HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, PKK ve hükümet arasındaki görüşmeler, Başbakan’ın “PKK’den mesaj geliyor” açıklaması, Öcalan’la görüşme, Altan Tan’ın “Kürt siyasetinde bir yol ayrımındayız” sözleri, TAK’ın eylemleri, kendilerine dönük yapılan “demokrasi cephesi” çağrıları ve haklarında açılan davalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BBC Türkçe’den Mahmut Hamsici’nin sorularını yanıtladı.
İmralı’ya yapılan devlet ziyaretlerinin devam ettiği yönündeki iddialara yanıt veren Demirtaş, “Abdullah Öcalan’la şu halde, bir yıldan fazladır hiçbir şekilde hiç kimsenin teması yok ve devletin haliyle görüşüyor olmasının da dış dünya açısından hiçbir kıymeti harbiyesi yok” dedi.
Demirtaş, bir görüşme varsa da bunun “Kürt sorununda yeni bir diyalog ve müzakerenin sürdüğü anlamına gelmediğini” belirtti.
Demirtaş’ın gündeme dair açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“O dönemde görüşmelerin doğrudan muhatabı bizler değildik. Bizden sadece bu konuda bazı destekler istendi ve biz HDP olarak yardımcı olmak istedik. Görüşmelerin tamamı benim bilgim dahilinde gerçekleşti.
“Özellikle Şırnak, Yüksekova, Nusaybin’de şehirlere yönelik operasyonlar başlamadan önce, ‘bu konuda bir çözüm bulunabilir mi’ diye bir diyalog yürütüldü hükümet ve Kandil arasında. Bu, doğrudan bizim aracılığımızla yapılan bir çalışma değildi. Ama biz de yardımcı olduk. Bu konuda hükümet temsilcileriyle bazı sivil kesimler görüşmeler yaptılar.
“Hükümetten bize iletilen bir talep yoktu. Biz doğrudan Kandil’le görüşmedik ya da bu hükümetle görüşmedik. Sadece bu görüşme trafiğinin sağlıklı işlemesine yardımcı olduk.
“Maalesef sonuç alınmadı. Hükümet aslına ‘bu konuda bir şeyler yapabilir miyiz’ diye küçük de olsa bir arayış içerisine girdi. ‘Bir koridor açılabilir, oradaki silahlı insanlar çıkar ve oralarda operasyon yapılmaz’ şeklinde bir tartışma sürdürüldü ama anlaşılan o ki, Erdoğan bütün bu görüşme trafiğinin sonucunda görüşmeleri bitirdi.”
“Bu konuda, hükümet veya Kandil’den bize ulaşan hiçbir şey yok. Başbakan kendisine PKK’den doğru silahları bırakmaya hazırız gibi mesajlar iletildiğini belirtiyor. Bu konuyla ilgili HDP’nin, bizim hiçbir bilgimiz yok.”
“Abdullah Öcalan İmralı adasında özel tecrit altında tutulan bir siyasi mahkum ve kendisiyle devlet yetkililerinin görüşüyor olması bir siyasi görüşme, müzakere veya diyalog anlamına gelmez.
“Sonuçta kendisi bakanlığa bağlı bir cezaevinde tutuluyor ve kapının anahtarı da Adalet Bakanlığı’nın elinde. İstediği zaman kapıyı açıp kendisiyle konuşabilirler ama bu, Kürt sorununda yeni bir diyalog ve müzakerenin sürdüğü anlamına gelmez.
“Ancak bunun alenileşmesi, görüşme trafiğinin siyasi heyetler ve üçüncü göz arabulucular huzurunda yapılması bir çözüm masasının yeniden kurulduğu anlamına gelir. Dolayısıyla bunların tamamı spekülatif olarak kalmaya mahkum ifadelerdir.
“Abdullah Öcalan’la şu halde, bir yıldan fazladır hiçbir şekilde hiç kimsenin teması yok ve devletin haliyle görüşüyor olmasının da dış dünya açısından hiçbir kıymeti harbiyesi yok.”
“Partimizin (…) şiddete karşı duruşu nettir; demokratik siyaset yürüten, çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı ve çoğulcu bir demokrasiyi savunan partidir. Bunu herkes bilerek partimizde siyaset yapmıştır ve yapmaktadır. Partimize dönük tabi ki eleştiriler yapılabilir, bunların da yeri basın ve medya değil, partinin yetkili mekanizmalarıdır. Partimiz şiddet veya demokratik siyaset konusunda bir yol ayırımında değildir. Yolunu seçmiştir, çizgisi nettir.
“HDP bir yol ayrımındaymış gibi ifade edilen her düşünce aslında HDP’nin yeterince anlaşılmadığını gösterir. Milletvekillerimiz kendi fikirlerini, düşüncelerini, eleştirilerini bugüne kadar çok cesurca her zaman ifade ettiler ama HDP’yi tümden yok sayan ve partinin varlık nedenini sorgulayan düşünceler o milletvekilimizin aslında bir yol ayrımına geldiğini gösterir.
“Bizim Altan Bey’le bir yol ayrımımız söz konusu değil ama düşünce olarak ve sürece bakış açısıyla ilgili tabii ki farklı düşüncelerin olması da normaldir.
“Biz, demokratik bir işleyişe sahip, emek politikaları, ekonomik politikalar itibariyle sol politikaya sahip, inanç özgürlüğü, ibadet özgürlüğü ve inanmama özgürlüğü konusunda da özgürlükçü laikliği, sekülerizmi savunan bir partiyiz. Bunun bilinmiyor olması ihtimali yok.
“HDP’de Kürt muhafazakâr, Müslümanların da; Türk muhafazakâr, Müslümanların da hepsinin inançlarının büyük karşılığı vardır. Hepsi partimizde en güçlü şekilde temsil edilmektedir. Partimizde bir siyasi İslamcı temsiliyet söz konusu değildir ama inanç grupları itibariyle herkes temsil edilmektedir.
“HDP’deki Kürt Müslüman temsiliyeti diyorsanız onun en üst düzeydeki temsilcisi benim. Kürdüm ve Müslümanım. Partimde hiçbir inançla, mezheple, kimlikle ilgili hiçbir sorun, sıkıntı yok.”
“Bizim dışımızda TAK’a dönük, doğrudan TAK’ı sert bir şekilde eleştiren, uyaran veya bu tür eylemlere son vermesi çağrısı yapan başka hiçbir parti yok aslında.
“Bizim hiçbir şekilde bu tür, sivilleri doğrudan hedef alan terör eylemleriyle hiçbir alakamız olamaz. Hiçbir şekilde HDP’nin hoşgörüsü veya toleransı olamaz.
“Biz bu isimle eylem yapan örgüte hep çağrı yaptık ve bu tür eylemleri yapmamalarını ve bundan sonra bu tür eylemleri yapacaklarına ve artıracaklarına dönük tehditleri de geri çekmeleri gerektiğini ifade ettik.”
“(Örgütün tamamen faaliyetlerini durdurması ve dağıtılmasını talep ediyor musunuz?” sorusu)Elbette ki. Böyle bir örgütün kimseye faydası olduğunu hiçbir zaman düşünmedik, tam tersine zarar verdiği çok açık bir şekilde ortada.”
“Çok anlamlı, önemli buluyoruz. Bizim Türkiye’de demokrasiyi savunan muhalif güçler olarak temel birkaç ilkede bir araya gelmemiz gerekiyor. Bir partide buluşmak gerekmiyor ama bir cephe olabilir, bir blok olabilir veya bir geçici ittifak olabilir fakat, Türkiye’nin şu kötü gidişatını durduracak ve barıştan, demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından yana bütün kesimlerin birlikte hareket edebileceği bir sürece mutlaka ihtiyaç var.
“Partimiz çok açık bir biçimde böylesi platformları ve birliktelikleri destekleyecek ve bütün gücüyle içinde olacaktır. Umut ediyorum ki bu tür arayışlar güçlenerek devam eder ve Türkiye’nin Batısıyla, Doğusuyla, Türküyle Kürdüyle bütün muhalif güçleri, demokrasi güçleri el ele vermeyi başarır.”
“Savcı bu kararı alabilir tabi. Buna yetkisi var. Bu durumda bizi polis zoruyla savcılığa veya mahkemelere çıkarmak durumunda kalacaklar. Takdir onların tabii ki.”