Adalet Bakanı Bozdağ, Roboski Katliamı konusunda "Bunların gündeme yeniden gelmesi doğal. Çünkü pilotların önemli bir kısmı bu darbe teşebbüsünde yer aldılar. Bu dosyaları yargı bir şekilde tekrar ele alma ihtiyacı duyacaktır" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, TSK’nın darbe girişimini yapanların ordunun yüzde 1.5’i olduğuna yönelik açıklamasıyla ilgili olarak "Üst düzeyde çok ciddi bir rakam var. 1.5’in 10 katı 20 katı değil, daha büyük. Neredeyse yüzde 50'si" dedi.
Bozdağ, “Gülen, başka ülkelerde de tehdit ve tehlike oluşturabilir. Bu ABD’deki eğitim kurumları vasıtasıyla yetiştirdiklerinin yarın ilerde 5-10 sene sonra ABD’de de bir yönetim değişikliğine gitmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Başka ülkelerin de bir garantisi yok. ABD’ye ve diğer ülkelere dostane tavsiyemiz Türkiye’de yaşanan olumsuzlukları oraların yaşamamasıdır” dedi.
Bozdağ Milliyet'ten Abdullah Karakuş'un sorularına şu yanıtları verdi:
Fetullah Gülen’in iadesi için ABD’ye gideceksiniz, ABD yönetimine ne mesajlar verilecek?
ABD’ye 4 dosya gönderdik. Fetullahçı terör örgütünün ele başı Fetullah Gülen’in Türkiye’de yaptıklarına ilişkin belge, delilleri önlerine koyacağız. Büyük bir suç makinesine dönmüş bu yapının liderinin Türkiye’ye iadesini talep edeceğiz. Pek çok delil vari, itirafçılar var. ABD yönetiminin açıklamaları Gülen’de ‘ABD beni iade edebilir’ endişesine neden oldu. O nedenle ABD dışında bir ülkeye kaçış planları yaptığına yönelik ihbarlar var. Her an Türkiye ile arasında iade anlaşması olmayan veya garanti aldığı bir ülkeye kaçabilir. O nedenle Gülen’in acilen yakalanması ve tutuklanması lazım. Artçı teşebbüsler de olabilir. Darbenin tekrarına dair niyetini açıkça ortaya koyuyor. Pek çok kişiyi ölümle ve cehennemle tehdit ediyor. Bütün bunlar başarısız darbenin başında olan Gülen’in darbe niyetinden vazgeçmeyeceğini ve tekrarı ihtimalini gösteriyor. Bunu önlemek için de bir an önce Gülen’in yakalanması gerekmektedir. Eğer Obama’nın şahsına yönelik bir ABD’li böyle bir şey yapmış olsaydı Türkiye iade etmezse ne olurdu, ne yapacaklardı? ABD ile Türkiye iki dost ve müttefik ülkedir. Pek çok konuda beraber çalışıyoruz. O nedenle Türkiye’nin güvenliği, barışı ABD açısından da son derece önemlidir.
ABD verir mi?
ABD’li yetkililer hukuki bilgi ve belgeleri istedi. Biz bunun gereğini yerine getirmiş olsak bile bu karar siyasi bir karar olacaktır. Çünkü hukuk ne derse desin sonuçta ABD yetkilileri bu konuda siyasi bir karar vereceklerdir. Gülen’in iadesine karar verdikleri zaman buna engel olacak bir şey yok. Vermek istemediği zaman o da siyasi bir karardır. Vermesi de vermemesi de siyasi bir tercih olacaktır. İlişkilerimizi mutlaka etkileyecektir. Sadece ilişkileri değil Türk halkının ABD’ye bakışını da olumsuz etkiler.
‘ABD de biliyor’
Onun yaptığını Avrupa ülkeleri, ABD’de de kendi isimleri gibi biliyor. Çünkü ABD büyük devlet ve dünyanın en güçlü istihbarat örgütüne sahip. ABD yönetiminin Türkiye ile dostluğunu bir terör örgütü lideri ile olan ilişkisine feda etmeyeceğine inanıyorum. Bu saatten sonra ABD’nin, Gülen’i koruyacağına ihtimal vermiyorum. FETÖ artık hiçbir ülke için kullanışlı bir maşa olma vasfı kalmamıştır. Başka ülkelerde de bu tehdit ve tehlike oluşturabilir. Bu ABD’deki eğitim kurumları vasıtasıyla yetiştirdiklerinin 5-10 sene sonra ABD’de de bir yönetim değişikliğine gitmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Başka ülkelerdekilerin de bir garantisi yok. Çünkü bu yapı kendi yetiştirdiklerini öyle yetiştiriyor. Yetiştirilenlerin zihniyeti DEAŞ’dakilerden farklı değil. Her ülke için bu yapı Türkiye’de nasıl tehlikeye dönüştüyse orada da benzer bir tehlike ve tehdide dönüşecektir. ABD’ye ve diğer ülkelere dostane tavsiyemiz Türkiye’de yaşanan olumsuzlukları oraların yaşamamasıdır.
TSK’nın, darbe girişimini yapanların ordunun yüzde 1.5’i olduğuna yönelik açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
TSK’nın bütün sayısının içinde bir oran olarak yapılıyor ama erleri bunun içine katmazsanız o zaman farklı bir şey çıkar. Bu açıklamayı sanırım ‘TSK’nın tümü bunun içinde yer almadı azınlık bir grup bu işin içinde yer aldı’ tezini desteklemek için yaptılar diye değerlendiriyorum. Ama işin esasına baktığınızda bu darbe teşebbüsleri her zaman üst düzey rütbelilerin sevk ve idaresinde olur.
‘Tekerin gücü yok’
General, kurmay ve üst düzeyde çok ciddi bir rakam var. 1.5’in 10 katı 20 katı değil daha büyük rakam var. Neredeyse yüzde 50’si. Bazı yerlerde bunun da üstünde rakamlar var. Alt düzey daha çok onların emir ve komutası altında. İşi, arabanın direksiyonunda oturan yönetiyor, götürüyor. Tekerin bir gücü yok. Darbeyi gerçekleştirenlerin sayısal olarak çok büyük bir rakam olduğunu görüyoruz. Etkisine baktığımızda da Türk ordusunun önemli bir kısmının özgül ağırlığı itibariyle bu işin içerisine birileri tarafından çekildiğini görüyoruz. O açıdan olaya erleri de katarak toplayıp bölerek değil de bu işi başarabileceklerin katılımı bakımından değerlendirmek daha faydalı olur.
Yargılamaların hepsi Sincan’da mı olacak, özel yer mi yapılıyor?
Ankara Adliyesi’nde bu yargılamaların sağlıklı yapılma imkanı yok. Yargılamanın adil ve sağlıklı olması bakımından daha geniş bir yargılama salonuna ihtiyaç var. İhale yaptık, Sincan’da bir salon inşası başladı. Dosyaların hepsinin bir yerde davalarının görülmesi zor. Hukukumuz davaların birleştirilmesine imkan tanıyor ama Türkiye’de bu kadar geniş çaplı bir soruşturmanın hepsinin bir mahkemede birleştirilmesi kağıt üzerinde mümkün olsa bile fiilen uygulanması çok zor. Bu nedenle farklı yerlerde bu davaların görüleceğini tahmin ediyorum. Ayrı ayrı yerlerde de bunun yargılaması yapılabilir.
Uludere, Rus uçağının düşürülmesi, Yazıcıoğlu konuları tekrar gündeme gelecek mi?
Bunların gündeme yeniden gelmesi doğal. Çünkü pilotların önemli bir kısmı bu darbe teşebbüsünde yer aldılar. Şu anda gözaltında ve tutuklu olanlar var. Bunlara ilişkin ortaya çıkan yeni durum nedeniyle yeni bir pencereden olaylara yaklaşılması gerekecektir. Bu dosyaları yargı bir şekilde tekrar ele alma ihtiyacı duyacaktır.
Komuta kademesi yerinde kaldı, askerlere yönelik soru işaretleri var mı?
Türkiye zor bir dönemden geçiyor ama en büyük zorluğu TSK yaşıyor. TSK’nın içinden, TSK’nın itibarını yerle bir eden hain çete çıktı. Yeni komuta kademesine başarılar diliyorum. Bu ordunun FETÖ’nün ordusuna dönüşmüş olma görüntüsünü ortadan kaldırıp Peygamber ocağı bir ordu ve Türk milletinin ordusu vasfını daha güçlendirici çalışmalar yapacağına inanıyorum. Kaybedilen itibarı yeniden ihya etmek, FETÖ yapısına dönüşmüş yapıyı yeniden peygamber ocağı orduya dönüştürmek son derece önemli.
‘1 dolar tesadüf değil’
1 dolar olayı nedir, özel bir şifreleme mi?
Tesadüfen olan bir olay değil. Bu darbe teşebbüsüne katılanların hepsinin üzerinde 1 dolar çıkıyor. FETÖ ile irtibatlı olanların üzerinden çıkıyor, tesadüf olamaz. 1 dolarla kimse bir alışveriş yapamaz. İnsanlar üzerinde 1 dolar taşımaz. Niye hep bu çıkıyor, bunun bir izahı lazım. Bu birbirlerini tanımak için bir kimlik midir, belli konularda mesaj, şifre, parola mıdır, ama bir anlamı mutlaka vardır. Bu da yargılama sürecinde ortaya çıkacaktır. Bu örgütün yapısı bakımından ve darbe teşebbüsünde bulunanların birlikte hareketi bakımından son derece önemli bir delil olarak görüyorum.
'Yargı da tek olacak'
Askeri mahkemelerle ilgili bazı düzenlemeler planlıyor musunuz, anayasa paketi olarak kısa sürede gelebilir mi?
Muhtevasını siyasi partilerle görüşerek belirlememiz gerekiyor. Askeri yargıda bir reform yapılması son derece önemli. Çünkü iki ayrı devlet varmış gibi bir görüntü çıkıyor. Yani devlette yargı tek olur. Yasama ve yürütme nasıl tekse yargının da tek olması lazım. Şu anda Türkiye’de iki ayrı yargı var. Dolayısıyla hukuk devleti ile bağdaşmayan bir durumla karşı karşıyayız. AB sürecinde bizim yargıyı birleştirme taahhüdümüz var. Darbe teşebbüsünün sonuçlarını ortadan kaldırmak için yapacağımız çalışmaların başında demokratikleşme çalışmaları geliyor. Bunlardan biri de askeri Yargıtay’ın kaldırılarak Yargıtay’da birleştirilmesi, askeri yüksek idari mahkemesinin kaldırılarak Danıştay’a onların gelmesi son derece önemli bir demokratikleşme adımı olacaktır. CHP, MHP ve HDP de zannedersem bunların kaldırılmasını istiyor. Bu konudaki adımı birlikte atabiliriz diye düşünüyoruz.
Batıdan Türkiye’ye ‘cadı avı, kötü muamele yapılıyor, suçsuzlarda içeri alınıyor’ gibi eleştiriler geliyor…
Uluslararası Af Örgütü sübjektif bir açıklama yaptı. FETÖ’nun yaptığı kulislerin etkili olduğunu görüyoruz. Darbe teşebbüsünü görmüyor bu çevreler. Tankın ezdiklerini ve şehitleri görmüyor. Meclis’in bombalanmasını görmüyor. Bunları yapanlara amasız fakatsız bir kınama yapmıyor. Ama bunun karşısında demokrasiyi, hukuku ve Avrupa değerlerini koruyan hükümete ve millete olmadık haksızlığı yapıyorlar. Herkesin bu değerleri koruyan Türk milletini kahraman ilan etmesi gerekir. Türkiye demokrasisine sahip çıkma bakımından bütün dünyaya örnek oldu, liderlik etti. Kahramanlığı görmüyorlar demokrasi ve insan hakları düşmanlarının iftiralarına ve çarpıtmalarına inanıyorlar. Çok net söylüyorum. Gözaltına alındıktan sonra işkence ve kötü muamele yapılması kesinlikle söz konusu değildir. Hükümetimiz işkencede sıfır tolerans uygulamasını hayata geçirdi. Bazılarını halk gözaltına aldı, arbede yaşandı. Çatışmalar yapıldı, darbeciler silahlar kullandı. Bu sırada olan bazı şeyleri gözaltına alındıktan sonra olmuş gibi göstermek büyük bir iftiradır, büyük bir ahlaksızlıktır.
Dünyanın her yerinde çatışma sırasında olan şeylerden bir mesuliyet doğmaz, çünkü meşru müdafaa hakkıdır. Bütün evrensel hukuk bunu korur. Tecavüz var deniliyor. Nerede kim yapmış tamamen iftiradır. Kesik baş, tecavüz gibi şeyler de kesinlikle algı operasyonudur.