TİHV, TTB, Eğitim Sen ve SES, meslekten ihraç edilmelerine tepki gösterdi. Açıklamada, ihraç edilen kamu personelinin işe geri alınması istendi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), görevden uzaklaştırılan kamu görevlilerine ilişkin ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısına TİHV Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB Başkanı Raşit Tükel, Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca ve SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara katıldı.
Söz konusu kararname sonrası görev yaptıkları Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu ile Doç. Dr. Özlem Özkan’ın da katıldığı basın toplantısına, 2006-2010 dönemi TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy da destek verdi.
Kurumlar adına hazırlanan ortak basın metnini TTB Başkanı Tükel okudu.
“50 bin 875 kamu personeli ihraç edildi”
“1 Eylül gecesi yayımlanan 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile hükümet, ne yazık ki kaygılarımız doğrultusunda, kamudaki tasfiye operasyonunu kendisine muhalif tüm kesimlere yöneltme yolunda ilk adımını atmış oldu.
“28 bin 163 kişi Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, 2 bin 81 kişi Sağlık Bakanlığı’ndan, 2 bin 346 kişi üniversitelerden olmak üzere ihraç edilen toplam 50 bin 875 kamu personelinin büyük çoğunluğunun FETÖ ile bağlantısını ortaya koyacak hukuki kanıtlar ve etkili bir soruşturma yapıldığının belgeleri olmamasına rağmen, bu insanlar kamu otoritesince delil olmadan suçlu ilan edilmişlerdir ve şimdi onlar masum olduklarını kanıtlamak durumundadırlar.
“Yapılan yanlıştan bir an önce geri dönülmeli”
“Hukuk mantığının böylesine tersine çevrilmesi ancak bir darbe ortamında mümkün olabilirdi. Yapılan yanlıştan bir an önce geri dönülmeli, hangi siyasal düşünceden ya da görüşten olursa olsun kamuda yürütülen darbe soruşturmaları hukuk kuralları içinde titizlikle yapılmalı, darbe girişimi ile somut bağlantısı saptanmayanlar en kısa sürede görevlerine iade edilmelidirler.
“Hükümet bizlerin tüm uyarılarına karşın darbeye karşı mücadelede demokrasi yöntemlerini değil OHAL’i tercih ettiği için geldiğimiz nokta budur. 1 Eylül gecesinden sonra diyebiliriz ki bir kısmı cezaevinde olan darbecilerin zihniyeti bundan böyle kamu idaresine egemen olmuştur.
“Boyun eğmeyeceğiz”
“Darbecilerle olduğu gibi bu zihniyetle de mücadele edeceğiz; asla boyun eğmeyeceğiz.
“Darbe sonrası ilan edilen OHAL rejiminin puslu havasından yararlanarak Türkiye’nin demokrasi, emek ve barış yanlısı akademik geleneği ile hesaplaşmak isteyen idarecileri uyarıyoruz: İhraç ettiğiniz, adları Türkiye’nin emek, barış ve insan hakları mücadelesine kazılı bilim insanları bu zorbalıklar karşısında yılmayacaklardır.
“Haksız ve hukuksuz şekilde ihraç edilen tüm kamu görevlileri görevlerine iade edilmeli, etkili soruşturmalarla suçları kanıtlanana kadar herkesin masum olduğu ilkesi temel alınmalıdır.
“Bu açıklamayı yapan kurumlar olarak üyelerimizin ve arkadaşlarımızın görevlerine geri dönmesi için bütün hukuksal ve örgütsel olanaklarımızı seferber edeceğimiz, onlarla olan dayanışmamızı asla eksiltmeyeceğimiz, bu fırsatçılığın, bu hukuksuzluğun mimarları hesap verene kadar da mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir.”