Almanya Başbakanı Angela Merkel ile HDP heyeti bir araya geldi. Görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.
Ankara'ya gelen ve ilk önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ardından da Başbakan Binali Yıldırım ile görüşen Almanya Başbakanı Angela Merkel, HDP heyeti ile Almanya Büyükelçiliğinde bir araya geldi.
Yaklaşık 1 saat süren görüşmede HDP adına HDP Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, Mardin Milletvekili Mithat Sancar ve üç gün önce tahliye olan Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken katıldı. Görüşmede, edinilen bilgilere göre Merkel daha çok tutuklu milletvekilleri ve siyasetçileri sordu. Kendi talebi ile görüşmede yer alan İdris Baluken’e geçmiş olsun dileğinde bulunduğu öğrenilen Merkel, cezaevi koşullarını sorduğu öğrenildi.
HDP heyeti de, “Bu görüşmeye normal koşullarda eşbaşkanlarımızın katılması gerekiyordu. Ancak kendileri tutuklu bulunduğu ve partimiz çalıştırılamaz hale getirildiği için bu koşullarda görüşmeyi biz gerçekleştiriyoruz” değerlendirmesiyle görüşmeye başladı.
HDP'li Sancar, görüşmenin kendileri açısından olumlu ve önemli olduğunu belirtti. Merkel'in hem ülkenin hem de HDP'nin durumuna ilişkin kendilerinden bilgi aldığını söyleyen Sancar "Biz de bu görüşmeye eş başkanlarımızın gelmemiş olması durumu özetler dedik. Durumun en çarpıcı özetinin şu anda bu görüşmede eş başkanlarımızın olmamasıdır. Onlar haksız ve adaletsizce hapiste tutuluyorlar. Hem HDP'nin hem de ülkenin durumunu gösteren çarpıcı bir fotoğraf" diye aktardı.
Merkel'in HDP'li Baluken'den de bilgi aldığını söyleyen Sancar, "Henüz 3 gün önce tahliye olan Sayın Baluken de hem cezaevindeki durumunu hem de tutuklama nedenleri ve sürecine dair bilgilendirmeler yaptı" dedi.
Sancar, görüşmede ele alınan konulara dair şunları aktardı: "Bu tür ikili görüşmelerde yani Türkiye-Almanya gibi ikili devlet görüşmelerinde demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları gibi değerlerin mutlaka gündemde olmasını gerektiğini söyledik. Sadece reel politik bakış açısının hakim olmasını doğru bulmadığımızı ilettik. Türkiye'nin içinde bulunduğu atmosferi değerlendirdik, kısaca. Anayasa sürecinin demokratikleşmeden yoksun bir şekilde yürütüldüğünü, referandum sürecine de son derece baskıcı ve yasakçı ortamda girildiğini, bütün bunların da hem iç hem de dış barışı tehdit ettiğini aktardık."
Sancar, görüşmede Suriye ve özelde Suriyeli Kürt güçlerinin durumlarına ilişkin değerlendirmeleri de paylaştıklarını söyledi. Sancar, şunları ifade etti: "Eğer gerçekten mülteci sorununa kalıcı çözüm bulunmak isteniyorsa Türkiye'de Kürt sorununun barışçıl çözümünün şart olduğunu kendilerine söyledik. Bu çözümün aynı zamanda Rojava’yı, Kuzey Suriye'yi de doğrudan etkileyeceğini söyledik. Eğer Kürt sorunu barışçıl yoldan çözmek için bir girişimin olursa hem Türkiye hem de Rojava'nın doğal bir güvenli bölge haline geleceğini belirttik. O nedenle Türkiye'de Kürt sorunu konusunda çaba harcanmasının önemini vurguladık. Bunun sonuçlarının da Suriye'ye doğrudan etkisi olacağı söyledik."
Sancar, Merkel'in toplantıdaki tutumuna ilişkin ise, "Herkesin bildiği gibi bu tür toplantılarda fazla yorum yapmazlar. Ancak kaygılarımızın ve eleştirilerimizin büyük çoğunluğuna katılmış oldukları en azından hissetmiştik olduklarını gözlemlediğimizi söyleyebiliriz" dedi.
Görüşmeye ilişkin bilgi veren Hişyar Özsoy da, görüşmede son iki yıldır yaşanan birçok bölgesel ve Türkiye’deki meseleyi ele aldıklarını belirtti. Referandum sürecine ilişkin kimi eleştirilerini ve muhalefet üzerindeki baskıları paylaştıklarını belirten Özsoy, “Kendileri de zaten Türkiye’de olup bitenin farkındalar” diye konuştu.
Topluma dayatılan anayasa değişikliğinin OHAL koşullarında referanduma götürüleceği ve Erdoğan’a en küçük eleştiride bulunan herkesin büyük baskı altında olduğu bunun da referandumun meşruiyetini tartışmalı hale getirdiği yönündeki görüşlerini paylaştıklarını belirten Özsoy, Türkiye’de yaşanan bütün sorunların çözüm sürecinin referanduma kaldırılmasından sonra yaşandığını paylaştıklarını belirterek şöyle konuştu:
“Çözüm sürecinin rafa kaldırılmasının ardından Türkiye’nin sorunlarının ağırlaştığı, o günden beri memleket toparlanamadığını paylaştık. Barış ve çözüm masasının yeniden kurulması gerektiğini söyledik. Bu konuda da Almanya ve Avrupa’nın tavır sahibi olması gerektiğini söyledik. Merkel’in mülteci krizine ilişkin tutumunun, insan hakları, hukuk üstünlüğü gibi değerler konusunda reel politiğin daha ağır bastığı ve bunun doğru olmadığı, demokrasi hukukun üstünlüğü ciddi tavır sahibi olmaları gerektiğini söyledik. Mülteci krizinin kısa vadeli bir çözüm olmadığını, uzun ve orta vadede planlamalara ihtiyaç olduğunu söyledik. Türkiye’nin içeride barış süreci başlatması ve komşularla dostane ilişkiler kurması gerektiğini, mülteci meselesinin de ancak böyle çözülebileceğini söyledi.” / Evrensel