Adliye önünde saldırıya uğrayan gazeteci Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, o anları anlattı. Saldırgana müdahale eden ilk isimlerden olan Dündar, saldırgan Murat Şahin’in son derece hazırlıklı olduğunu söyledi, adliyenin dört bir yanını polislerce sarılıyken sadece olayın yaşandığı bölgede polis olmadığını ifade etti.
MİT TIR’ları haberleri nedeniyle devletin gizli belgelerini yayınladığı gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan gazeteci Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, adliye önündeki saldırı anını anlattı.
Silahlı saldırgan Murat Şahin’in son derece hazırlıklı olduğunu ifade eden Dilek Dündar, adliyenin dört bir yanının polislerce sarılı olduğunu ancak sadece olayın yaşandığı bölgede polis olmadığını söyledi.
Dilek Dündar, “Adam zaten o kadar hazırlıklıydı ki. Polisleri görünce hemen silahı yere bıraktı” dedi.
Dündar, o anları Hürriyet’e şöyle anlattı:
“Mahkeme bir buçuk saatlik ara vermişti karar için. Adalet Sarayı’ndaki bütün kafeteryalar da o saatte kapandığı için dışarıdaki kafelerden birinde çay kahve içelim diye çıktık. Biz önden çıktık. CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek, ben, Can ilerliyorduk. Adliye Sarayı’nın meydanında gazeteciler ve kameramanlar bekliyorlardı. ‘Ne oldu?’ diye sorduklarında, Can cevap vermek için geride kaldı. Gazetecilere, ‘Daha karar verilmedi, ara verildi’ dedi. Biz de o sırada biraz daha ön tarafa gittik. Ben ilk önce silahı gördüm. Acaba Can’a mı bu silah diye arkamı dönüp Can’a baktım. Refleks olarak adamın üstüne atladım. O sırada Milletvekili Muharrem Erkek, arkadan koştu. Adam, ‘Vatan hainisin sen’ dedi. Adamın ağzına yapıştım elimle. O sırada galiba ateş açtı. Çok farkında değilim olayların. İki el ateş açıldı. Can’ı kaçırdılar.
“Milletvekili ile polisi bekledik. Sivil polisler geldi, ellerinde silahlarla. Adam zaten o kadar hazırlıklıydı ki. Polisleri görünce hemen silahı yere bıraktı. Zarif bir şekilde yere yattı, üstünü gösterdi, ‘Başka bir şeyim yok’ diye. Can nerede, diye panikledim. Can’ı götürmüşler. Oraya gittik, yaralandınız mı diye bakındık. Hızlı gelişen bir olaydı.
“Bir haksızlık, yanlışlık görürsem hemen öne çıkarım. Karakterim böyle. Bir silah ve Can var; direkt üstüne atladım. Ağzını kapattım. Filmlerde polislerden öyle gördüm herhalde. Öyle bir refleks oluşmuş. Ama şu tuhaftı: Adliye Sarayı ve etrafı polis dolu. Kalkanları, bariyerleri ve gaz silahlarıyla Adliye Sarayı’nı koruma altında tutuyorlar ama bir tek o bölgede polis yok. Sivil polisler de silah sesini duyunca bariyerli alandan çıkıp geldiler. Can’ın koruması yoktu, sanıyorum biz çok hızlı çıktık, yetişemedi arkamızdan.
“Sonradan Cumhuriyet muhabirleri anlattı. Adam konuşmuş. ‘Ben 06.30’dan beri buradayım. Otobüsle geldim. Vatan hainidir bu’ gibi konuşmalar yapmış. Meczup gibiymiş. Cumhuriyet muhabirleri de yanından uzaklaşmışlar. Adam, belli bir şeyi yapmak için silahıyla gelmiş oraya. Gazeteciliğe yapılıyor bunlar. Bu açıdan çok üzücü. Daha önce Ahmet Hakan’a yapıldı. Sürekli bir gözdağı. Çok acı bir durum Türkiye için.”