HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, belediyelere yönelik baskılara ilişkin konuştu, bir yıldır belediyelere karşı operasyon başlatıldığını söyledi. Yüksekdağ, “Ankara’dan gönderdikleri müfettişler belediyelerde yatıyor. Ama bir açık bulamadılar. Tek bir hırsızlık, yoksuzluk bulamadılar. Ahlaksızlık, hırsızlık bulamadılar” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin Ankara’da verdiği iftar yemeğine katıldı.
Burada konuşan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, iktidarı eleştirdi. Yüksekdağ, “Sarayı kaybetmemek için adaleti katlediyorlar. Adında adalet kavramı olan bir siyasi iktidar bütün halkımıza hakaret ediyor” dedi.
Belediyelere yönelime de dikkati çeken Yüksekdağ, “Ankara’dan gönderdikleri müfettişler belediyelerde yatıyor. Ama bir açık bulamadılar. Tek bir hırsızlık, yoksuzluk bulamadılar. Ahlaksızlık, hırsızlık bulamadılar” dedi.
Yüksekdağ’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“Ayrıştırmayı ve kutuplaştırmayı dayatanlar var. Bu zamana kadar siyasi iktidar halkın inancı üzerine siyaset yaptı. Kendi varlığını Müslüman toplumun inanç değerlerini istismar ederek var olmuştur. Bu gelinen durumda dindar bir iktidar ve bu değerlere sahip bir iktidar yoktur. Bunlardan uzaklaşan bir siyasi iktidar vardır.
“14 yıl boyunca dere tepe ülkeyi yağma edenler kendisi için saray istiyor. Halkın, Kürdün evini yıkıyor. Kendisi için saray isteyenler bu memleketin halkına en insani hakları reva görmüyor. Bu hadisi şerife inanıyor ve bunları yapıyorsanız gerçek bir mümin değilsiniz. Toplumumuzu inanç temelinde birbirinde koparanlar kendi inandıkları İslam’ın gereklerini yerine getirmekten bile uzaklaşmışlardır. AKP despotizminin karşısında en fazla haykırması gerek bir dönemdeyiz.
“Saray’daki zat bu ülkeyi savaş ortamına çekmek için elinden geleni yapıyor. Halkları felakete sürüklüyor. Kendi içlerindeki nefreti halkların yüreklerine ektiler. Bir yıl önce bizler gibi olmayan insanlara selam verebiliyorduk. Ama bu gün ektikleri nefret tohumları yüzünden Türkü, Kürde düşman hale getirdiler. Toplumda inançlara ve halklara nefreti körükleyen bir devlet büyüğü var.
“14 yıl boyunca sadece nefreti büyüttüler. Kendini büyük lider ilan eden Saray’daki zat savaşla birlikte kendi Saray’ını da büyüttü. 300 oda yetmedi bin 100 oda yaptılar. Kendi lüks düşkünlüklerini kirli çıkar çarklarını büyüttüler. Bu çarlarla kuşatılmış bütün Türkiye halkları.
“Gelir dağılımı bir uçuruma dönüştü. Birileri ise dağın zirvesindedir. Özgürlükler alanında tam bir uçurum yarattılar. Saray’ın kapısında kulluk edenler özgürlükleri sonuna kadar kullanıyorlar. Her yeri gasp etme ve el koyma hakkını görüyorlar kendilerinde. Bugün olduğu gibi çıkıp onur için yürümek yasak. İnsanlar hak arama özgürlüklerini sürdüremiyorlar.
“İşte böyle bir politik alanda da derin bir uçurum yarattılar. Ama adaletin A’sından bile korkmuşlar. Sarayı kaybetmemek için adaleti katlediyorlar. Adında adalet kavramı olan bir siyasi iktidar partisi bütün halkımıza hakaret ediyor.
“7 Haziran seçimleri bir umut yarattı. Bu umut ve güven sonucunda demokratik siyaset kazandı. İnsanlar barış istiyorlar. Demokrasi istiyorlar. Bunun için bize oy verdiler. Ama birileri içlerindeki iktidar nefretiyle buna cevap verdi. Barışın gelmesi onlara sultanlık kazandırmıyordu.
“Kana bulaşmış bir iktidarla karşı karşıyayız. Bir yıl boyunca binlerce insanımızı yitirdik. Hepsi bu toprağın çocuklarıydı. Saraydaki zat ölümü, ölmeyi kutsuyor. Asker ve polis cenazelerini çekiştiriyorlar. Kim ne kadar kullanacak diye çekiştiriyorlar. Bu ülke bu kötülüğü hak etmiyor. Hak etmediği bir iktidar tarafından yönetiliyor.
Dokunulmazlıklar
“Dokunulmazlıklara karşı tutumumuz sonuna kadar aynı şekilde sürecektir. ‘Dağda siyaset yapmayın gelin Meclis’te siyaset yapın’ diyorlardı. Geldik barajınızı yıktık. 80 vekille geldik. Var olmayalım diye bir yılda iki seçim yaptılar. Şimdi 3’üncüsünü yapmaya çalışıyorlar. Saray’daki zat ‘sandıkla geldim’ demek için elinde gelse yarın seçim yapacak.
“Biz vurmayla bitmeyiz, kovmakla gitmeyiz. Abluka altındaki kentlerde insanları evlerinden kovmaya çalışıyorlar. Oralarda olmaya devam edeceğiz. Bize her baktıklarında kendi rezil gerçekliklerini görecekler. Her yerde haklılığımızdan aldığımız güçle ayakta duracağız. Ama bu kadar büyük bir gücü elinde bulundurmalarına rağmen nasıl nefretle yaklaşıyorlar. Akılla yönetemiyor; zorla ve yalanla ülkeyi yönetiyorlar. Zor kullanmadan yönetemiyorlar. Ama bizler zora karşı siyaset yaparak geldik. Biz bütün tarihimiz boyunca yalana çamura ahlaksızlığa karşı siyaset yaptık.
“Dokunulmazlıklarımız kaldırılmaya çalışılıyor. Sonra cezaevine de atılabiliriz. Bize karşı siyaset geliştiremiyorlar. Aydınlık, ferah bir yürekleri yok. Bu çürümüş siyasete karşı halkımızın mücadelesiyle siyasetin dinamiği olmaya devam edeceğiz.
“Bizler HDP ağacının derin köklerine yaslanıyoruz. Belediyelere kayyım atamaya çalışıyorlar. Halkın kazandığı her mevzi bunlara dert olmuş. Onlara rağmen belediyeler hizmet yaptı. Onlar yıktı halk ve belediyelerimiz yaptı.
“Bir yıldır belediyelere karşı bir operasyon başlattılar. Ankara’dan gönderdikleri müfettişler belediyelerde yatıyor. Ama bir açık bulamadılar. Tek bir hırsızlık, yoksuzluk bulamadılar. Ahlaksızlık, hırsızlık bulamadılar. Ama onlar aradıklarını bulamayınca kendilerini kaybediyorlar. Böyle bir halk düşmanlığı olmaz.
“Van Belediyesi yıllık 390 milyon ödenek alıyor ancak Saray örtülü ödenekten 2 milyar para alıyor. Saray’ın yıllık yemek hizmet giderleri 21 milyon. Bu yılda 252 milyon ediyor. Bu bütçe Mardin Belediyesi’nin bütçesinden daha fazladır.”