250’nin üzerinde kurum ortak bir deklarasyonla dokunulmazlıkların düzenlemesine dair anayasa değişikliğinden duydukları endişeyi dile getirdi, değişikliğin “yeniden çatışmalı ortama evrilen Kürt sorununda siyasi çözüm arayışlarını tümden sonlandıracağına” dikkati çekti. Ortak deklarasyonda, milletvekillerine, değişiklik teklifine “hayır” oyu verme çağrısı yapıldı.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) tüm bileşenleri öncülüğünde, 250’nin üzerinde kurum “Halkın iradesine ve Meclis’teki sesime dokunma” başlığıyla bir deklarasyon açıkladı.
Çankaya’da bulunan Büyükpark Otel’de düzenlenen toplantı ile yapılan deklarasyon açıklamasına HDK, DTK, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Halkların Demokratik Partisi’nin (DHP) eş başkanlarının yanı sıra DBP’li belediye eş başkanları ve deklarasyonda imzası bulunan 250’nin üzerinde kurumun temsilcileri katıldı.
Deklarasyonun Türkçesini HDK Eş Sözcüsü ve HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Kürtçesi’ni ise DTK Eş Başkanı Leyla Güven okudu.
Deklarasyonda, dokunulmazlıkların düzenlemesine dair anayasa değişikliği ile endişe dile getirilirken, “HDP milletvekillerini hedefleyen bu anayasa değişikliğinin, yeniden çatışmalı ortama evrilen Kürt sorununda siyasi çözüm arayışlarını tümden sonlandıracağından kaygılıyız” denildi.
“HDP’de temsiliyetini bulan bütün ötekileştirilmiş kesimlerin parlamentodan atılmasının önünü açabilecek bu teklifin derhal geri çekilmesinin talep ediyoruz” denilen ortak deklarasyonda, milletvekillerine, değişiklik teklifine “hayır” oyu verme çağrısı yapıldı.
252 kurum ve kuruluşun ortak imzasıyla yapılan deklarasyon şöyle:
“Bizler, parlamentoda görüşmelerine başlanan dokunulmazlıkların düzenlemesine dair anayasa değişikliği ile ilgili ciddi endişeler taşımaktayız.
“Yasama dokunulmazlığı her şeyden önce seçilmiş, siyasetçilerin söz söyleme, düşünce açıklama hakkını garanti altına almayı amaçlayan demokratik bir hak olmalıdır. Bu hak sadece parlamentere ait olmaktan öte, kendisini seçerek Meclis’e gönderilen halka aittir. Nitekim milletvekilleri millet adına vekaleten görev yürütürken, temsil ettiği kesimlerin iradesini yansıtmakla mükelleftirler.
“Milletvekillerinin, siyasi mücadelenin bir gereği olarak yürüttükleri düşünce açıklama faaliyetleri esnasında veya sonrasında soruşturulma, yakalanma ya da tutuklanmaları her şeyden önce halkın iradesine dönük açık bir müdahale olacaktır. Bu çerçevede; dokunulmazlık tartışmalarının siyasi intikam ve siyasi cezalandırma aracı haline getirilmesini tehlikeli bir gelişme olarak görüyoruz.
“Eş zamanlı olarak DBP’li belediye başkanlarına ve belediye meclis üyelerine yönelik tutuklama, görevden alma, açığa alma, ağır cezalar verme gibi uygulamaların hızla devam etmesi ve halk iradesinin gasp niteliğindeki ‘el koyma-kayyım atama ‘ gibi düzenlemelerin hazırlığının yapılıyor olması tehlikenin ne kadar ciddi olduğunu göstermektedir.
“Öte taraftan, ülkemizde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki açık kaygı ve tereddütlerin yüksek yargı tarafından da kuvvetle dile getirildiği bir dönemde özellikle muhalefet milletvekillerine yönelik yargı müdahalesinin önünü açacak herhangi bir düzenleme yeni ve oldukça ciddi sorunlar doğuracaktır. Yargı yoluyla toplumun dizayn edilmesinde yeni bir aşama geçilecektir.
“Ayrıca özelde HDP milletvekillerini hedefleyen bu anayasa değişikliğinin, yeniden çatışmalı ortama evrilen Kürt sorununda siyasi çözüm arayışlarını tümden sonlandıracağından kaygılıyız. Şiddetin son bulması için hepimizin arayışlarının ve çabalarının yoğunlaştığı böylesi bir dönemde siyaset kanallarının hukuksuzca kapatılması barış arayışlarına vurulmuş ağır bir darbe olacaktır. Geçmişte denenmiş ve sadece sorunların büyümesine neden olmuş yöntemlerde ısrarı anlamak da mümkün değildir. İhtiyacımız, demokratik siyasetin kanallarını açacak tartışmaları yapmaktır.
“Kürt halkı başta olmak üzere, HDP’de temsiliyetini bulan bütün ötekileştirilmiş kesimlerin parlamentodan atılmasının önünü açabilecek bu teklifin derhal geri çekilmesinin talep ediyoruz. Milletvekillerini, doğuracağı sonuçlar itibariyle yarınlarımızı ipotek altına alacak olan bu değişiklik teklifine ‘hayır’ oyu vermeye çağırıyor; gazeteciler, akademisyenlere, sivil toplum örgütlerine ve DBP’li belediyelere yönelik siyasi baskıların bir an önce son bulmasını, tutuklu belediye başkanlarının derhal serbest bırakılmasını ve göreve iade edilmelerini istiyoruz.”