiplerini en fazla ürküten şey olmuştur. 7 Haziran seçim sonuçları ve bizlerin büyük başarısı işte büyük halkı resmetti.
“Sarayın saltanatına sığınanları, haksızlıklar, hırsızlıklar ve yolsuzluklar içinde yaşayanları korkuttu, ürküttü. 7 Haziran sabahından itibaren sanki o gün seçim sandıklarına gidilmemiş ve o gün hiçbir şey olmamış gibi davrandılar. Bugün de aradan 6 ay geçtikten sonra Türkiye halkları bir tekrar seçimle karşı karşıya.
“7 Haziran seçim yenilgisini hazmedemeyen saray ve AKP iktidarı 1 Kasım seçimlerinde iktidar hırsını tatmin edecek daha büyük ve başarılı bir sonuç elde etmeyi düşünüyor. Ama şunu çok net ve güçlü bir şekilde ifade ediyoruz, yine başaramayacaksınız. Sizin günleriniz doldu, sizin süreciniz bitti. Artık saray ve AKP hükümetinin siyaseti anlayışı Türkiye’nin tarihinde kalacak bir süreç olacaktır.
“Türkiye 7 Haziran’da çoğulcuğulu, birlikte yönetmeyi seçti. Yönetime katılmayı seçti.
“Seçimle iş başına gelenler, seçimle gitmek istemediler. Seçimle iş başına gelenler savaşla yeniden yönetime gelmek, yeniden tek başına iktidar olacakları bir sonuç elde etmek istiyorlar.
“7 Haziran sabahından itibaren başlatılan savaşın, çatışma, kan ölüm ve gözyaşının tek nedeni vardır. Sarayın iktidar hırsı ve o iktidarı sürdürmek için mevcut siyasetin her şeyi göze alması. 7 Haziran’dan önce HDP barajı geçerse eğer Türkiye’de kaos olur demişlerdi. 7 Haziran seçimlerinden sonra da gözümüzün içine baka baka eğer 400 vekil verseydiniz bütün bunlar yaşanmayacaktı dediler. Bütün bu savaş ve ölümler olmayacaktı dediler. İşte bu kadar açık bu kadar yüzsüzce ilan edilmiş bir savaş var karşımızda.
“Geride bıraktığımız aylar boyunca yüzlerce insanımızın ölümüne yol açan, 22 çocuğun katledilmesine yol açan koyu bir karanlığa ve ölüm siyasetine mahkum edilmiş halde Türkiye. 400 vekili vermeyenlere, 400 vekil isteme yüzsüzlüğü gösterenlere ders verme cesareti ve bilinci sergileyen halklarımıza bugün savaşla, zulümle, çatışmalarla cevap veriliyor.
“Siyasi iktidar kaybettiği her yerde özellikle de Kürt illerinde yenilgisinin acısını halklarımıza çıkartmaya çalışıyor. İşte bu karanlık koşullar içerisinde bizlere dayatılan bu savaş ve çatışma günleri içerisinde yine bizim sözümüz dün olduğu gibi gayet net ve güçlü olacak. Dün de barış dedik bugün inadına barış diyoruz, dün bizler ve HDP dedik, bugün inadına HDP diyoruz. Dün başaramayacaksınız sizi sultan yapmayacağız, sizi başkan yaptırmayacağız dedik, bugün de yine başaramayacaksınız sizi diktatör yaptırmayacağız diyoruz.
“Basın kuruluşlarına, mensuplarına, gençlere, kadınlara, demokratik siyaset yapanlara, halklara, çocuklara kendilerinin karşısında duran, onlar gibi olmayan ve onlar gibi olmamak için direnen bütün halklarımıza savaş açmış bir iktidar var karşımızda. Ama 7 Haziran seçim günlerinde hatırlarsanız diyorlardı ki, HDP’yi baraj altında bırakacağız. Bugün onlara en esaslı cevabımız şudur, biz işte tam da bugünlerde 1 Kasım seçimlerde sarayı barış altında bırakacağız. Halklarımızın, barış ve çözüm iradesini kabullenmeyi öğrenecekler.
“Eğer öğrenmiyorlarsa dikkate almıyorlarsa gidecekler. HDP ve bizler her sözü tuttuk. Söylediğimiz her sözün arkasındaki çabamızı, emeğimizi ve kararlılığımızı her koşul altında koruduk. 1 Kasım seçim sandıklarında da, 1 Kasım seçim anından sonra da yeni bir yaşamı yeniden inşa edeceğimiz sözünü veriyoruz. Yeniden HDP olarak daha büyük kazanmanın sözünü veriyoruz. Diktatörleri tarihin çöplüğüne göndermenin ve halkın demokratik öz yönetim, doğrudan yönetime katılma iradesini zafere taşıma sözü veriyoruz.
“Artık savaşla, ölümle, kanla beslenen bu siyasi iktidara karşı hepimiz birliğimizle zaferle yanıt vereceğiz. Yine 6 ay önceki heyecanımızla, kararlılığımızla yeniden söz veriyoruz, biz kazanacağız, halklarımız kazanacak. İnadına beraber inadına HDP, inadına barış inadına HDP, inadına zafer inadına mücadele.
Yüksekdağ’ın sözlerinin ardından “Doğru söylüyor” diye söze başlayan Demirtaş şöyle devam etti.
“Türkiye gibi bir cadı kazanı, kan deryası ve siyasetin bu kadar kirlendiği bir ortamda HDP karanlık tabloyu aydınlatmak için yola çıkmış biricik halk partisi. Varız, çünkü toplumsal ihtiyaç sonucu ortaya çıktık. Partimizi tıpkı Türkiye gibi çok kimlikli çok inançlı çok dilli çiçek bahçesinin üzerine inşa ettik.
“Yönetenler bu güne dek iki seçenek sundu, ya teklikte buluşacağız dediler, bunu kabul etmiyorsanız terk edeceksiniz dediler. Bize ikinci seçeneği dayattılar. İnkar ve isyan kısırdöngüsü arasında büyük acılar çektik, evlatlarımızı kaybettik. HDP bu iki seçeneğe mecbur değiliz diyen üçüncü seçeneği göstermek için yola çıktı.
“Birbirimizden farklıyız. Biz insanlığın ve medeniyetlerin ilk var olduğu coğrafyada yaşıyoruz. Bizi teklik etrafında buluşturmaya çalışmak büyük bir hataydı bu hataya karşı direniş ortaya konması da meşruydu. Şimdi yeni bir çizgi, yaşamla yolumuza devam edelim istiyoruz.
“Birbirimizden korkamadan, birbirimizi inkar etmende, tüm farklılığımızı eşitlik çerçevesinde biarada tutarak yeni bir yaşam mümkündür dediğimiz için HDP ile yola çıktık. Teklik politikalarına karşı birliktelik politikaları ile yola çıktık.
“Eşsiz bir ülkede yaşıyoruz ama çok mutsuzuz, güvenli değiliz. Biz bunlara mecbur değiliz. Siyasetin dilini değiştirmek zorundayız. Sürekli sevgisizlik üreten kini büyüten siyaset anlayışını da değiştirmek zorundayız. HDP olarak siyaset toplumun mutluluğu için varsa anlamlıdır diye yola çıktık.
“Geçiş dönemi yaşıyoruz. Geçiş döneminin demokratik kazanıma dönüşmesi için birlikte çalışmaya ihtiyacımız var. 1 Kasım akşamı 7 Haziran’dan daha güçlü bir güneş doğacak.
“Bizler siyasetin biz sunduğu imkanları öç almak için kullanamayız. Siyasi gücümüzü toplumun temel sorunlarının çözümü doğrultusunda harcamak zorundayız. Siyaset hırsla, kinle, öfkeyle yapılacak iş değildir. Kendinden sonraki nesillere en az sorun bırakan siyaset yapabilirsek başarılı olabiliriz.
“Türkiye’nin HDP’ye ihtiyacı var. HDP’nin olmadığı Türkiye risk altında olur. Bugün bu gemi bu kadar saldırıya rağmen batmıyorsa HDP’nin bu gemide sağladığı dengeden dolayıdır. HDP’yi bu gemiden atmaya çalışanlar farkında olmalılar ki HDP bu gemide olmazsa bu gemi batar. Hep birlikte batarız.
“Hepimizi HDP’ye daha fazla sahip çıkarak. HDP’ye sahip çıkmak Türkiye’nin aydınlık geleceğine sahip çıkmaktır. Klasik seçim yarışı yürüten hırsla donatılmış siyasetçiler değiliz. Türkiye’nin bize, bizim Türkiye’nin halklarına ihtiyacımız var.
“Bu geçiş sürecinde rejim değişecek ama adaletli, eşitlikçi, demokratik bir rejim inşa edeceğiz. Siyasetle akılla barış yoluyla devam edeceğiz yolumuza. Rüyaları gerçekleştirmenin tek yolu uyanmaktır. Uyananların partisi olarak inadına HDP, inadına barış demek istiyoruz.”
Yüksekdağ, “Herkes şunu çok iyi bilsin. Bizim yerimiz Türkiye” dedi ve konuşmasını şöyle bitirdi:
“Bu memleketin her çakıl taşını, sokağını, meydanını çok iyi biliriz. Hepsinde adım izlerimiz, hepsinde ayak seslerimiz vardır. Hepsinde bu memleketin dört bir yanında dört bir köşesinde bizim irademiz vardır.
“Bizler Türkiye’yiz. Bizler bu ülkenin gerçeği, bu gerçeğin ta kendisiyiz. Ve hiçbir yere gitmiyoruz. Zulmedenler, katledenler, savaştan medet umanlar şunu çok iyi bilsinler, bizler ve HDP Meclis’teyiz, sokaktayız, fabrikadayız, okuldayız, her yerdeyiz. Ve çok yakın bir gelecekte halklar olarak yönetimdeyiz diyeceğiz.
“Bizler bu ülkenin evlatlarına cesaretle sahip çıkanları olarak hiçbir yere gitmiyoruz. Ama isteyenler para kasalarını sakladıkları yerlere gidebilirler. Bizler buradayız ve Türkiye’yi kimseye savaştan ve kandan beslenen iktidarlara teslim etmeyeceğiz ve son olarak diyorum ki halklarımızı bölenler savaştan kandan beslenenler şunu çok iyi bilin. Halklarımızı böldürtmeyeceğiz, evlatlarımızı öldürtmeyeceğiz.”
Demirtaş da “Esasından yarin yanağından gayrı bölüşemeyeceğimiz hiçbir şey yok. Ama biz halklarımızı böldürtmeyeceğiz, evlatlarımızı öldürtmeyeceğiz” dedi.