Bir gün dünyanın bütün kuşları toplanırlar ve kendilerine bir lider seçmek isterler. Lidersizliğin ve örgütsüzlüğün, kurtuluş ve başarı için önemli bir engel olduğunu düşünürler. Bu engeli aşmak için günlerce tartışırlar. En sonunda, bir lider seçmek için toplanırlar.
Toplanacakları yer, bütün kuşların barındıkları yerlerden uzaktır. Çünkü verecekleri kararın, duygusallıktan uzak ve dürüstçe olmasını isterler.
Kuşların her biri farklı bir öneri sunar. Herkesin içinde lider seçilme arzusu da vardır. Ama büyük çoğunluk, en büyük kuş olan devekuşunun lider seçilmesini ister. Öyle ya en büyük olan, en büyük düşünendir. Bu çocuksu düşünceyi kuşların tümü kabul eder. Ancak lider seçilen devekuşu, bu öneriyi kabul etmez. Çünkü devekuşu doğru düşünmenin, büyüklükle ilgili olmadığını bilmektedir. “Peki bizim liderimiz kim, onu söyle” diye çıkışır bütün kuşlar. Devekuşu, onların liderlerinin Kaf Dağı’nın ardında olduğunu söyler.
“Ona doğru uçun, o sizi orada bekliyor!” der.
Bütün kuşlar vakit kaybetmeden Kaf Dağı’na doğru uçmaya başlarlar. Ne var ki Kaf Dağı’na giden yol öylesine zahmetli ve mücadele gerektiren bir yolmuş ki, bu yol kuşları ürkütür.
Yolun yarısında kuşların önemli bir bölümü geri döner. Lidersiz yaşamaya ve eski yaşantısını sürdürmeye razı olur. Önemli bir kısmı ise bu zorlu yolculukta ölür. Geriye bütün kuşlardan sadece 30 kuş kalır. 30 kararlı, azimli, lider ruhlu ve mücadeleci kuş.
30 Kuş bütün zorluklara rağmen yoluna devam eder. Hiçbir engel onları durduramaz. Ne olursa olsun, aynı azimle ve aynı heyecanla uçmaya devam ederler. Çünkü onlar, liderlerine kavuşmak isterler.
Günler geceleri, geceler günleri kovalar. Ve en sonunda Kaf Dağı’na varmayı başarırlar. Ancak Kaf Dağı’na vardıklarında, kimseyi görmezler. Orası ıssız ve kimsesiz bir yer. Bu zorlu yolculuğun sonunda liderlerini bulamadıkları için üzülürler ve devekuşuna söylenmeye başlarlar. Çünkü devekuşunun, onlara yalan söylediğini düşünürler.
Liderlerini başka yerde aramaya karar verirler. Tam döneceklerken, gaipten bir ses, devekuşunun onlara yalan söylemediğini söyler. 30 kuş her tarafa bakınırlar ama görünürde kimseler yoktur. Gaipten gelen ses, 30 kuşun diz çökmesini ister. Lider sulhu kuşlar, diz çökmeyeceklerini söylerler. Ve “biz asiyiz, geleneklere ve gericiliğe karşıyız, kimseye diz çökmeyiz.” diyerek itiraz ederler.
Gaipten gelen ses, “siz liderinizi aramıyor musunuz?”diye sorar. “O zaman onu bulmanıza yardımcı olacağım”. der ve kuşların her birinin önünde birer ayna durduğunu, bu aynaları yüzlerine doğru kaldırmalarını ister.
Kuşlar, önlerinde duran aynaları yüzlerine doğru tutarlar ve kendilerini görürler.
Gaipten gelen ses 30 kuşa der ki, “işte lideriniz orada…”
“O lider ki, yeryüzünün en güçlü varlığıdır. O lider ki, asi ruhludur. O lider ki özgürlük sevdalısıdır. O lider ki başarıya aşıktır. O lider ki mavinin en güzel tonudur. O lider ki, gökkuşağının en güzel rengidir. O lider ki umut sevdalısıdır. O lider ki mücadele ruhludur ve sevdası gökyüzüne uzanacak kadar uzundur.”
O lider sizsiniz!
Evet, o lider sizsiniz.
Her ne olursa olsun. Savaş, barış, umut, yıkım, kar, kış, fırtına…
İradesini yaşamın derin sularında çelikleştiren, yüreğini yaşamın zorluklarıyla korlaştıran ve umuda kucak kucak koşan insanlar arıyorum.
O insan sizsiniz…
Bütün yıkımlara karşı dik durabilensiniz.
Yaşama umudunu ve mücadele aşkını yitirmeyen sizsiniz. En zor zamanlarda bile yenilgiyi red eden ve zorluklarla mücadele eden sizsiniz.
Simurg olan sizsiniz.
Ben, yaşamanın oldukça zorlaştığı günümüz Türkiye’sinde, Simurg ruhlu insanlar arıyorum. Simurg ruhlu gençler arıyorum.
Demokrasiyi içine sindirebilmiş, yeri geldiğinde sakin davranabilen, yol gösterici ve azimli insanlar arıyorum. Kirlenen dünyamızı, kaybolan değerlerimizi, yıkılan umutlarımızı, eskiyen sevdalarımızı, özlemlerimizi yeniden kuracağımız günlere inanan insanlar arıyorum. sokaklarımızdan geçerken, çatlayan duvarlara umutsuzca bakmak yerine, o çatlaklardan filizlenecek tohumlara inanan insanlar arıyorum.
Bu topraklardan o güzel ülkelere göçen nice insanları unutmayacak-unutturmayacak insanlar arıyorum.
Ben devrimci insanlar arıyorum. Düşüncesi ne olursa olsun, umutsuzluklarını kıracak ve umut sevdası olabilecek değişimler yapan devrimciler arıyorum.
Ben vatan sevdasını iliklerinde hissedip, düşünce gücünü seferber edebilecek kişiler arıyorum.
Ben şehirlerimizin semalarından yükselen simsiyah dumanların islerinde bile, bu kentleri aşkla örecek ruha sahip kişiler arıyorum.
Bu ülkenin, bu toprakların, devrim ruhuyla bezenmiş insanlara ihtiyacı olduğunu unutmamamız lazım. Aşk, sevda, direnç, özgürlük, eşitlik, barış, umut ancak devrimci bir ruhla bu topraklarda yeşerecektir.
Bunun için 30 kuş arasında yerinizi alın ve kanatlarınızı açın. Kaf Dağı’nın ardında, henüz keşfedilmemiş nice ülkeler, nice dostluklar, nice sevdalar, nice kentler bizleri bekliyor. Yeter ki ayakta durun, her şeye rağmen!
Lokman TEKİN / ŞEMDİNLİ HABER