Kılıçdaroğlu, "Necmiye Alpay, 21. yüzyılda edebiyat dünyasına damgasını vuracak 50 isim arasında gösterilen Aslı Erdoğan, Altan kardeşlerden tutun Murat Aksoy'a kadar tüm gazetecilerin, yazarların, çizerlerin serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında partililere hitap etti. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Öğretmen bütün bilgisini, becerisini, birikimini öğrencilerine vermelidir. Öğretmenleri aşağılarsanız, işinden ederseniz, görevini yapamaz hale getirirseniz, ay sonunu nasıl getireceğim diye düşünecek hale getirirseniz geleceğimizi köreltirsiniz. Sizin sorunlarınız CHP’nin sorunlarıdır.
Bütün öğretmen arkadaşlarımın bilmesini isterim. Darbe fırsatçılığı yapıp sendikaya üye oldu diye öğretmenlerin görevine son verilmesini asla kabul etmiyoruz. Anayasal bir haktır. Sivil toplum, sendikacılık bizim anayasamızda güvence altına alınan kurumlardır.
Okullar açıldı, kitaplar yok. FETÖ’cüler hazırlamış, yeni kitaplar hazırlayacaklar. Niye hazırlamadınız? O kitapların hazırlanmasını sağlayan bürokratlar görevde, öğretmenleri görevden alıyor. Öğretmene mi senin gücün yetiyor. Eğitim sistemi çökmüş vaziyette. Hiçbir anne baba memnun değil. Proje okul diye proje hazırladılar. Şimdi öğrenciler ve velileri okullarına sahip çıkıyor. Okuluma dokunma diyor. Hayır, bunları alacağız. Niçin, çünkü bunların çağdaş uygarlığından anladığı ortaçağ. Buna asla izin vermeyeceğiz."
"Sık sık darbe sonrası mağdurlardan söz ediyorum. Diyorlar ki, “Nereden çıkıyor bu mağdur edebiyatı. Mağdur varsa millet” diyorlar. Ben de milletten söz ediyorum zaten. Bütün mağdurlara sahip çıkacağım. Örnek vereceğim. Öğretmeni öğretmenlikten atıyorsunuz. Lojmanından da atıyorsunuz. Sonra ne yapıyor? Bu öğretmen çoluk çocuğunun geçimini sağlamak için Bursa’nın Kestel pazarında sivri biber satıyor. Belediye zabıtaları geliyor, “Sen biber satamazsın, FETÖ’cüsün” diyorlar. Bir kişi suç işledi diye bütün aileyi açlığa mahkum etmek hangi dinde, hangi kitapta var? Bir ruh varmış, üç kez vurunca gelecek ruh. Yenikapı’da insanlar mağdur edilecek diye görüş birliği mi sağlandı? Böyle bir şey olamaz."
"İşsizliğin konuşulmasını, tartışılmasını istemiyorlar. Anneler çocuklarını askere göndermiş, anneler umutla bekliyor. Evladım evine sağ salim dönecek mi, dönmeyecek mi? Bunların konuşulmasını istemiyorlar. Ama ben istiyorum, her annenin derdine derman olmak benim görevim."
"Ekonomi iyi gitmiyor. Çünkü kimin devleti yönettiği belli değil. Bir cumhurbaşkanı iki başbakan var. Biri asıl, biri gölge. Kimin ne yaptığı, ne söylediği belli değil. Soruyorlar 34 vilayette 158 iş dünyasının önemli insanlarına soruyorlar. Size göre orta ve uzun vadede yapılması gereken reformlar neler? Yüzde 75,3. Adaletin kalitesinin artırılmasını istiyor."
"Darbe girişimi oldu, hep beraber karşı çıktık. Parlamento, kendi tarihinde çok önemli bir gelişmeye imza attı. Oturduk, grubu olan 4 siyasi parti bir bildiri hazırladık. Genel başkanlar bu bildiriye imza attılar. TBMM Başkanı da imza attı. Bu bildiride ne vardı değerli arkadaşlar?"
"Yazarı çizeri de hapiste, gazetecisi de hapiste, bilim insanı da hapiste. Necmiye Alpay, dilbilimci Necmiye Alpay, dünya çapında bir dilbilimci. Necmiye Alpay 12 Eylül askeri darbe döneminde 3 yıl Mamak Hapishanesi'nde kaldı. Her darbe sonrası yargılanan ama dimdik ayakta kalan biridir. Aslı Erdoğan, Fransız dergisi ondan "21. yüzyılda edebiyat dünyasına damgasını vuracak 50 isim arasında gösterilen bir isimdir" diye bahsediyor. Nerede Aslı Erdoğan? Hapishanede, karşı darbe yüzünden hapishanede. Hem Aslı Erdoğan, hem Necmiye Alpay bana birer mektup gönderdiler. O mektupları çerçeveletip duvarıma astım, onlar mazlumların sesi oldukça o duvarda kalacaklar. Altan kardeşlerden tutun Murat Aksoy'a kadar tüm gazetecilerin, yazarların, çizerlerin kardeş bırakılmasını istiyoruz."
"Ortadoğu'daki gelişmeler konusunda bugüne kadar hükümet yetkileri TBMM'yi sağlıklı bilgilendirmemişlerdir. Dış politikada konuşacaksa Başbakan'ın konuşması lazım, Cumhurbaşkanı en son konuşacak adamdır ama önce o konuşuyor. Başbakan konuşmuyor, Dışişleri Bakanı arada bir şeyler söylüyor. Söyledikleri de birbirinden farklı, en büyük sıkıntı da orada zaten. Türkiye ortak ses çıkarmıyor."
"Hedefleri kim belirliyor? Sayın Cumhurbaşkanı. Onun sorumluluğu var mı? Anayasaya göre yok, konuşamaz. Kim buna müdahale edecek? Sayın Binali Yıldırım yapacak. Binali Bey, koltuğunuzun hakkını koruyun başkaları sizin yetkinize müdahale etmesin."
"Bakın Musul konusunda esip gürlüyorlardı değil mi, dış politikanın özelliği var. Öyle esip gürleyemezsiniz, dünya dengelerini bileceksiniz. Sözünüzün ağırlığını bileceksiniz. Eğer bunları bilmeden ben asarım keserim B planım var, C planım var dersen seni plansız programsız bir yere koyarlar."